Butan Krallığı, Cassy'e Gellert'ı unutturacak kadar güzeldi. Muazzam bir sihir enerjisine sahipti.
Dumbledore ile Kartal Yuvası'na geldiklerinde enerjiyi hissetmeye başlamıştı. Dumbledore bu küçük kasabayı gezmeden önce çay içmeyi teklif edince anında kabul etti. Kasabanın küçük, şirin bir kafesine gittiklerinde içeride oturmak yerine sokaktaki masalardan birine geçtiler. Cassy, yüzünde huzurlu bir gülümsemeyle etrafı izliyordu. Dumbledore da içtenlikle gülümsedi.
"Burayı ben de çok severim. Senin de sevmene sevindim." dedi babacan bir tavırla. Cassy, yaşlı adama döndü.
"Büyücü kasabalarında hep huzurlu hissederim ama buranın büyüsü bir başka." diye yanıtladı.
"Butan en eski sihirlerimizin doğduğu yerdir Cassy. Eğer dikkatli dinlersen geçmişin fısıltısını duyabilirsin." dedi Dumbledore ders veriyormuş gibi bir fısıltıyla.
Cassy'nin yüzünde bir başka tebessüm oluştu. Gellert da ona aynı şeyi söylemişti. Gellert ile ilgili karmaşık duygularının onu ele geçirmesine izin vermeden çayını yudumladı. Dumbledore ile tatlı tatlı sohbet ederken çaylarını içtiler. Kafe sahibi onlardan hesabı almamakta ısrarcı oldu. Dumbledore'un burada bile çok fazla arkadaşı vardı anlaşılan.
Birlikte Kartal Yuvası'nın sokaklarında turladılar ve ardından Butan dağının tepesine çıkmak için köprülerin oraya gittiler. Cassy hayranlıkla etrafını izlemekten kendini alamıyordu. Bir çeşit hafif transta gibiydi. Dumbledore onun bu halini oldukça normal buluyor ve mutlulukla kıza izin veriyordu. Cassy, yaşlı adamın yönlendirmeleriyle ilerledi. Gittikçe hissettiği sihir gücü artıyordu. Butan'ın tepesine çıktıklarında Cassy hayranlıkla kalakaldı.
Burası o kadar güzeldi ki!
Cassy hiç olmadığı kadar kendi gibi hissediyordu. İçi huzurla doluydu. Buranın sihri onu etkilemeye başlamıştı bile.
Kendini Butan'a bırak Cassy. Bırak sihri içine işlesin.
Gellert'ın sözleri aklına düştüğünde derin bir nefes alıp verdi. Omuzlarını rahatlattı ve Dumbledore'un yanına ilerledi.
"Hoşgeldiniz!" dedi ilerideki yabancı yaşlı adam. "Dumbledore! Seni görmek çok güzel." diyerek profesörün elini sıktı. "Seni de öyle Robert." diye karşılık verdi profesör.
"Merhaba genç hanım. Ben Robert Maxilian. Butan Başbüyücüsü'yüm. Sizinle tanıştığıma memnun oldum." diyerek Cassy'e nazikçe elini uzattı.
"Merhaba efendim. Lilith Cassiopeia Riddle, ben de çok memnun oldum." dedi Cassy gülümseyerek.
"Eh hadi öyleyse gelin size odalarınızı göstereyim, yorulmuş olmalısınız." diyerek ilerledi Robert.
Dumbledore ve Robert sohbet ederek ilerlerken Cassy ise biraz arkadan onları takip ediyor bir yandan da etrafını incelemeye devam ediyordu.
Kalenin içine girdiğinde Cassy çok daha farklı hissetti. Her şey o kadar güzeldi ki! Duvarları süsleyen mozaikler, freskler büyüleyici bir güzellikteydi. İçeride Butan büyücü ve cadılarının yanında burada eğitim gören bir kaç şanslı öğrenci de vardı. Her biri onları çok güzel karşıladı. Cassy, ilginin üzerinde olduğunu hissettiği için gülümsedi. Bu alışkın olduğu bir şeydi. Çocukluğu, Ölüm Yiyen'ler arasında bile şımartılarak geçmişti. Gençliğinde güzelliği ön plana çıkmaya başlamıştı. Şimdi ise 17 yaşında bir cadı olarak insanlar gözlerini ondan alamıyorlardı. Güzelliğinin yanı sıra yaydığı sihir aurasıyla bile dikkat çekiyordu. Sokaktaki herhangi biri bile onu gördüğünde kraliyet ailesinden geldiğine tüm benliğiyle inanırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın İçinde 〈Harry Potter AU〉
FanficKİTAP DÜZENLENİYOR (20.BÖLÜMDEN SONRASI BAŞTAN YAZILIYOR) Harry Potter kurgusal evreni Rowling'e aittir! ÖNEMLİ NOT: BU KİTABI SADECE CANIM SIKILDIĞINDA VEYA KAFAM ÇOK MEŞGUL OLDUĞUNDA RAHATLAMAK İÇİN YAZIYORUM. DÜZENLİ BÖLÜM GELMEYEBİLİR. Alışılmı...