Karanlığın İçinde 〈Harry Potter AU〉

8.Ev

Günler birbirini kovalamış ve Mia'nın eve dönüşünün üzerinden 1 hafta geçmişti. Herkes perişan durumdaydı.

Lily ve James, bir kaç gün önce oğullarıyla ciddi bir konuşma yapmış ve olanları bildikleri kadarıyla anlatmışlardı. Aldıkları tepkilerin cana yakın olduğu söylenemezdi gerçi ama çocukları da bunun için suçlamıyorlardı.

Zaten şuanda herkesin tek derdi Mia'nın iyileşmesiydi.

1 haftadır uyanmamıştı. Yarası tamamen kapanmıştı fakat yaranın olduğu karın bölgesinde devasa bir morluk vardı. Ayrıca sırtında, bacaklarında ve kollarında da ciddi morluklar vardı.

Lily, kızının üzerini değiştirirken oldukça hassas bir cildinin olduğunu farketmişti basit bir çarpmada bile morarıyordu. Kollarındaki morlukları Remus'un tutuşundan kaynaklı olduğunu anlasa da bir şey söylemedi.

Mia, hala salonda yatmaktaydı. Onu bir odaya koymaktansa gözlerinin önünde olmasının çok daha iyi olacağını düşünmüşlerdi.

Daniel ve Harry hiç olmadıkları kadar sakinlerdi. Ve sürekli kızın yanındalardı.

Karşıdaki koltuğa oturmuş iki kardeş kısık sesle kendi aralarında konuşuyorlardı. Aslında daha çok Daniel konuşuyordu ve tek bahsettiği şey ablasıydı. Harry'e sürekli ne kadar güzel olduğundan bahsediyordu. Daha gözlerini bile açmamıştı ama Daniel ablasını hemen benimsemişti.

"Baba."

İkisinin konuşması acı dolu kelimeyle bölündüğünde hızla Lilith'in yanına gittiler. Harry onun uyanmaya başladığını gördüğünde Daniel'a anne ve babasına haber vermesi gerektiğini söyledi. Daniel koşar adımlarla mutfağa gittiğinde Lilith artık ayılmıştı.

"Babam! Babam nerede?" diye mırıldandı nerede olduğunu tam algılayamamışken. Sonra aniden yabancı bir yerde olduğunu farkedip panikledi. Hızla doğrulmaya çalıştı ama kolunu oynatacak hali yoktu.

"Hey. Hey sakin ol. Merak etme burada güvendesin." dedi Harry güven veren bir sesle.

Lilith üzerindekilerin kendi kıyafetleri olmadığını farkettiğinde yanına aldığı asanın ve hançerlerin de olmadığını anladı. Lilith zorlukla başını oynatıp çevresine bakındı.
Fare deliği kadar bir yerdeydi. Bir kaç kapı ve üst kata çıkan iğrenç eski ahşap bir merdiven gördü.
Lily ve James odaya girdiğinde hızla kızın başına geldiler.

"Sonunda uyandın." dedi Lily elini kızın kıvırcık saçlarını okşamak için uzattı ama Lilith kendini geri çekmeye çalışınca vazgeçti.

"Bir an hiç uyanmayacaksın diye çok korktuk meleğim." dedi James sevgi dolu bir sesle.

Lilith'in yüzünde iğrenir bir ifade oluştu.

"Neredeyim ben?" diye sordu yorgunca.

"Evindesin hayatım, Potter Malikanesinde." dedi Lily, bir yandan da kızı korkutmamaya çalışıyordu.

"Benim evim burası değil. Agh!"

Karnındaki yaranın acısıyla minik bir çığlık kaçtı dudaklarından. Zihninde ise hızla soyadını bildiği safkan aileleri tarıyordu. İşe Kutsal 28 ile başlamıştı fakat Potter ismi bunların içinde yoktu. Hızla Kutsal 28 içinde olmayan ailelerin ismini hatırlamaya çalıştı. Büyük ihtimalle kanıbozukların eline düşmüştü. Düşmanların.

"Senin evin burası Mia. Korkmana gerek yok artık Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen sana zarar veremez." dedi James güven veren bir sesle.

Lilith, buna güldü.