Alnımı kırıştırırken sayfayı çevirdim.
Kapım tıklatıldı.
"Gel!"
Alex'in elinde kahveyle içeri girmesini beklerken Gilbert'ı görünce dudağımı büktüm.
Gilbert korumalarımdan biriydi."Bayan Evans sizi görmek istiyor prensim."
Dudaklarım gerilirken derin bir nefes bıraktım.
"Bir o eksikti. Nerede?"
"Misafir salonunda."
"Bir saat sonra geleceğimi söyle. Şimdi işim var."
Gilbert kafasını salladıktan sonra odadan çıktı.Bana takıntılı prensesleri sevmiyorum.
Bana takıntılı, yapışık prenseslerdense...
Tanrı'm onlardan cidden nefret ediyorum.☆☆☆☆
Kapıyı açtığımda Carmen kafasını kaldırdı. Elindeki fincanı ortadaki sehpanın üzerine bırakıp ayağa kalktı.
"Hoşgeldin Alfred."
"Wilhelm."
Yüzündeki gülümseme donarken bozuntuya vermemeye çalıştı.
"Nasılsın?"
"İyiyim."
Alex önümdeki boş çay fincanına uzandığında elimi salladım.
Çay içecek vaktim yoktu."Savaştan döndüğünden beri her gün mektup yazıyorum."
"Öyle mi?"
"Hiçbirine cevap vermedin. İlişkimiz hakkında düşüneceğini söylemiştin."
SAVAŞTAYDIM.
"Ben düşüneceğimi söylemedim. İlişkimizin bittiğini söyledim."
"Ben de bir daha düşünmeni istemiştim."
"Hayır demiştim."
"Kafanı kabul eder gibi sallamıştın."
"..."
Gözlerimi devirerek saatime baktım.
İsabell... uyumamış ol."Söyleyeceklerin bittiyse gidiyorum."
Ayağa kalktığımda benimle birlikte ayağa kalktı.
"Dur."
"Gidiyorum."
Kapıdan çıktığımda arkamdan gelen sesleri önemsememeye çalıştım.☆☆☆☆
Kapıyı yavaşça açtığımda gördüğüm ışıklarla birlikte derin bir nefes aldım.
Uyumamıştı.
Kafamı çevirdiğimde gördüğüm şeyle birlikte sertçe yutkundum.İsabell...
Ayağındaki ince topuklu ayakkabıları, kafasındaki üç kalın kitapla birlikte yavaş yavaş yürüyordu.
Çıplaktı."1003 yılında yapılan savaştan sonra imparator... Ah! Neydi bu adamın adı?"
"Cleigh."
İsabell paniklediğinde kafasındaki kitaplar yeri boyladı.
"Ne zaman geldin?"
"Bir dakika olmadı."
Yanına ilerleyip belini sıkıca kavradım.
"Ne zamandır çalışıyorsun?"
"İki saat."
Omzunu ve boynunu öptükten sonra bedenlerimizi birbirine yapıştırdım.
"Gece iki olmuş. Uyuduğunu düşünmüştüm.""Gelmeni bekledim."
"Hmm..."
Boynunu öperken ensemi okşadı.
"Sana bir şey göstereceğim."
Dudaklarımı yalayarak yüzüne baktım.
"Ne göstereceksin?"
Elimden tutarak beni masaya doğru çekiştirdi. Açık olan kitaplara bakıp kaşlarımı çattım.
"Bunları ödev mi verdi?"Masanın üstündeki peçeteye uzanıp eline aldı ve bana gösterdi.
"Taa daaa..."
Gülümseyerek elinden peçeteyi aldığımda heyecanla ellerini çırptı.
"Nasıl olmuş?!"
Dikiş dersi öğrenmek için erken değil miydi?
Benim bildiğim kadarıyla yürüyüş ve tarih derslerinden sonra geliyordu.Mendilin üstündeki anlamsız sarı, siyah şekle baktım.
"Bir arı?"
Kaşlarını çattı.
"Bacakları var Bennet."
"Arıların da bacakları var. Tavuk mu?"
"Hayııırr."
Sarı bir hayvan? Siyahlı...
"Kuş?"
"Zürafa Bennet!"
"Ah, evet. Bir sonraki tahminim o olacaktı zaten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kraliyet Kediciği
Romance"Pis kedicik." Elime bıraktığı çamurlu pati izine baktım. "Banyo yaptırmalıyım." Boynuma sürtünürken ensesinden yakaladım. "Çıkacağım ve burada yatacaksın." İsabell'i yatağın üstüne bırakıp bıyığını çektim. İsabell dudağını bükerek arkasını bana d...