016

310 35 30
                                    

"Aranız iyi gibi."

Robin'in imalı sesi karşısında istemsizce kızardım. "Hâlâ affetmedim," diye mırıldandım. Robin iç geçirdi. "Bak, Henry'den uzakta kaldığın her an acı çektiğin belli." Sesini alçalttı. "O herifin işini bitirdiğine göre belli ki o da senin için her şeyi yapmaya hazır."

Cansız bir gülümseme dudaklarımda belirdi. Öldürmek Henry için sabah kahvesi gibiydi, kendimi özel hissetsem zorlama olurdu doğrusu. Ki Theo'nun gerçek katili bendim.

Şüpheli bakışlarını açığımı ararcasına yüzümde gezdirdi. "Kesinlikle ikinci bir kadın olmadığına eminsin, değil mi?"

Gözlerimi devirdim. "Son kez söylüyorum, hayır." dedim üstüne bastıra bastıra.

Matematik problemini çözemediği için sinirlenen bir öğretmene benziyordu. "O zaman ne olabilir?" dedi ısrarla.

Cevap vermedim. Ofladı. "Seni bu kadar yıpratıyorsa belki de ondan uzak kalmalısın."

"Nasıl yani?"

"Birlikte vakit geçirmek daha da yaralayıcı olmuyor mu?" dedi dalgınca. "Sürekli dibindesin ama dokunamıyorsun." Sesi bir mırıltıya dönüşmüştü. "Çünkü ördüğün duvarların arkasına almayı kendine yediremiyorsun."

Kaşlarımı kaldırdım. "Hâlâ benden mi bahsediyoruz?"

İrkildi. "Başka ne olacaktı?" dedi sertçe.

Gülümsedim. "Bana verdiğin tavsiyeleri kendin de uygulayabilsen keşke."

"Neyden bahsettiğini bilmiyorum."

"Zekâna hakaret etme, Robin." dedim, şimdi açıkça sırıtıyordum. "Joe'nun ilgisini fark etmediğini söyleme bana."

"Her kıza olduğu gibi." diye mırıldandı, pipetiyle bardağın dibine çöken limon dilimini didikliyordu.

"Sanmıyorum." dedim kaşlarımı çatarak. "Senin tarafından fark edilmek için özel olarak çaba harcıyor gibi."

Gözlerini devirdi. "Öyle bir şey yok."

"Var," dedim ısrarla. "Hatta Henry ile senin hakkında konuştuklarını duydum." Yüzüme cilveli bir gülümseme yerleştirdim.

Robin meraklı ifadesini gizlemeye çalışsa da bir süre sonra dayanamayıp "Ne diyormuş?" dedi hızlıca, kendisinden utanıyormuş gibi bir hali vardı.

"Söylerim ama," Durakladım. "Joe'dan hoşlandığını itiraf edersen."

Robin gözlerini pörtletti. "Saçmalama." Elinde evirip çevirdiği peçeteyi parçalara ayırdı. "Joe'dan hoşlanabilme ihtimalim olduğunu düşünmen uzun süredir duyduğum en anlamsız şey." Sesi yükselmişti. "O aptalla ne işim olabilir?"

Joe'nun Robin'in arkasında dikildiğini fark ettiğimde durmasını söylemek için çok geçti.

Joe'nun yüzündeki ifadenin mikrosaniyeler içerisinde heyecandan hayal kırıklığına evrilmesine şahit olmuştum. Midem buruldu.

Joe yüksek bir sesle boğazını temizleyince Robin irkilip arkasını döndü.

"Sanırım aradığın buydu."

Joe önüne kalın bir kitabı yerleştirdi. Robin yutkundu. "Joe-"

"Devam etmene gerek yok." dedi Joe kaşlarını kaldırarak. Yüzünde çarpık bir gülümseme belirdi. "Bir seferde anlayabiliyorum."

Joe cevap vermemize fırsat vermeden yanımızdan uzaklaşırken arkasından bakakaldık. Robin az önce olanlara inanamıyormuşçasına arkasından bakmaya devam etti, ardından karmakarışık bir yüzle önüne konulmuş kitaba baktı.

004x001Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin