15

1.2K 155 137
                                    

Gözlerimi açar açmaz "Günaydın." dedi Sunghoon ve burnumun ucuna bir öpücük kondurdu. Dün geceki mutsuz hali gitmişti. Gözleri parlıyordu ve neşeliydi. Ona kısa bir günaydın öpücüğü verdim. "Bugün dersin yok. Benimle SKY'a gel."

"İyi de, yardım edeyim derken tüm mekanı bir birine katmam oldukça olası." yüzündeki çiziği baş parmağımla okşadım. Çok kötü durmuyordu.

"Seni yardım için götürmüyorum." yataktan kalktı ve dolabımın önünde durdu. Giyecek bir şeyler arıyor olmalıydı. "Senden uzak kalmak istemiyorum sadece."

"Gerçekten mi?" dedim heyecanla. Yatakta oturup onu izlemeye başladım. Kafasıyla beni onayladı ve dolabımdan bulduğu turuncu kazağı bir çırpıda giydi. Ona oldukça yakışmıştı. Kıyafetlerimi kendisininmiş gibi benimsemesi beni gülümsetti.

"Uslu bir çocuk ol ve hemen hazırlan. Ben annenle biraz dedikodu yapacağım." onu daha onaylayamadan hızlı adımlarla odadan ayrıldı. Odadan çıktığında ofalayarak kendimi yatağa geri attım. Duş almam gerekiyordu ayrıca tüm gün onunla olacaksam kendime küçük bir can sıkıntısı çantası hazırlamam gerekiyordu. Vakit kaybetmemek adına hemen doğruldum. Kısa bir duşun ardından giyinmiş, çantamı toparlıyordum.

Sunghoon için aldığım kolye ucunu sakladığım yerden çıkardım ve bir kolye sapının ucuna geçirdikten sonra çantama sakladım. Aynı zamanda mandalamı ve boyalarımı da yanıma almıştım. Hazır olduğuma karar verdiğimde odamdan çıktım ve mutfağa ilerledim. Riki, aceleyle ağzına bir şeyler tıkıştırıyordu. Muhtemelen derse geç kalmak üzereydi. Annem ise onu güleryüzle izliyor, bir yandan da Sunghoon ile bir şeyler hakkında konuşuyorlardı.

"Ne konuşuyorsunuz?" dedim Riki'nin yanındakı boşluğa oturup masadakı zeytinleri mideye indiriken.

"Babanın dosyasını yeniden açmaya karar verdiler." dedi annem umutlu bir gülümsemeyle. Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı.

"Ciddi misin?" annem kafasıyla onayladı.

"Biri polisle iletişime geçip bu olayla ilgili bir şeyler söylemiş sanırım. Dün gece arayıp her şeyi tekrar gözden geçirmek istediklerini söylediler."

"Nasıl yapacaklar? Tüm kayıtlat ve deliller yok edilmedi mi?"

"Ama hepsi burada." dedi annem işaret parmağıyla şakağına dokunarak. "Saat on ikide karakola çağırıldım. Yeniden ifade vermek için."

Güldüm. "Bu yetmeyebilir. Eski bir dava yeniden değerlendirilecekse yeterince kanıtımız olduğuna emin olmalıyız."

"Yeni bir avukatımız var." ona sorgulayan bakışlar attım. "Sana bahsetmiştim. Kim Junmyeon. Eminim o ne yapmamız gerektiğini bilir."

"Hmmm." gülümsedim. "Şu hoşlandığın adam."

"Ne?" Riki haylazca sorduğunda ona göz kırptım. Annem anında elime bir tokat attı.

"Jieun, bundan benim neden haberim yok. Alındım." Sunghoon sahte bir üzüntüyle dudaklarını büktü ve kollarını göğüsünde birleştirdi.

"Çok ciddi bir şey değil, Jaeyun abartıyor."

"Abarttığımı düşünmüyorum." dedim çayımdam bir yudum alarak. Fincanımı masaya bırakmak yerine elimde tutmaya devam ettim. "Adamla tanıştığından beri onun ne kadar azimli, yakışıklı ve centilmen olduğundan bahsediyor. Hatta bir kaç kez yemeğe de çıktılar. Hoşlantıdan fazlası bile olabilir."

Hem Riki, hem de Sunghoon anneme sorgularcasına bakmaya başladığında annem, iki elini havaya kaldırdı. "Tamam. Jaeyun abartmıyor. Ona karşı bir şeyler hissediyorum. Hoşlantıdan daha fazla."

heaven' jakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin