Bölüm 20 - Hala Anlamıyorsun Değil mi?

5.1K 381 349
                                    

Sonunda eve girdiklerinde herkes birbirine şşşt yapıyordu gülerek. Odalara döküldüklerinde Hermione acele bir duş almıştı. Rahatladığını hissetti. Giyinip odaya girdiğinde Malfoy ona bakmadan hızla banyoya daldı. Hermione kaşlarını çatarak kapanan kapıya baktıktan sonra omuz silkti. Gece çok içmiş herhalde. 'Yıkanınca eski haline döner...'

Yatakta sırtını dayamış kitap okumaya çalışırken banyodan çıkan oğlanı izledi. Adam ağır ağır ilerleyip yatağa girdi. Malfoy asasını yastığın altına koyup kendi tarafındaki lambayı kapattı ve sırtını kadına döndü. Hermione kitaba baktı.

"Işıktan rahatsız oluyorsan-"

"Gerekmez." Hermione kapağı sertçe kapattı.

"Pekâlâ, neyin var?"

"İyi geceler." Kadın gözleri kocaman onun sırtına baktı.

"Neden böyle davranıyorsun?" Adam rahatsızlığını belli edercesine kıpırdanıp cevap vermedi. Hermione bu işten sıkılmış bir şekilde kitabını yandaki komodine bıraktı ve oğlanın omzundan tutunarak yüzüne doğru eğildi. Adam aniden gözlerini açıp üstündeki kıza baktı.

"Granger uyumaya çalışıyorum."

"Bende anlamaya çalışıyorum."

"Uyumanın nasıl bir şey olduğunu mu?"

"Bana laf oyunu yapma."

"Çekil üstümden."

"Soruma cevap verirsen..." Oğlan kızı ittirip uyumasına devam ettiğinde kadın bir şeyler homurdanarak ağırlığını yine adama verip başını ona eğdi.

"Anlamıyorum, nasıl bu kadar değişken olabiliyorsun?" Adam cevap vermeyince sinirle devam etti. "Şu halimize bir bak. Sürekli değişik davranıyorsun. Bir gün gülüyorsun bir gün öfkeleniyorsun. Daha dün gece karşılıklı eğleniyorduk şimdi ne oldu da böyle oldun? Derdin nedir?" Adamın sırtını dürtüklerken birden Malfoy,

"Sen." Dedi. Öyle cılızca ve hızlı söylemişti ki Hermione oda sessiz olmasa duymayacağına emindi. Gözleri şokla açıldı.

"Ben? Benden bu kadar mı nefret ediyorsun? Kanımdan? Bunu ben seçmedim ki," dedi sesi titreyerek. "ben istemedim..." Oğlan gözlerini açıp şaşkınca kıza baktıktan sonra kaşlarını çatarak onu yine ittirdi.

"Aptal." Hermione kaşlarını çattı.

"Ne?" Oğlanın üstünden geçip yüzünü tutarken tekrar ne dedi.

"APTAL!"

"Neden?" dedi kadın gözleri dolarak. Malfoy yatakta hafifçe doğrulup kadının ellerini yüzünden çekti ve tehditkârca parmağını ona doğrulttu.

"Körsün ve aptalsın Granger. Artık o kabuğundan çıkıp etrafa bak!" Sinirle diğer tarafa döndü.

"O da ne demek?" dedi şaşkınca. "Neyi görmem gerekiyor ki-"

"BENİ geri zekâlı!" Yatakta tamamen doğrulurken yorganı sinirle üstünden itti. Ayağa kalkıp yatakta şokla ona bakan kıza döndü. Gözlerinde büyük bir ateş vardı. Öfke. "Beni görmedin! Hiçbir zaman fark etmedin!"

