Lee Heeseung'ın yaşadığı hayattan nefret ettiği söylenemezdi fakat, yaşamak zorunda olduğu hayattan memnun da sayılmazdı. Başarılarıyla hem yüksek sosyetenin arasında isim kazanmış, hem halk tarafından tanınan ve sevilen bir Formula 1 pilotunun oğlu olarak doğmuştu. Ne kendinden büyük bir abisi ya da ablası vardı, ne de bir kardeşi. Tek çocuktu. Doğal olarak şımartılıyordu. Medyanın gözdesi olan bu aile, herkesçe bilinen mutlu, sevgi dolu bir aileydi. Keşke gerçekten öyle olsaydı.
Geceyi ev yerine farklı kadınlarl geçirmeyi tercih eden bir baba, kocasının devam eden aldatma maceralarına susmak zorunda kalan bir anne. Kocasının kendine olan ilgisinin azalmasında suçu tamamen oğlunda gören anne, oğlunu pek umursamazdı. Heeseung, farklı bakıcılar tarafından büyütülmüştü. Başarılı babanın formula 1 pilotu olmaktan ve şirket yatırımcısı olmaktan farkı işleri de vardı. Farklı türden, kirli işler. Örneğin bir kaç kumarhaneye sahipti. Uyuçturucu işiyle içli dışlıydı. Ayrıca bir de şey vardı. Yasak araba yarışları. Adam buna 'krallık' diyordu.
Annenin aksine baba oğlunu severdi. Heeseung, onun kendi deyimiyle 'imparatorluğunun' tek varisi, bu imparatorluğu devam ettirebilecek tek kişiydi.
Heeseung konuşmaya başladığı ilk andan itibaren-ki konuşmayı iki yaşında sökmüştü- babanın isteklerine göre büyüdü. Bir kaç farklı dil öğrendi ve derslerin yanı sıra farklı alanlarda özel eğitimler aldı. Örneğin resim yapmak, piyano çalmak, basketbol oynamak, futbol oynamak, araba kullanmak gibi.
Heeseung, araba kullanmayı en az babası kadar severdi. Babasının bir formula pilotu olduğu göz önüne alınırsa 'en az' oldukça büyük bir kavramdı. Araba kullanmak ona huzur verirdi. Araba kullanmak onun stresini azaltırdı. Heeseung'ın hiç arkadaşı olmamıştı bu yüzden tek dostu arabalardı. Babasının düzenlediği yasak araba yarışlarına küçük yaşlarından beri katılırdı. Heeseung, bu işin içinde büyümüştü.
On beşinci yaş gününe geldiğinde, Heeseung babasından hediye olarak 'krallığın' anahtarını aldı. Yasak araba yarışları artık Heeseung'ın kontrolündeydi. On beş yaşında bir gencin.
Krallığı evirip çevirdiği ilk dönemlerde Heeseung, yarışlara katılmaz sadece bahisleri toplar, yarışların sorunsuz geçtiğine emin olurdu. Bir kaç zaman sonra yarışlara katılmaya başladı. Bu alanda isim de yaptı. Bir sürü insan onu izlemeye, bahis oynamaya geliyordu. Heeseung yaklaşmakta olan tehlikenin farkında olmayacak kadar küçüktü. Etrafında oluşan insan kalabalığı başını döndürmüştü. Annesinin uyarılarını 'senin benim hayatımda söz hakkın yok' diyerek geri çeviriyordu.
Heeseung hayatı boyunca bir kaç küçük hata yapmıştı fakat bunların en kötüsü, hiç şüphesiz onu son nefesine kadar takip edecekti.
<3
"Hadi ama Sunghoon!" ismi Junseo olan genç Sunghoon'a inanamıyormuş gibi baktı. "Eğlenceli olacak. Hem yarışı izleriz hem de grubumuzun promosunu yaparız."
"O yarış yasal değil." Sunghoon masayı silmeye devam ederken konuştu. "Sana söylemiştim. Arabaların hızlı kullanılması beni rahatsız ediyor."
"Bu Jaeyun'un babasıyla ilgili değil mi?" diye sordu Jay. Sunghoon başını sallamakla yetindi.
"Gideceğimiz yerin bu konuyla alakası yok, Sunghoon. Yarışları düzenleyen çocuk şu meşhur Jungjae'nin oğlu. Böyle şeylere yol vermezler."
"Bir formula pilotunun oğlunun yasa dışı araba yarışları düzenlemesi çok huzursuz edici." Sunghoon inatçılığına devam ediyordu.
"Bahis için bir sürü kişi oraya gidiyor. Eminim grubumuzu tanıtmak adına gerçekten iyi olacak." Telefonuyla uğraşan Seokhwa da fikrini belirttiğinde, Sunghoon'un onaylamak dışında bir seçeneği kalmamıştı.
