018

280 29 39
                                    

Göbeği takım elbisesinin düğmesini patlatacak kadar zorlayan kel bir adam deri kaplı koltuğundan seslendi. 

"Hoş geldiniz." 

Henry adamın karşısındaki koltuğa oturdu. Tam ben de önündeki koltuğa geçiyordum ki adam  sert bakışlarını üstüme dikti. "Geri çekil." Afallayarak Henry'e baktım. Mimik kıpırdatmadan yüzüme baktığını görünce derin bir nefes alıp birkaç adım geri çekildim. 

"Görüşme istemişsin." 

Henry başıyla onayladı. "Tom Riddle." diye tanıttı kendini. 

Adam bir bardağa sarı renkli bir sıvı doldurup uzattı. "Kimlerdensin?" 

"Mavi Yaka." İçkiye dokunmadı. "Büyüme sürecindeyiz." 

"Ne istiyorsun?" 

"Rusya'ya dört kişilik bilet." Sesi otoriterdi. "Yarın." 

Adam kaşlarını kaldırdı ve Henry'i baştan aşağı süzdü. "Her an savaş çıkabilir. Bu riske değeceğini düşünüyor musun?" 

"Yüzde yirmi kârı peşin veririm." 

"Otuz." 

Henry'nin yüzü kasılmıştı. "Yirmi beş." dedi sonunda. Adamın bakışları da sertleşti. "Yirmi beş ya da hiç." diye tekrarladı Henry kesin bir sesle. 

Adam sert bakışlarını Henry'nin üzerinde gezdirdi. "Benim yerimde bana racon mu kesiyorsun sen?" 

"Yirmi beş makul bir oran, baba." 

Odanın gerisinden bir anda ortaya çıkan Isabella'yı görünce yine içime nefret doldu. Parmaklarımın ucundaki kıvılcımlar o güzelim siyah saçlarını tutuşturmak istiyordu. 

Demek patronun kızı. 

Onu kızdırmam iyi olmamıştı ama umrumda değildi. Henry'e dokunma ihtimali beni çileden çıkarmaya yetmişti. Sadece cesaretimi toplayabilecek kadar içmiştim, hafif çakırkeyiftim ama bir kadının yoğun ilgisini fark etmeyecek kadar kör değildim. Haftalarca ikilem içinde kıvrandıktan sonra barışmaya karar verdiğim ilk gün alalede birinin Henry ile olmasına müsaade edecek değildim. 

"Görüşmelere dahil olmanı istemiyorum, Bella." Sözleri keskin olsa da sesi yumuşaktı. Kızına büyük bir sevgi beslediğini hissettim. İçim bir kez daha kıskançlıkla yandı. 

"Yakında işini devralırsam şaşırma." Kaşla göz arasında Henry'e göz kırptı. Burada korkuluk gibi dikilip hiçbir şeye karışamamak çok sinir bozucuydu. "Kendisiyle görüştüm. Sağlam pabuç." dedi babasına dönerek. 

Adam şüpheli bakışlarını Henry üzerinde dolaştırdı, ardından masanın altından bir defter çıkardı ve bir kağıt parçası kopardı. "Şu anda verebileceğin miktarı yaz." 

Henry uzatılan kağıda masanın üzerindeki kalemle hızlıca bir şeyler karaladıktan sonra adama uzattı. Tahmin ettiğimden de iyi bir oyuncuydu. Beni aylarca kandırmasına şaşmamalı. İstemsizce gülümsedim. 

Adam kağıdı inceledikten sonra bakışlarını bana çevirdi. "Kız dahil mi?" 

Henry ile göz göze geldik. Bakışlarında kırmızı bir alev parlayıp sönmüştü sanki. "Satılık değil." dedi kestirip atarak. Tiksintiden yüzüm buruştu. 

"Yarın değil ama ondan sonraki gün yük treniyle yola çıkabilirsiniz." Isabella'ya göz attı. "Madem Bella da size güveniyor." Duraksadı ve yeniden bana baktı. "Bu gece de mi müsait değil?" dedi ısrarla. 

Henry buz gibi bakışlarını adama dikti. "Kiralık da değil." 

Adam pes edercesine geri çekildi. "İyi, avansı ver." Henry'nin tereddüt ettiğini görünce kaşlarını kaldırdı. "Bu gece burada kalacaksınız." 

004x001Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin