“Hermione!”
Genç kadın elinde kahvesi Diagon yolunda boş boş dolaşırken ona seslenilmesiyle arkasını döndü ve koşarak ona gelen kızıl saçlı cadıyı gördüğünde gülümsemeye çalıştı. Aklındakileri unutmaya çalışarak arkadaşına baktı. Savaş herkesi değiştirmişti ama Ginny her zaman neşesini ve eğlencesini korumayı başarmış diğerlerinin karamsar olduğu anda beklenmedik bir yerden fırlayarak onları teselli etmişti. Hermione teselliye ihtiyacı olduğunu hissediyordu. Savaş bitmiş onlar kazanmış bütün suçlular Azkaban ve ya Ruh emici olmayan hapishanelere kapatılmıştı. Ginny kızın yanında durarak nefeslerini kontrol altına aldıktan sonra kızıl saçlarını geriye ittirip arkadaşına sarıldı…
“Ne yapıyorsun burada?” İkisi yakınlardaki bir kafeye otururken Ginny gülümseyerek nişan yüzüğünü salladı.
“Aslında nişan alışverişi için ön hazırlık yapmaya geldim ama hayırsız arkadaşlar bulacağımı düşünseydim özellikle o sebepten çıkardım. Az önce Neville ile karşılaştım biliyor musun bir an beni tanıyamadı! Ona 4. sınıftaki baloyu, yoldaşlığı, Grimmauld’u ve bunu,” elini yumruk yapıp havada salladı. “hatırlatmam gerekti. Gerçekten yıkılmış vaziyette. Onu suçlamıyorum büyükannesi öldü.” Kahvesinden bir yudum aldıktan sonra iç çekti. “Savaşı kazandık ama birbirimizi kaybettik Hermione. Harry de çok üzgün. Bana belli etmemeye çalışıyor ama görüyorum…”
Hermione cevap vermedi. Bunları o da biliyordu. Savaş herkesi dağıtmıştı. Voldemort gitmiş ama sanki onların o değer verdikleri ve korudukları bağlılıkları sevgilerini de götürmüştü lanet herif. Dişlerini sıktı. Ginny ona biraz sessizlik tanımıştı, arkadaşına minnettardı. Onun şu an da konuşacak gücü olmadığını biliyordu onu tanıyordu. Yavaşça kahvesinden bir yudum alıp başını kurtulmak istermişçesine iki yana silkeledi. Ginny bunu bekliyormuşçasına neşeli bir şekilde,
“Sen neler yapıyorsun kaçak?” Hermione hafifçe gülümsedi. 2 aydır kimseyle görüşememişti. Önemli bir işi ve düşünmek için bolca zamana ihtiyacı vardı.
“Benim,” dedi rahatsızca. Söyleyeceklerini toparlamaya çalıştı. “Ginny. Benim bir miras işim vardı.” Ginny kaşını kaldırıp bunun neresinin kötü olduğunu düşünürken genç kadın çaresizce yüzünü buruşturup arkadaşına bakıyordu.
“Hermione-“ Hermione onu anlamış olacak ki elini salladı.
“Biliyorum benim delirdiğimi düşünüyorsun ama inan bana Bakanlık benden daha da deli. Benden-OF benden evlenmemi istiyorlar.” Ginny afallamış ona bakarken hala olayda koca bir boşluk vardı.
“Baştan başlasak?” Hermione derin bir nefes alıp başını salladı ve kahvesini eline alarak bardağı incelemeye başladı dalgınca. Ginny başlamadan önce tuvalete gitti. Döndüğünde Hermione anlatmaya başladı…
“Savaşta ailem öldü..biliyorsun. Onların zengin olacağını hiç düşünmemiştim! Tanrım! Benden bunca yıl hazinelerini saklamışlar. Güya kızlarıyım.” Gözlerini devirdi. “Onlar ölünce bana Sihir Bakanlığından iki mektup geldi-“ Ginny’nin gözlerin büyüdü.
“Sihir Bakanlığı mı?!” Hermione hararetle başını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Evli Miyim? (Dramione)
FanfictionHermione Granger ailesini kaybettiği büyük savaştan sonra eline geçen bir mektupla büyük bir mirasa konduğu ancak buna sahip olması için evlenmesi gerektiğini, evlenmesi için de tek seçeneğinin hapisteki "eski dostu" Malfoy olduğunu öğrendiğinde çok...