En yakın arkadaştan hoşlanılmaz.
Bu Sunghoon için yazılı olmayan bir kuraldı ve beyefendi herkes bu kurala uymak zorundaymış gibi davranıyordu. Sunghoon'a göre onun Jaeyun ile hiç bir derdi yoktu. Olamazdı da. Derdi olan Jaeyun'du. Sonuçta Sunghoon'dan hoşlanıyordu.
Jaeyun kafayı yemiş olmalı diye düşündü. Jaeyun'un günler önce, etkinlik bitişi söylediği şeyler hala daha aklında dolanıyordu. Sunghoon kendini bencil olarak tanımlamazdı. Kendisi ön planda her zaman tutardı ama kendisine bencil denmesini de haketmiyor diye düşünüyordu.
İyi bir arkadaş olduğunu da hiç iddia etmemişti ama arkadaşlıklarına sadıktı sonuçta. Arkadaşlarını mutlu etmeye çalışırdı, onlar için hep oradaydı. Kurduğu arkadaşlıklar hep uzun süre devam ederdi. Bu yaşına kadar hiç bir arkadaşlığı bile bitmemişti.
Pardon.
Jaeyun altın kuralı bozmuş, ondan hoşlanmıştı. Yani Sunghoon'un bitmiş bir arkadaşlığı vardı artık.
"Merhaba, Sunghoon." Nora konuştuğunda kızın ne zaman, nasıl geldiğini duymayan Sunghoon ürkmüştü. "Korkuttuysam özür dilerim." dedi Nora gülümseyerek. Sunghoon sorun olmadığını belirtircesine ellerini salladı.
"Etkinlik hakkında bir şeyler konuşacaktım. Zamanın var mı?" Sunghoon'un konuşmadığını gören kız konuşmak için izin istedi. Sunghoon yine konuşmadı. Kızı kafasıyla onaylamakla yetindi.
Sunghoon böyleydi işte. Çok fazla konuşmaz, laf kalabalığı yapmazdı. Hatta Sunghoon'un doğru düzgün konuştuğu tek insan Jaeyun sayılırdı. Jaeyun yanındayken Sunghoon'un hep çenesi düşerdi.
"Randevular hakkında Jaeyun ile konuştum ve kesin bir şekilde randevulara gelmek istemediğini belirtti. Arkadaş olduğunuzu sanıyordum."
"Eskiden öyleydik." dedi Sunghoon omuz silkerek.
"Öğrenci birliği özellikle ikiniz için yoğun bir ilgi olduğunu söylüyor. Yani randevulara katılmanız şart. Ne yap et, Jaeyun'u ikna et." dedi Nora elindeki tabletten bir şeyleri kurcalarken.
"Onunla randevuya falan çıkmam. O istemiyorsa, ben hiç istemiyorum." kollarını göğüsünde birleştirdi Sunghoon. İnatçı pislik.
Nora sinsice gülümsedi. Kendisini kesin bir şekilde reddeden bu çocuğa karşı son kozunu daha oynamamıştı. Nora, Sunghoon'un zayıf noktasını biliyordu.
"Ama bu etkinlik seni daha popüler yapacak. Baksana şimdiden üniversitenin en çok arananları listesindesin. Daha randevulara gitmedin bile! Randevulardan sonra kesinlikle çok daha ünlü olacaksın. Bir kaç dizi teklifi bile gelebilir."
Sunghoon'un kaşları ilgiyle havalandı. Tableti alarak, üniversitenin blog hesabında listelere girmiş olan kendi adına tıkladı. İnsanların yorumlarına göz attı.
'İşte bu kadar.' diye düşündü Nora. 'Artık avucumun içindesin, Park Sunghoon.'
"Bir şartım var." dedi Sunghoon. Nora kafasını salladı. Ne olursa olsun kabul edecekti zaten. "Randevularda bize sen de eşlik et."
Nora, kahkahasına engel olamadı. Sim Jaeyun da eğer Sunghoon kabul ederse, Nora'ya aynı şartı sunmuştu. Hatta Madeline isimli arkadaşlarını da getireceğini söylemişti.
"Tamam. Orda olacağım. Yarın saat yedi. Kırmızı randevu kartı."
Nora tabletini aldı ve lafı uzatmadan koşarak oradan uzaklaştı. Heyecanlıydı. Bu iki aptalı bir araya getirmek keyifli olacaktı.
Sunghoon'un popüler olma isteği, onu hiç beklemediği bir sona götürecekti. Tabiri caize tükürdüğünü yaladığı bir sona.
=
"Bir sorun mu var, bebeğim?" akşam yemeği için masa başında toplandıklarında annesi Jaeyun'a sordu. Jaeyun, neşeli, konuşkan bir insandı. Doğal olarak annesi haftalardır yüzü sirke satan oğlunu rahatsız eden bir şeyler olduğunun farkındaydı.
"Bir sorun yok." diyerek geçiştirdi. Noemalde annesiyle arasında hiç bir sır yoktu. Annesi Jaeyun'un akıl hocası sayılırdı. Aynı şekilde de annesi hayatında olan biten her şeyi Jaeyun'a anlatmaktan çekinmezdi.
"Hmm. Yani sorunumuz Sunghoon." Jaeyun'un çornasını karıştıran kaşığı durduğunda, annesi doğru bir tahmin yaptığını anlamıştı.
"Ondan hoşlanıyorum." dedi Jaeyun sessizce. Annesi bunu zaten biliyordu. "Ve aptal Sunghoon, sanki dünyanın sonuymuş gibi davranıyor."
Annesi gülümsedi. Yemeğini yemeyr başlayarak oğlunun konuşmasına devam etmesi için gereken sessizliği oluşturdu.
"Ondan yaklaşık 5 yıldır hoşlanıyorum, anne. Her zaman yanında oldum. Ani bir kararla ilişki yaptığında onu destekleyen, ayrıldıklarında, darmadağın olduğunda omzunu sıvazlayan ilk kişi bendim. Ve bunları yaparken amacım asla kendi çıkarım değildi. Yaptım çünkü her şeyden önce Sunghoon benim arkadaşım. Duygularımı mutluluğu için hep görmezden geldim." Jaeyun artık yemeğini tamamen bırakmış konuşmaya odaklanmıştı. Arkadaşlarına ne kadar güveniyor olsa bile, onlarla bu konuyu böyle rahat konuşamazdı. "Bir kaç hafta önce, şu film izlemeye gittiğimiz gün Junseo ve yeni sevgilisini sinemada gördü. Sonrasında çok kötü etkilendi. Belki o herife hala hissleri vardır ondan ama kendisine haksızlık etmeye başladı. Kendini küçümsemeye, sevgiye değer olmadığını söylemeyr başladı. Ben de daha fazla içimde tutamadım ve hisslerimi bir anda itiraf ettim. Bunu yapma sebebim sevildiğini bilmesi içindi. Fakat o bunu anlamıyor."
"Sunghoon hep böyleydi, bebeğim. Bir şeyi nasıl anlamak istiyorsa öyle anlıyor. Eminim, kaba bir şekilde konuşup kalbini de kırmıştır." dedi annesi bir peçete yardımıyla ağzını zarifçe silerek. "Şunu biliyorum ki, Jaeyun, Sunghoon kötü biri değil. Sen, bir arkadaş olarak onun değer verdiği birisin. Muhtemelen şaşırdığı için doğru düzgün düşünemiyor. Biliyorsun, Sunghoon çocukluğundan beri kafasını kullanmayı pek tercih etmiyor."
Jaeyun, kafasını salladı. Yemeğini yemeye devam etti. Annesi de Sunghoon'u onun kadar iyi tanıyordu. Genel olarak Sunghoon, anlaşılması zor biri değildi zaten. Yemek yerken telefonunu kullanmayı sevmezdi ama Nora'dan yarınki randevunun yeri ve saati gelmişti. Mesajı basit bir 'tamam' ile yanıtladı. Nora Sunghoon'u nasıl ikna etti bilmiyordu ama kız bir alkışı hakediyordu. Sunghoon gibi inatçı bir keçiyi ikna etmek her yiğidin başaracağı bir şey değildi.
Belki, farklı şartlar altında Sunghoon ile geçireceği fazladan saayler için sevinirdi ama son haftalarda yaşanan şeylerden sonra değil onunla zaman geçirmek, yakınına bile yaklaşmak istemiyordu.
"Unutmadan," dedi annesi yemek bittiğinde."Bu sene bir değişim öğrenicisinin koruyucu ailesi olacağımızı söylemiştim sana. Haftasonu yanımızda olacak."
Jaeyun, kafasınl sallamakla yetindi. Evde çok uzun süredir sadece kendisi ve amnesi vardı. Yeni birilerinin gelmesi iyi olacaktı. Ayrıca Sunghoon yüzünden arkadaşlarıyla doğru düzgün zaman geçiremiyordu. Bu yüzden aynı evi bölüştüğü yeni bir arkadaş fena olmazdı.
<3
merhabalar 💜
nasılsınız bakayım. keyifler yerinde mi?
bu bölüm biraz kısa oldu ama geçiş bölümü gibi düşünebilirsiniz 🥲 yakında bölümler daha uzun olacak diye umut ediyorum.
bugünlük benden bu kadar. sevgiyle kalın ve kendinize çok dikkat edin <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
heaven' jakehoon
FanfictionO, en yakın arkadaşım. O, çocukluk arkadaşım. Kendisine sürekli bunları hatırlattı. Fakat belli ki, her an göğüs kafesini yırtıp çıkabilecekmiş gibi atan kalbi, tam aksini düşünüyordu. [friends to 'enemies' to lovers] Park Sunghoon x Sim Jaeyun