"Sana 'göstereceğim.'"
"Her neyse!" Malfoy yutkunarak kızın önünde durdu, Ginny de dikleşmiş onları izliyordu. Malfoy elini uzattı. Hermione kaşlarını çatıp elini tuttu. "Ne yapacağım?"
"İstersen kendine koruma büyüsü yap, bana güvenmiyorsan..."
"Sana tabii ki güvenmiyorum. Asam olmadan nasıl büyü yapabilirim?" Malfoy iç çekip kızın asasını uzattı. Hermione aceleyle kapıp geri çekilmek üzereydi ki Ginny sessiz bir büyü yapınca olduğu yerde kaldı. Malfoy öfkeyle Ginny'e döndüğünde Ginny sırıttı.
"Sen elinde tutamıyorsan ben ne yapayım?" Adam gözlerini devirip büyüyü çözdü. Hermione nefes nefese Ginny'e baktı.
"Ben senin arkadaşındım!"
"O da öyle." Dedi kadın sakince Malfoy'u işaret etti. Hermione allak bullak olmuştu.
"Nasıl yani?"
"Göstermeme izin ver!" Hermione burnundan soluyarak kendine zihin koruma büyüleri yaptı. Kendini daha güvende hissederken Malfoy'un gözlerine baktığı an ayağı yerden kesildi...
Her taraf karanlık...
Birden etraftaki karanlık bulutlar dağılıyor ve eşyalar beliriyor...
Tanıdık bir şey...
'Hermione, Malfoy elini tutarken kendi hayalet siluetine bakıp başını etrafa çevirdi. Burası Hogwarts ekspresiydi. Kaşlarını çatıp Malfoy'a baktığında o onu ilerletip bir iki vagon öteye götürdü.'
Bir kız, kabarık saçları havada ayrı bir milletmiş gibi uçuyor ama bu umurunda gözükmüyor.
'Hermione onu hemen tanıdı. Kendisinin 11 yaşındaki haline bakıyordu.'
Kız ukalaca saçlarını ittirip boş olan vagona girmek için kapıyı açıyor. Tam gireceği sırada diğer taraftan gelen sarışın oğlanında içeri gireceğini fark etmiyor. İkisi aynı anda kapıda sıkışıp içeri girmeye çalışırken arkadan gelen büyükler tarafından itilerek içeri düşüyorlar. Oğlan kaşlarını çatıp başını kaldırarak kimle yapışık durduğuna bakarken kız da kolunu ovarak ona bakıyor.
'Büyük Hermione onun zihninde olduğu için onun duygularını hissediyordu. Kızı küçümsüyordu ama o küçümsemiyordu, aslında Malfoy küçümsüyordu...' Birden küçük kız konuşuyor.
"İçeri gireceğimi görmedin mi?" Malfoy-küçük Malfoy, kaşlarını çatıp pencere kenarındaki koltuğa oturuyor ve ona bakıyor.
"İçeri gireceğimi görüp çekileceğini düşünmüştüm." Kız ukalaca hahlayıp onun karşısındaki koltuğa zıpladığında oğlan kaşlarını iyice çatıyor. "Kimsin sen? Daha önce görmemiştim seni." Kız kollarını kavuşturuyor.
"Tanrı aşkına 11 yaşında bir çocuk olarak kaç milyon insanı görmüş olabileceğini sanıyorsun sen?" Oğlan pis pis bakınca elini uzatıyor. "Hermione Granger."
Oğlan küçümseyerek ona bakıyor.
"Merlin aşkına 11 yaşında tanımadığım her Muggle'ın elini sıkabileceğimi mi sanıyorsun sen?" Kız da pis pis ona bakarken elini çekince oğlan arkasına yaslanıp sırıtarak kızı izliyor.
'Büyük Hermione şimdi de bir kendini beğenmişlik hissetti. Kıza bakarken etkilendi ama aslında küçük Malfoy etkilenmişti. Birden sahne yine karardı...
Tekrar etrafta kara bulutlar...
'Büyük Malfoy hiç konuşmuyor sadece avucunun içindeki elin sahibine bakıyordu. Hermione ona bakmaktan rahatsızken yine mekân belirginleşiyordu...
Bu sefer hemen tanıdı ortamı. Hogwarts, bahçeye çıkmadan önce geçilmesi gereken son büyük geniş koridor...'
Küçük Malfoy nefes nefese koşuyordu. Elindeki kitaba bakıp gülünce içi neşeyle doldu. Arkasından birisi sesleniyordu. Kızgın bir kız sesi...
"Malfoy derhal kitabımı ver!" Malfoy onun sesini duyunca daha da şevklenip koşuyor.
"Eğer öyle bir şey yapacaksam niye alayım?" diye sesleniyor kıza. Arkasına bir bakış atarken peşinden koşturan kızı görüyor. Hala dizginlenmeyen kahverengi kabarık saçları ve hala geçmeyen yanağındaki pembelikle peşinden koşuyor onu yakalamaya çalışıyordu.
'Büyük Hermione gözlerini devirince Büyük Malfoy gülümsedi.
"Yanakları görüyor musun?" Büyük Hermione küçük kızın yanaklarına bakıp homurdandı.
"Kes sesini."'
Küçük kız birden durup seslendi.
"Dur! Yoksa ödevlerini yakarım!" oğlan yavaşlayarak duruyor ve hayretle açılmış gözlerle kıza dönüp bakıyor.
"Yalan söylüyorsun." Kız nefes nefese elinde tuttuğu parşömenleri sallıyor.
"İstersen deneyeyim sen de Profesör Mcgonagoll sorduğunda 'Yalan söylüyorsun sen ödev vermedin!' dersin." Kız arkasını dönüp gidecekken oğlan dudağını ısırıp meraklanarak,
"Bekle." Diyor. Kız durup oğlana dönüyor ve ikisi aynı anda asalarını çekip bağırıyor.
"Accio parşömen!"
"Accio kitap!" İki nesne uçarak sahiplerini bulurken kız kitabı kaptığı gibi bahçeye doğru koşuyor. Oğlan telaşla elindeki parşömenlere bakıyor ve boş olduğunu görünce gözlerini devirip bir kahkaha attıktan sonra kızın peşinden bahçeye fırlıyor. Gözleriyle onu ararken kanının kaynadığını hissediyor. Onunla oynamak çok hoş! Bana karşı geliyor. Birden bakışları sabitleşiyor ve yüzündeki bütün gülümseme gidiyor. İlerideki bir ağacın altında oturan kız yanında oturan kızıl saçlı çocukla gülüşüyor. Sonra kızıl saçlı çocuk onun saçlarıyla oynuyor kız onun elini ittiriyor sonra o onun saçlarıyla oynuyor. İkisi gülüyorlar. Oğlan öfkelendiğini fark edip Quidditch sahasına gidiyor...
Ekran kararıyor...
'Hermione kaşlarını çatıp Malfoy'a baktı. O günü hatırlıyordu. O gün Malfoy ona ilk kez 'Bulanık' diyordu. Devamını neden vermediğini anlayıp iç çekti.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Evli Miyim? (Dramione)
FanfictionHermione Granger ailesini kaybettiği büyük savaştan sonra eline geçen bir mektupla büyük bir mirasa konduğu ancak buna sahip olması için evlenmesi gerektiğini, evlenmesi için de tek seçeneğinin hapisteki "eski dostu" Malfoy olduğunu öğrendiğinde çok...