İstemediğim otu kendi ellerimle burnumun dibinde bitirmiştim. Nereye adımımı atsam Heeseung ile karşılaşıyordum. Onu istemediğimden değil, sadece alışmamıştım. Garip geliyordu. Bana karşı sevecendi. Minnettar olduğundan mı bu şekilde davranıyordu yoksa gerçekten benim hakkımda gerçeği öğrendiğinden beri olumlu muydu daha çözememiştim.
Jaeyun sessizce bir kenarda oturmuş mozaik pastasını iştahla yerken kitap okuyordu. Boya yapmaktan sıkılmış olmalıydı. Seokhwa'yı ara sıra ona çikolatalı bir şeyler götürmesi konusunda tembihlemiştim. Seokhwa'yı kırmak istemediği için önüne koyulan her şeyi yiyor ve içiyor sesini çıkarmıyordu. Ayrıca Heeseung Seokhwa sürekli etrafında olduğundan Jaeyun'a yakınlaşamıyordu. Yani tek taşla iki kuş.
"Konserde ne söyleyeceğinizi seçtiniz mi?" diye sordu Jay. Yavaştan SKY kalabalıklaşmaya başlamıştı. Jay Junseo'nun getirdiği sipariş kağıdına göz attı ve müşterilerin istemiş olduğu yemekleri hazırlamaya başlatı. Jay'in bu kadar gençken bu kadar yetenekli bir şef olması bazen beni şaşırtıyordu. Onu başımla onayladım ve merakla yüzüme baktı. "Herkesle beraber duyacaksın, Jay."
Anında suratını astı. "Ne var bu kadar saklayacak?"
"Bir süredir bir şeyler planlıyorum ve bence bunu yapmak için konser ideal bir yer. Yani otur ve herkes gibi sürprizimi bekle."
"Emredersiniz, başkanım." gülerek omzuna yumruk attım ve onu yemekleriyle baş başa bırakarak Jaeyun'un yanına gitmeden önce anneanneme akşam yemeği için bir tabak daha eklemesiyle ilgilinkısa bir konuşma yaptım.
Jaeyun. İşte oradaydı. Oturmuş Heeseung ile sohbet ediyordu.
Bir dakika.
"Ne konuşuyorsunuz?" boş sandalyeye oturarak hemen Jaeyun'un elini tuttum.
"Sakin ol, Sunghoon. Jaeyun'u yiyecek değilim ya." Ona ne şüphe. Heeseung çatık kaşlarımı farketmiş olacak ki ortamı sakinleştirmeye çalıştı. "İkiniz hakkında konuşuyorduk. Yemin ederim."
"İkimiz hakkında konuşacak ne var ki?" Jaeyunun ellerim arasındaki ellerini sıktım.
"Kıskançlık mı yapıyorsun, Sunghoon?" diye sordu Jaeyun gülerek. Kaşlarımı çattığım an işaret parmağıyla iki kaşımın arasına dokundu. "Çatma kaşlarını, vakitsiz kırışların oluşacak."
"Jeju gezisiyle ilgili konuşuyorduk." dedi Heeseung. "İkiniz gidiyormuşsunuz."
"Evet. Konserin tam da ertesi sabahı." dedim.
"Ne konseri?" diye sordu Heeseung merakla.
"Bir grubun konserine konuk olarak davet aldık. 2-3 şarkı söyleyeceğiz. Küçük ama büyük bir iş anlayacağın."
Heeseung anladığını beıirtircesine kafasını salladı. "Sen de gelmek ister misin?" diye sordum kendime engel olamayarak. Gözleri anında parladı.
"Çok isterim. Seni sahnede görmeyeli baya oldu."
"Size sormak istediğim bir şey var." diye araya girdi Jaeyun. "Merakımın kusuruna bakmayın ama ikiniz nasıl tanıştınız?"
"Sunghoon, benim yönetiminde olduğum mekana konser için gelmişti."
"Yönetiminde olduğun bir mekan mı var?" Meraklı Jaeyun çok başka bir şeydi.
"Vardı. Eskiden bir yasadışı araba yarışları organize ediyordum."
"Kulağa tehlikeli geliyor." dedi Jaeyun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
heaven' jakehoon
FanfictionO, en yakın arkadaşım. O, çocukluk arkadaşım. Kendisine sürekli bunları hatırlattı. Fakat belli ki, her an göğüs kafesini yırtıp çıkabilecekmiş gibi atan kalbi, tam aksini düşünüyordu. [friends to 'enemies' to lovers] Park Sunghoon x Sim Jaeyun