Üç gün sonra, yasa dışı araba yarışının yapıldığı alanda bir şarkı söylediler. Bahisler kapandı. Yarış başladı. Yarış Sunghoon'un ismini tam olarak duymadığı birinin zaferiyle bitti. Sunghoon nihayet gitmeye hazırlanıyordu ki, biri omzuna dokundu. "Merhaba, Sunghoon'du değil mi?"
Sunghoon, tanımadığı ama oldukça tanıdık gelen genci gülümseyerek onayladı. Genç de kocaman gülümsedi. "Ben Heeseung. Performansınızın harika olduğunu söylemek istemiştim." dedi heyecanla.
"Teşekkür ederim, Heeseung." Sunghoon nazikçe teşekkür etti. Lee Jungjae'nin oğlu. Sunghoon şimdi onu nereden tanıdığını hayal meyal hatırlamıştı. Muhtemelen medyada görmüştü.
"Teşekkür etmene gerek yok! Oldukça dürüsttüm." Heeseung parlak bir şekilde gülümsemeye devam ediyordu. "Yarışları sever misin?"
"Dürüst olmalı mıyım?" Heeseung başıyla onayladı. "Sevmiyorum."
"Olabilir. Bu şahsi düşüncen sonuçta. Dürüst olduğun için teşekkürler."
"Heeseung, burada bir sorun var." Uzaktan bir yerden biri seslendiğinde Heeseung dudaklarını büktü. "Umarım daha sonra görüşürüz, Sunghoon. Şimdi gitmem gerek." Heeseung gencin omzunu dostça sıktı ve hızlı adımlarla oradan uzaklaştı.
Sunghoon için Heeseung ile tanışmak büyük bir anlam ifade etmiyordu. Fakat Heeseung için durum tamamen farklıydı. Sunghoon, onun bir süredir aklından atamadığı Jaeyun konusunda anahtarıydı. Heeseung elbette Sunghoon'u tanıyordu. Sonuçta ikisi her zaman beraberdi ve Heeseung her zaman Jaeyun'un bir kaç adım arkasındaydı. Hiç bir şey tesadüf değil.
O günden sonra ikili bir kaç kez buluşmaya ve sıkı dostlar olma yolunda adımlamaya devam etmişlerdi. Sunghoon, onu Jaeyun ile olan arkadaş grubundan uzak tutuyordu. Ama bu artık sorun değildi. Çünkü Sunghoon'a Jaeyun için yaklaşmış olsa da, bir süre sonra Heeseung çıkar amacını tamamen unutmuştu. Her zaman bir arkadaşa ihtiyaç duymuştu ve o arkadaşın Sunghoon olabileceği hiç aklına gelmemişti. Ama öyleydi. Heeseung'ın tek dostu Sunghoon olmuştu.
Fakat ikisinin de bilmediği bir gerçek vardı. Onları sarsacak türden bir gerçek. Ve o gerçek Heeseug'ın Sunghoon'da unuttuğu defteri almaya geldiği gece ortaya çıkmıştı.
<3
yavaş yavaş gerçekleri ortaya dökmeye ve hikayemizin asıl bölümüne geçmeye başlıyoruz 😌
eğer kafa karışıklığı yarandıysa şöyle anlatayım ;
heeseung jaeyun'u stalklıyprdu geçen bölümlerden bildiğiniz gibi ve böylelikle de sunghoon'u tanıyordu. yarışta görünce de hemen tanışıyor ve sunghoon'la yakınlaşıp, jaeyun'a yakın olmaya çalışıyor. Fakat Sunghoon Heeseung'ı Jaeyun'un bulunduğu arkadaş grubuna değil de, müzik yaptığı arkadaşlarının arasına alır. Böylece beraber zaman geçiriyorlar ve gerçekten yakınlaşıyorlar. Heeseung Sunghoon'u bir noktaya kadar arkadaşı olarak görüyor ve seviyor. Sunghoon da aynı şekilde. Fakat sıradakı Sunghoon's pov bölümünde öğreneceğiniz sebepten arkadaşlıkları sonlanıyor ve iletişimleri kesiliyor.kendinize dikkat edin 💕 yakında görüşürüz 😚🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
heaven' jakehoon
FanfictionO, en yakın arkadaşım. O, çocukluk arkadaşım. Kendisine sürekli bunları hatırlattı. Fakat belli ki, her an göğüs kafesini yırtıp çıkabilecekmiş gibi atan kalbi, tam aksini düşünüyordu. [friends to 'enemies' to lovers] Park Sunghoon x Sim Jaeyun