Lucius Malfoy, elinde Sihir Bakanı tarafından yazılmış bir belge de olsa Cassy'i Hogwarts'dan çıkarmayı başaramadı. Dumbledore bunu başarmak için çok büyük bir savaş vermişti.
Velayet davası sonuçlanana kadar Cassy, Potter ailesi gözetiminde ve Hogwarts koruması altında kalmalıydı.
Cassy uyandıktan sonra Andromeda ile görüştürülmek istendi.
Andromeda odaya girdiğinde Cassy'i hasta yatağının üzerinde başını dizlerine yaslanmış halde buldu."Ben deli değilim." dedi Cassy, pozisyonunu hiç bozmadan.
"Bundan adımdan emin olduğumdan da çok eminim Cassy." dedi Andromeda şefkatle.
"Ben sadece konuşmaya ihtiyacın olur diye geldim."
"İhtiyacım olan tek şey biraz alan."dedi Cassy.
Andromeda anladığına dair bir mırıltı çıkarıp oturduğu sandalyeden ayaklandı. Cassy'nin yanına gelip saçlarına bir öpücük bıraktı. Parmağındaki yüzüğü çıkarıp Cassy'nin ayaklarının biraz ötesine bıraktı. Bu yüzük Cassy'nin ona verdiği yüzüktü. Cassy yüzükle yıllar geçirmişti, saçlarının arasından sadece silüetini seçebildiği yüzükte bir değişiklik olduğunu farketmesi bir kaç saniyesini aldı.
Andromeda odadan çıkana kadar bekledi. Başını yavaşça kaldırıp yüzüğe baktı.
Taşının kenarlarında farklı, sihirli bir parıltı vardı.Cassy uzandı yüzüğü eline alıp inceledi. Yüzüğün bir Anahtar olduğunu anladıktan hemen sonra Anahtar onu Hogwarts'ın dağlık arazilerine ışınlamıştı.
Andromeda ona alan tanıyordu. Rahat rahat düşünebilmesi için.
Cassy ağır hareketlerle yürümeye başladığında aklına gördüğü gazete haberleri düştü.
Gazete haberlerinde babasının fethetmesini istediği Manchester, Liverpol, Chester, Birmingham'da yaptığı şeyleri anlatan gazete haberleri. Muggle'lara eziyet eden Ölüm Yiyen'lerin hareket eden fotoğrafları. Fotoğrafın sağ köşesinde Lucius'un Ölüm Yiyen maskesini gördüğüne emindi.Sağ tarafındaki ince ağacın asa yapımı için mükemmel bir ağaç olduğunu sadece bakarak anladı ve o tarafa yöneldi. Ağaca iyice yaklaştığında pelerinin cebindeki poşette duran tahta bitlerini yavaşça ağacın dalına serpti. Onu gördükleri için saklanan Kabuluk'ları rahat bırakmak adına uzaklaşıp yürümeye devam etti... Saatler geçti, Cassy Hogwarts arazilerinde yürümeye devam etti. Geçtiği yerlerden bir kere daha geçti ve bir kere daha... Gölün oraya indi. Devasa ahtapotun hareketlerini izledi. Siyah son kalite deri botlarını suyun içine sokup yürümeyi sürdürdü. Bir ağacın kenarında Draco'yu gördüğünü sandı ama sadece başka bir Slytherin'di. Draco okulda bile değildi. Hava karardı, etrafa karanlık çöktü. Büyük Salon'da yemekler yendi. Ateş böcekleri Karagöl'ün üzerinde ve Cassy'nin etrafında uçuştu. Sonunda Cassy şatoya yöneldi. Giriş Salonu'ndan geçti, geçerken kısa bir an Büyük Salon'a baktı. Bomboştu ve sessiz... Hogwarts'ın koridorlarında yürüdü. Potter Dairesi'nin önüne geldiğinde kapıyı aralık buldu. İçeriden keyifli konuşma sesleri geliyordu. Harry ve Daniel'da içerideydi. Sanırım Sirius da gelmişti. Dumbledore bile içerideydi. Tanımadığı iki kişinin seslerini seçti. Derin bir nefes alarak yavaşça aralık kapının kenarını tuttu. Kapıyı biraz daha açarak aralığı genişletti. Kapının girişinde durdu. Kendinden emin olduğunda Tom Riddle'ın yeşillerini kaldırıp kirpiklerinin arasından orada olan herkese baktı. Andromeda dik ve katı bir oturuşla -Black Ailesinin fertlerine öğretilen aynısını Cassy'nin de öğrendiği duruşla- oturuyor dizlerinin üzerinde tabağı duran fincandan bir yudum alıyordu. Andromeda zarifçe gülümsedi.
"Salazar aşkına bir anlığına Bella geldi sandım. Bizim Hogwarts zamanımızda mutlaka gizli buluşma yerimiz olurdu. Ama sanırım ben o kadar genç değilim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın İçinde 〈Harry Potter AU〉
FanfictionKİTAP DÜZENLENİYOR (20.BÖLÜMDEN SONRASI BAŞTAN YAZILIYOR) Harry Potter kurgusal evreni Rowling'e aittir! ÖNEMLİ NOT: BU KİTABI SADECE CANIM SIKILDIĞINDA VEYA KAFAM ÇOK MEŞGUL OLDUĞUNDA RAHATLAMAK İÇİN YAZIYORUM. DÜZENLİ BÖLÜM GELMEYEBİLİR. Alışılmı...