28. Yıldızların Kraliçesi Part.2

189 16 9
                                    

Kitaba yoğun istek üzerine devam ediyorum ama 2 günde bir bölüm atmama rağmen emeğimin karşılığını alamıyorum. Okuyanlar niye hiç yorum yapmıyor? Okunma sayılarımız niye bu kadar az? Hani bu kitabı seviyordunuz?

***

Cassy uzun ve dinlendiği bir uykudan uyandığında odasında yalnız olduğunu gördü. Arkadaşları ondan önce uyanıp evlerine dönmüş olmalıydı. Yatağında doğruldu. Gerçekten dinlenmiş hissediyordu. Rüyadaki genç adamın söyledikleri ise zihninin gerisinde dolaşıyordu. Cassy en kısa sürede Black Malikanesi'ne gidip gizli kütüphaneyi kurcalamayı aklına not etti.

Yavaşça yataktan kalkıp komidinin üzerindeki Tipus'a elini uzattı. Tipus, aşkla Cassy'nin eline tırmandı. "Tip, Rufus nerede biliyor musun?" diye sordu odaya göz atarak. Tipus, Cassy'nin elinin üzerinde kollarını hareket ettirerek konuşmaya başladı. Cassy sabırla onu dinledi. Rufus'u, gelip Draco'nun aldığını anladığında rahatladı. Draco, Rufus'u zaman zaman görevlere götürüyordu.

Cassy asasını üzerinde sallayarak kendine çeki düzen verdi ve omzunda Tipus ile birlikte odadan çıktı.

Anne ve babasının çoktan yatmış olduğunu Martha'dan öğrendi.

Cassy, Martha'ya anne ve babası uyanınca onun köşkte olduğunu söylemesini emrettikten sonra ekledi.

"Onlarla Black Malikanesi'nde buluşurum. Beni beklemesinler."

Saraydan dışarıya çıktı. Havada soğuk bir esinti vardı. Nöbetçi Ölüm Yiyen'lerin etrafta dolaştığını ve onu görünce reverans verdiklerini gördü.

Cassy acelesiz adımlarla saray arazilerinden çıkıp kasabaya inen patikaya saptı. Kasabaya gelmiş köşke doğru ilerlerken Darius'un odasında hala ışığın yandığını gördü. Öğrendiği şeyleri birilerine anlatma ihtiyacıyla kıvrandı. Adımlarını York Malikanesi'ne çevirdi. Sessizce bahçeye girip Darius'un penceresinin altında durdu. Asasından çıkan altın rengi bir parıltı camın içinden geçerek içeri girdi. Kısa süre sonra Darius'un camı açtığını gördü.

"Tanrı aşkına Cass. Bu saatte penceremin altında ne arıyorsun?" dediğini duydu Darius'un. Cassy sırıttı. Darius göz devirerek pencereden çekildi. Cassy buharlaşarak açık pencereden içeriye girip Darius'un odasında yeniden belirdi. Darius camı kapatarak ona doğru döndü.

"Lütfen burada olmanın sebebi mantıklı bir şey olsun." diye mırıldandı. Cassy, Darius'un yatağına ilerleyerek sırtını yatak başlığına yasladı ve arkadaşının yanına gelmesini bekledi.

Cassy, gördüğü rüyalardan başlayarak bildiği her şeyi ona anlattı. Darius onu sabırla dinledi. Cassy anlatacaklarını bitirince başını çevirip Darius'a baktı.

Darius’un gözleri parlıyordu. İç çekerek Cassy'e baktı. "Öncelikle sakin olmalısın. Öğrendiğin şeyleri sindirmek için kendine zaman tanı. Eğer o adamın dedikleri doğruysa da bu kötü bir şey değil. Takıldığım tek nokta. Dünyada en iyi korunan zihinlerden birine sahip olan seni nasıl oluyor da bu kadar kolay rüyalar alemine çekerek iletişime geçebiliyor?"

Cassy cevap verecek bir şey bulamadı. Buna hiç takılmamıştı aslında. Genç adamın onunla iletişim kurduğunu son rüyada anlamıştı zaten. Cassy tanımadığı bu adama kendini öyle çok kaptırmıştı ki Darius söyleyene kadar zihnine sızabilen biri olduğu aklına bile gelmemişti.

"Bilmiyorum." diyebildi Cassy. "Sıkma canını." dedi Darius hemen. "Henüz tehlikeli hiç bir şey yok. Adam zihnine sızmayı başarmış ama  anılarına ulaşabileceğini sanmıyorum. Anılarınla ilgileniyor gibi de durmuyor zaten. Onu tanımadığına emin misin? Onunla iki kere rüyalar alemine daldın ama ikisinde de sana yardım etmek dışında bir şey yapmadı."

Karanlığın İçinde  〈Harry Potter AU〉Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin