Neden bölüm atmadığımla ilgili açıklamam bölümün sonunda olacaktır hikayeyi bozmayayım şimdi. :D
Keyifli okumalar.. =)
------------------------------------------------------
"Ödevim yok profesör." Diyor. Gözlerinde büyük bir nefret var. Oğlan gözlerini kırpıştırıyor. "Yapmadım." Oğlanın içine bir ateş düşüyor. Bu kadar büyük bir öfke hak etmedim diye bağırmak istiyor ama sadece tuhaf tuhaf bakıyor. Kızın onu anlamasını beklemiyor zaten. O safkan değil. Basit bir Bulanık. Eğer basit bir Bulanık bir safkana -tokat gibi bir baş kaldırmayla saldıracak kadar gözü dönerse safkan olan diğerlerin bunu onun yanına bırakması çok ender rastlanır. Aptal diyor kendi kendine. Diğerlerinin hakkındaki planlarını bilse iksir ödevini yaktığım için bana dua eder. Ama o anlamıyor. Bilmeyecekte. Artık ona bulaşmayacaklar. Harika...
Karanlık...
'Büyük Hermione konuşmadı, oğlana bakmamakta direndi. Oğlanın kendisine baktığını hissediyordu birden bir iç çekiş duydu ve etraf yine karardı...
'Ah, bugünü hatırlıyorum elbette.' Diye düşündü Büyük Hermione. Hogwarts 4. yıllarındaki balo günü. Ama daha gecesi değil. Öğle vakti ve kütüphane...'
Küçük Malfoy biraz daha büyümüş serpilmiş sarı saçları daha da uzamış koridorda yürürken dönüp ona bakan kızlardan nefret ederken kütüphaneye doğru hızla ilerliyor. Biliyor, her zaman buradadır. Gözlerini deviriyor. Öfkeli. Kütüphaneden girince onu raflar arasında heyecanla kitaplara bakarken görüyor. Ne kadar kızarsa kızsın şu hali o kadar masum ve doğal ki. Şuan herkes akşamki baloya hazırlanmak için birbirini ezdiği halde o burada durmuş en büyük aşkına, kitaplara bakıyor. Bir an durup ona bakıyor ardından sinirleri üstün gelip koşar gibi onun yanına geliyor. Kız arkasında biri olduğunu hissediyor gibi bakmadan gülümsüyor.
"Yeni kitaplar gelmiş ne kadar harika değil mi?" Oğlan duraksıyor. Onu görmediğine emin. Sesi cıvıl cıvıl çıkıyor. Saçları hala kabarık ama artık kıza benziyor gibi.
"Granger." Diyor sinirle. Kızın hareketleri yavaşlıyor yüzündeki gülümseme yok oluyor ve hızla arkasını dönüp geriliyor. Telaşla etrafına bakıyor ama kimse yok. Bağıracak gibi oluyor ama oğlana bakıp vazgeçiyor. Herhalde tehlikeli görmüyor.
"Ne istiyorsun?" diyor. Oğlan ne istediğini bilmiyor. Ama öfkeli. Bu yeter. Gözlerini kısıyor.
"Baloya Krum ile mi gideceksin?" Sesi tıslama gibi çıkıyor. Kız ondan korkmuyor, hiçbir zaman korkmadı. Oğlanı bu daha fazla tahrik ediyor ama bunu onun bilmesine gerek yok. Kız ilgilenmiyormuş gibi başını raflara çeviriyor ve kitaplara bakıyor ve oğlanın gitmediğini hissedince sessizce başını sallıyor. Evet, onunla gidiyor. Sen ne bekliyordun ki?
"Neden seni seçmiş?" diye homurdanıyor kollarını kavuşturup. Kız dönüp o kahverengi samimi gözleriyle tuhaf bir bakış atarak omuz silkiyor.
"Kız olduğum için belki de Malfoy." Duraksayıp hafifçe gülümsüyor. "Seni seçmesini mi isterdin?" Al işte yine alay ediyor. Oğlanın kanı kaynamaya başlıyor. Kendine hâkim olamadan kıza kapıldığını hissediyor. Hayır, yapma. Meydan okuma, karşı gelme, uysal ve sünepe ol! Ama kız olmuyor, hiçte olmadı. Oğlan gözlerini deviriyor ve sahte bir kahkaha atıyor. Kız sonunda bir kitap çekiyor ve oğlanı sollayıp masaya oturuyor.
"Sen neden kabul ettin? Weasley yeterince hızlı değil miydi?" Kız kaşlarını çatıp ona bakıyor. Gözlerinde öfke var. Bu güzel işte. Hadi ağla ve bana bağırıp burayı terk et. Ama kız yapmıyor. Küçümser gibi bir sesle,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Evli Miyim? (Dramione)
FanfictionHermione Granger ailesini kaybettiği büyük savaştan sonra eline geçen bir mektupla büyük bir mirasa konduğu ancak buna sahip olması için evlenmesi gerektiğini, evlenmesi için de tek seçeneğinin hapisteki "eski dostu" Malfoy olduğunu öğrendiğinde çok...