"Saçmalama ben-" Malfoy kızın yüzüne doğru eğilip nefesi onun suratını yalarken zehir gibi bir sesle,

"Sen," dedi. "Malfoy'u gördün Granger. Görmek istediğin tarafımı hatta görmek istemediğin tiksinti duyduğun tarafımı gördün. 'Sen. Beni. Hiç. Görmedin. Aptal. Oysa ben hep oradaydım. Her zaman dibindeydim. 'Savaşta' bile. Seni Potter ve Weasley'den daha iyi tanıyorum. Yüzünün aldığı her mimiği biliyorum. Ne anlama geldiklerini, neleri sevdiğini, nelerden nefret ettiğini her haltını biliyorum. Bunları bilmek istiyor muyum? Hayır. Senden nefret ediyorum. Çünkü sen körsün. Senden nefret ediyorum çünkü yüzünün aldığı her ifade beni sana çekiyor. Senden nefret ediyorum çünkü yanakların pembeleştiği zaman kendimi zor tutuyorum. Neden tutuyorum biliyor musun? Çünkü ben hayaletim. Hayaletler görmez, bilmez, hissetmez. Ama ben görüyorum biliyorum hissediyorum ve hepsi senin suçun."

Hermione her an ağlayabilirdi. Duydukları ona sanki yarım saat sonra ulaşıyormuş gibi geliyordu. Ne düşüneceğini bilmiyordu zaten düşünecek bir şeyi yoktu. Oğlan açık açık ona anlatıyordu. Birden Malfoy onun çenesini sertçe kavrayıp yüzünü iyice eğdi ve mırıldandı.

"Artık anladın mı?" Hermione boğuk bir ses çıkarttı.

"Kendini bana hiç göstermedin," dedi hızla. Nefes nefese konuşuyordu. Adamın kesmesini istemiyormuş gibi. "Nasıl seni çözmemi bekliyordun ki? Bana hiç açık kapı bırakmazken seni nasıl tanırdım? Bana her zaman yaptığın kötülüklerden sonra seni iyi olarak görmemi nasıl beklerdin-ki iyi bile değilsin Tanrı aşkına sen-eğer-bu bir şakaysa Malfoy!"

"'Şaka' mı? Ben sana az önce-" Hermione zorlukla çenesini oğlandan kurtarıp elini kaldırdı.

"Hayır." Malfoy gözleri kocaman ona bakarken Hermione eski ciddiliğine kavuşmuş ayağa fırladı ve oğlandan geriledi. "Konuşma." Malfoy şaşkındı.

"BEN SANA AZ ÖNCE ÂŞIK OLDUĞUMU-" Hermione başını iki yana sallayıp kısa bir kahkaha attı.

"Bana âşık olduğunu mu? Sen az önce benden nefret ettiğini söyledin. Ne? Orada durup bana bütün tanıştığımız yıllar boyu aşağılamalarının aslında 'aşk' olduğunu söyleyeceksin ve benden buna inanmamı mı bekliyorsun? Sen ne dediğinin farkında mısın Malfoy? Gerçekten bu bir şakaysa hemen kes. Çünkü berbat! Ne zaman hazırlandın buna? Benimle dalga geçmek için başka bir şey-"

"Hala anlamıyorsun değil mi?" dedi oğlan sesi yorgun çıkmıştı. "Körsün."

"Bana kör olduğumu mu söylüyorsun? Ne yani yıllar boyu bana düşmanlık yapmış beni savaş meydanlarında lanetlemeye çalışmış aşağılık bir adam eski bir düşman çıkıp da 'seni seviyorum' diyor. Ben de onun boynuna mı atlamalıyım yani? Hah! Buna sen nasıl inandın? Bak yeter tamam mı? Planın neyse unut çünkü sana inanmayacak kadar 'açıkgözlüyüm.' Dibimdeyken gidip eski aşkınla görüşebiliyorsun ardından çıkıp 'Hermione biliyor musun aslında sana aşığım.' Diyorsun. Sana duyduğum şu kadarcık saygınlığı da yok ettin. Daha fazla uzatma! Tanrım gerçekten senin düzelebileceğine inanmıştım oysa sen..." sözlerini bıçak gibi kesti ve adamı orada sarsılmış bir halde bırakarak kapıyı çarpıp dışarı çıktı...

Ben Evli Miyim? (Dramione)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin