Hastane köşesinde sürekli olarak volta atarak bir köşeden bir köşeye savrulan sevgilime diktim gözlerimi.
Endişesini çok iyi anlıyordum...
Annesinin durumundan kendisini mesul tutuyordu ve ona hiçbir suçu olmadığını bir türlü kabullendiremiyordum.
"Oturmayı deneyemez misin?"yorgun çıkan sesime karşılık bakışları bana döndü ve kısa süren adımlarla yanımdaki boş koltuğa bıraktı bedenini.
Gözleri yüzüme kaydı bakışlarında bir tuhaflık hissediyordum.İçinde bir şeyleri sorguluyor gibiydi.
"Neden öyle bakıyorsun?"diye sordum ses tonuma yansıma yapan endişeyle.
Omuzları çöktü bakışları karşıdaki beyaz duvarı bulurken bir nefes verdi konuşmakta zorlanıyor gibiydi.
"Benimle konuşmak istedi ama ona bağırıp çağırdım.Kalbime indireceksin sonunda dedi ve beş dakika dahi geçmeden kollarıma yığıldı.Çok kötü bir andı Tuluğ!"yüzü hatırlamak istemediği bir şeyi anımsadığı için buruşurken gözünden tuzlu bir iki damla akıverdi.
"Çok kötü bir andı."diye tekrarladı yeniden." ne yapacağımı şaşırdım adeta.Babamı hatırladım..."sesi titredi ve konuşmayı keserek dudaklarını dişledi.
O babası gibi annesinide kaybetmek istemiyordu.Zaten annesinin bütün tabusu yalnızca banaydı...
"O iyi olacak inan bana."sol elimle dizinin üzerinde duran elini kavradığımda elini parmaklarımın arasından çekerek ayağa kalktı.
Parmak uçlarım yandı,elim öylece boş kaldı...
Serra bir köşede ben bir köşede Ferhan ise ayaktayken beklediğimiz ameliyathanenin kapısı açıldı.
Oturduğum yerden kalkarak çıkan doktorun önüne doğru ilerlediğimde ilk konuşan doktor oldu.
"Hastanın yakını sizler misiniz?"
"Ben oğluyum,durumu nasıl?"maskesinin altından anlaşılmasada gözleriyle gülüyordu doktor.
"Hastamız buraya geldiğinde kalp krizi geçiriyordu.Erken getirmeniz kalp krizini önlemek açısından çok önemliydi.Anjiyo yaptık kendisine durumunu takip etmek için bir gün boyunca yoğun bakımda tutacağız sonrasında ise bir problem olmadığı sürece uyandıracağız.Korkmanızı gerektirecek bir şey yok yani şu an için."diyerek yanımızdan ayrılan doktordan sonra Serra sevinçle abisine sarıldı.
İki kardeş birbirine sıkı sıkıya sarılmış bir vaziyetteyken aralarından ayrılıp lavaboya doğru ilerledim.
Yorgunluktan aşırı derecede başım ağrıyordu ve kendimi bir külçe gibi ağır hissediyordum.Gözlerim bana ihanet edip kapanmak istiyordu lakin sessiz bir savaşa girmiştik.
Direniyordum...
Lavabodan içeri girdiğim gibi ellerimi mermere yasladım.Bedenim mermerden destek alırken tek elimle suyu açarak yüzümü soğuk suya buladım.
Bu biraz olsun iyi hissettirirken kenardan aldığım peçete ile yüzümü ve ellerimi kurulayıp lavabodan dışarı çıktım.
Aniden önüme Ferhan çıktığında ise korkuyla irkildim.
"Korkuttun."diye söylendim ama o beni hiç takmadan yüzümü sıcak avuçları arasına aldı.
"Yüzün bembeyaz olmuş,iyi misin?"ona yalan söylemedim.
"Başım ağrıyor."diyerek itiraf ettim.
Dudakları şakakları mı buldu ve oraya küçük öpücükler bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallemin Esnafı +18
Lãng mạnOna ilk kez izbe bir mahallenin arka sokağında rastladım.Adı bilinmeyen sokağın adı bilinmeyen kahramanıydı o. Arka sokağın izbelerinde sıkışıp kalmış ve beni de o hayata dahil etmişti. En güzel iyikilerim olmuştu varlığı... "Seni öyle çok seveceğim...