39.bölüm

539 36 4
                                    

Elini havaya kaldırırken yanaklarına yapışan saçları parmaklarımla düzelttim.
Kafasını küvetin kenarına yaslayıp gözlerime baktı.
Havadaki elini yanağıma koydu. Islak eli yanağımı da ıslatırken havlusuna bakındım.
"Çıkmak ister misin?"
Doğrulurken kafasını olumsuz anlamda salladı.
Bakışlarını benden çekerek boğazını temizledi.

"Yağmuru izleyecektik."
"Çıktıktan sonra izleriz."
Ellerine baktıktan sonra gözlerini büyüttü.
"Ah, yüzüğüm!"
Bana dönerken küvetin kenarlarına tutundu.
"Bennet, üzgünüm. Çıkarmamamı söylemiştin."
"Güzelim, sorun değil. Yarın inip alırım."
Dudakları bükülürken hızlıca yanaklarını kavradım.
"Şşşttt... İsabell..."

Göz yaşları parmaklarıma süzüldüğünde eğilerek dudaklarını öptüm.
"Güzelim, gergin mi hissediyorsun?"
Ellerini kollarıma koyarken hıçkırdı.
"Seni özledim."
"Bu yüzden mi ağlıyorsun?"
"Beni öp."
Dudaklarına minik minik bir sürü öpücük bıraktım.
"Ağlama."
Dudaklarını birbirine bastırırken gözlerini kırpıştırdı.
Ayağa kalkıp büyük havluyu elime aldım. Kollarından tutarak küvetten çıkmasına yardım ettim. Havluyu etrafına sardıktan sonra kucakladım.

"Harem ne demek?"
Dudaklarım gerilirken İsabell'i yatağa bıraktım.
"Kadınların kaldığı yer."
"Ne işe yarıyor?"
"Neden soruyorsun?"
"Burada da varmış sanırım. Merak ettim."
"Kimden duydun?"
"Çalışanlar konuşuyordu."
Yatak örtüsüyle oynarken çekingen konuşuyordu.
"..."

"Kötü bir şey mi söyledim? Üzgünüm."
Dudaklarımı yalayarak nasıl açıklayacağımı düşündüm.
"Hayır. Kötü bir şey değil. Anlatacağım."
Uzun kollu geceliğini giydirdikten sonra yanına oturdum. Kucağıma çektikten sonra havluyla saçlarını kuruladım.

"İsabell, ben neyim?"
"Hm?"
"Ben neyim?"
"Bennet."
"Hayır. Ülkenin neyiyim?"
Dudakları aralandı.
"Prensi."
"Belli bir yaşa geldikten sonra evlenmem gerekiyor."
"Geldin mi? O yaşta mısın?"
"Evet. Uzun bir süredir."
Elimdeki havluyu yere bırakarak parmaklarımı hafif ıslak kalan saçlarının arasından geçirdim.
"Haremdeki kızlar benimle evlenmek için seçilmiş adaylar."
Yüzünün gerildiğini fark ettim.

"Ben haremde miyim?"
"Asla. Sen onlarla aynı seviyede değilsin."
Yüzü garip bir hal aldığında yanlış anladığını fark ettim.
"Hayır. İsabell. Sen onlardan daha yüksek seviyedesin. Bunu kast ettim."
"Benimle evleneceksin değil mi?"
"Evet. Tabiki."
"Peki. Başka evlilik yapabiliyor musun?"
"Evet. Yapabilirim ama yapmayacağım."

"Yağmur..."

Kucağımdan indirerek ayağa kalktım. Tekli koltuğu camın önüne çektikten sonra büyük perdeyi açtım. İsabell yanıma geldi. Koltuğa oturdum. Kucağıma oturdu. Yağmur damlaları sertçe cama vururken belini okşayıp boynunu öptüm.

"Seni seviyorum."

Kraliyet KediciğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin