Üzerimi son bir kez kontrol ettim ve beni kapıda bekleyen Riki'nin yanına ulaştım. Bir kaç saat içerisinde alış veriş merkezinde Sunoo ile buluşmam gerekiyordu. Sunghoon sabah erkenden praktik yapmak için gitmişti. Bu yüzden sadece ikimizdik. Annemle vedalaştık ve evden ayrıldık.
Riki heyecanlı gözüküyordu. Üzerinde bir mutluluk vardı ve bu mutluluöu görünce kendimi suçlu hissetmiştim. Geldiği günden beri onunla doğru dürüst ilgilenmemiştim. Ben ve annem dışında bir tanıdığı yoktu. Arkadaşlarımla da çok yakınlık kuramamıştı. Muhtemelen kolay kolay arkadaşlık kuramıyordu zaten. "Riki." ona seslendiğimde neşeyle bana baktı. "Cuma günü benimle konsere gelmek ister misin? Sunghoon'un grubu çıkacak."
"Gerçekten mi?" heyecanlanmıştı. Kafamı olumlu anlamda salladığımda bana sarıldı ve 'evet' ile beni onayladı. İnsanları mutlu etmek bu kadar kolaydı işte.
Sunoo ile buluşacağımız alış veriş merkezine geldiöimizde, hiç tereddüt etmeden en üst katyaki kütüphaneye ilerledim. Her zamankı masamızda beni bekliyordu ve önüne bir kaç çeşit farklı tatlı dizmişti. "Sunoo ile ders çalışana kadar sen bir şeyler okuyabilirsin. Sonra da biraz gezeriz." kafasıyla onayladı ve çizgi romanların bulunduğu kısımdan bur çizgi roman alarak yanıma geldi.
"Sizinle oturabilir miyim?" kafamla onu onayladım ve yaptığı çizime oldukça dalmış olan Sunoo'ya doğru ilerledik. Sunoo bizi farkedince sevimli gülümsemesiyle bizi selamladı. Sunoo'nun karşısına oturdum ve Riki benim yanıma oturdu.
"Başlayalım mı?" Sunoo kafasıyla onayladı. Çizim defterini ve kalemlerini çantasına tışıtırdıktan sonra ders kitaplarını çıkardı. Çantasında o kadar fazla şey vardı ki, bazen bu ağırlıkta bir çantayı nasıl taşıyabildiğini merak ediyordum.
"Yemek ister misin?" Sunoo defterlerini çıkardıktan sonra, fıstıklı bir kurabiyeyi Riki'ye uzattı. Riki, kafasıyla onaylayıp teşekkür ettiğinde, Sunoo'dan parlak bir gülümseme kazanmıştı. "İyi okumalar." dedi çizgi romanı işaret ederek. Daha sonra defterini açtı ve takıldığı konuları gösterdi.
Yaklaşık iki saat sonra sandalyemde rahatsızca kıprdandım. Uzun zaman sonra ilk kez bu kadar fazla ders çalışmıştık. "Beynim erimiş gibi hissediyorum. Bence bugünlük bu kadar yeter." dedim gerinerek.
Sunoo da kafasını sallayarak beni onayladı ve acele etmeden kitaplarını toplamaya başladı. "Başka işiniz var mı?" diye sordu.
"Riki ile biraz dolaşacağız. Bize katılmak ister misin?" Neşeli bir tavırla kafasını salladı. Çantasını topladıktan sonra bir anda ayaklanmıştı. Riki ve benim aramda durdu ve ikimizin de koluna gitti.
"Hadi gidip eğlenelim!" Enerjisine gerçek anıamda hayrandım. Ne olursa olsun ruhtan düşmüyordu. Her zaman eğlenmeye hazırdı. Hayatının her dakikasından keyif alıyordu.
İlk durağımız bir hamburgerci oldu. Hem Riki, hem Sunoo acıkmışlardı. Eh, ben de çok tok sayılmazdım. Boş masalardan birine geçip, siparişimizi verdik.
Sunoo, her zaman yaptığı gibi çenesini ellerinin üzerine yerleştirdi ve bana meraklı gözlerle baktı. "Kendin anlat diye bekliyorum ama sormazsam meraktan çatlarım." Konunun ne olduğunu bu cümleden anlamıştım. "Sunghoon hyung ile nasıl gidiyor?"
Bir cevap vermek için yeltenmiştim ki, Riki benden önce davrandı. "Dün tüm gün dışarıdalardı ve eve el ele geldiler."
Ve bir çığlık. Sunoo'nun heyecanlı çığlığı bulunduğumuz mekanı doldurduğunda, bir çok kafa bize dönmüştü. Sunoo'ya sessiz olmasını söylediğimde dönüp müşterilerden neşeyle özür diledi. Riki, onun bu haline gülüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
heaven' jakehoon
FanfictionO, en yakın arkadaşım. O, çocukluk arkadaşım. Kendisine sürekli bunları hatırlattı. Fakat belli ki, her an göğüs kafesini yırtıp çıkabilecekmiş gibi atan kalbi, tam aksini düşünüyordu. [friends to 'enemies' to lovers] Park Sunghoon x Sim Jaeyun