34.bölüm

570 42 0
                                    

"İsabell, biraz daha hızlı!"
Elinden hızlıca kendime doğru çekerken bana karşı koydu.
"Hayır, Bennet."
Olduğu yerde duraksarken yağmur damlalarının pelerinime düştüğünü hissedebiliyordum. Elini başlığına götürüp kafasından çekti.

"Ne yapıyorsun?!"
Hızla elimi başlığına koyup kafasını kapatmaya çalıştım.
"Islanmak istiyorum!"
Başlığını kapattıktan sonra yüzüne eğildim.
"Hasta olursun. "
Kafasını kaldırırken dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
"Islanırken de yapalım istiyorum."
Derin bir nefes alıp doğruldum.
"Sarayın bahçesinde..."

☆☆☆☆

At arabası durduğunda hızla kapıyı açarak indim.
Hızla İsabell'in kolundan tutarak kendime doğru çektim ve kucakladım. Yağmur biz gelene kadar daha da hızlanmıştı ve İsabell bu durumdan fazlasıyla memnundu.

Arkamı döndüğümde kapıdan çıkmak üzere olan Alex'i fark ettim.
Elimle içeri girmesini işaret ettikten sonra arka bahçeye ilerledim. Yolda gördüğüm bir hizmetçinin durmasını sağladım.
"Seraya ve arka bahçeye kimsenin inmediğinden emin ol."

Arka bahçeye ilerlerken İsabell başlığımı çekerek saçlarımı açığa çıkardı. Kendi başlığını da çıkararak saçındaki tokayı çekiştirdi.
Saçları serbest kalıp sırtına doğru dökülürken elini saçlarıma uzattı. Parmaklarını saçlarımın arasından geçirirken belini sertçe sıktım.
İki eliyle yanaklarımı kavrayıp dudaklarımı öpmeye başladığında adımlarımı yavaşlattım. Kalçasını okşarken bacaklarını belime doladı.

☆☆☆☆☆

Gömleğini düzelttikten sonra kafasını göğsüme yasladı.
"Odama geçmeliyim."
Yorgun gözleriyle yüzüme baktığında eğilerek dudağını hafifçe öptüm.
"Uzun sürebilir."
"Kucağına al."
Kucakladığımda yanağımı öptü.
"Çok yorulma."
"Tamam."
Islak saçlarının arasından parmaklarımı geçirdim.
"Üşüdün mü?"
"Evet."

Masanın üstündeki ıslak pelerinimi elime alıp silkeledim. İsabell'in omuzlarına bıraktım.

"Bu çiçek güzelmiş."
Serada çiçeklerin arasında yürürken mor bir çiçeğe doğru elini uzattı. Bileğini tutarak çiçekten uzaklaştırdım.
"Zararlı bir çiçek."
"Çok güzel ama..."
Çiçeğin bir tanesini tutarak kendime çektim. Çiçeği kopartıp burnuna yaklaştırdım.
"Neden dokunuyorsun?!"
Panikle doğrulurken çiçeğe değmemesi için elimi kaldırdım.
"İnsanlar için bir sorun yaratmıyor. Kediler için zararlı."
Ciddileşerek parmaklarıma baktı.
"Canın yanmıyor mu?"
Dudaklarını aralarken kafamı salladım.

"Kokla."
Çiçeği burnuna yaklaştırdığımda önce minik bir nefes aldı. Gözlerinden hafif bir ışık geçti. Tırnaklarını göğsüme geçirerek belini büktü ve kocaman bir nefes aldı. Gözleri mavi ışıkla parıldarken çiçeği uzaklaştırdım. Çiçeği yere bıraktıktan sonra İsabell mızırdandı.
"Çok... Güzel..."
Gözlerindeki ışık kısa sürede kaybolurken kafasını salladı. Biraz sarsılmış görünüyordu. Seranın kapısını açarak dışarı çıktım. Yağmur hala yağıyordu ama azalmıştı.

Kraliyet KediciğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin