Panik içinde soluğu hastanede aldık.Sancılar birbiri ardına karaya vuran dalgalar gibi sürekli yokluyordu vücudumu.Bu acı çok başka,tarif edemeyeceğim kadar ise farklıydı.
Ferhan ile birlikte girdik doğuma.Tırnaklarımı onun o güzel tenine bastırırken bir nebzede olsa çektiğim acıyı dindirmeye çalışıyordum ama bu konuda pek başarılı olduğum söylenemezdi.
Alnım terden sırılsıklam olmuştu Ferhan ise bunu hiç umursamadan küçük öpücükler bırakıyor ve kulağıma rahatlatıcı cümleler fısıldıyordu.
Büyük bir güç ile ıkındım bir kez daha ama kızlarımız gelmemekte inat etmiş gibiydi.
"Devam et güzelim,az kaldı."elini daha sıkı tuttum.
"Sakın bırakma ellerimi."diye konuştum acı içinde.O benim kolum kanadımdı ve şu an için yaşadığım duygusal anlar sonucunda onun yanımda olmama fikri korkunç geliyordu.
"Asla!"diye söylendi"asla bırakmayacağım."güven dolu sesine iltimat ederek yeniden doktor hanıma çevirdim gözlerimi.
"Güçlü bir şekilde ıkın Tuluğ, başı gözüküyor ilk bebeğimizin."kafamı salladım ve daha güçlü bir şekilde ıkınmayı denedim.
Bir,iki, üç derken sayısız ıkınmalarımın sonunda içimde hissettiğim hafiflemişlik ve ameliyathaneye yayılan ağlama sesi ile dolu dolu gözlerle baktık.
İlk bebeğimiz dünyaya gelmişti...
Hıçkırdım,o kadar duygusal hissediyordum ki kendimi.
İlk bebeğimiz göğsümün tam ortasına kondu.Parmaklarımız onun beyaza bulanık ve kanlı vücuduna dokunurken ikimizin de gözünden mutluluktan yaşlar akıyordu.
"Şimdi diğer bebeklerimizde sıra."doktor hanım göğsümün ortasına konan bebeğimizi hemşirelere teslim ederken öylece gözüm arkada kaldı.
Ben,bebeklerim rahmime düştüğünden beri annelik hissiyatı ile dolmuştum fakat şu anda her bir iliğime kadar bu duyguya daha çok sarınmış,kuşanmıştım.
Bu güzel anı yeniden gelen bir sancı bozdu.Nefesim kesilir gibi olurken bedenim alevler içinde kalmışcasına yanıyordu.Şimdi geride kalan iki bebeğimiz için ıkınmaya devam etmeli onlarıda anne ve babaları ile tanıştırmalıydım...
Aradan geçen saatler sonunda alındığım normal odada başımda bekleyen kocamı görerek aralandı göz kapaklarım.
Kendimi fazlasıyla yorgun ve bitkin hissediyordum sanki dünyanın bütün ağırlığı üzerime binmişti.
"İyi misin hayatım,ağrın sızın var mı?"yanaklarımı okşadı şefkatla yetmedi öpücüklerinden nasiplendirdi.
"Yorgun hissediyorum sadece."diyerek boynuna sarıldım.Bana doğru eğilmek zorunda kalırken burnumu o güzel kokunun kaynağına dayadım.
"Kızlarımızı gördün mü?"dudakları iki yana kıvrılırken tekrardan yatağa dayandım.
"Öyle güzeller ki..."gözleri parıl parıl parlarken içinde var olan heyecan ses tonuna da yansımıştı.
Biz konuşmaya dalmışken kapı aralandı ve bebeklerimiz geldi.
"Evet anne ve babası biz geldik."hemşire bebeklerimiz ile birlikte yanımıza kadar geldiğinde bir kızımızı babasına diğer ikisini ise bana verdi.
Ferhan'nın eline bebeklerimiz öyle çok yakışıyordu ki...Bu adam her şekilde,her şeyiyle güzeldi.
Önce sırayla kızlarımızı emzirdim gösterildiği gibi ardından ise yavaşca gazlarını çıkardık ve beşiklerine yatırdık o küçük bedenlerini.
Ferhan başlarında durup onlara çok değerli bir mücevher gibi bakarken geride kalıp onları seyrettim.Manzaram ziyadesiyle yetiyordu bana.
"İsim kararlaştırmadık hiç hayatım."uzattığı parmaklarına tutunan küçük parmaklar babalarını hissetmiş gibiydi.O küçük bedenleri ufak ufak coşku ile hareket ettiğinde Ferhan'nın yüzü bana döndü.
"Şunlara bak nasıl tutuyorlar küçük parmakları ile."gülümsedim.İçimiz içimize sığmıyordu mutluluktan.
"Babanız ölsün size."bütün eksenimiz bu küçük varlıklardı artık.
"Sen koy isimlerini."diye soludum sevinçle.Ondan gelen her şeyi çok fazla seviyordum.
"Bence birlikte koymalıyız,yapım aşamasında takım halinde çalıştık ne de olsa."sırıtarak kurduğu cümleler üzerine kaşlarımı çattım ve sahte bir kızgınlıkla söylendim.
"Çok edepsizsin kocacım!"şen şakrak bir şekilde yanıma adımladı.Dudaklarıma ıslak bir öpücük kondururken elinin tersiyle yüzümü okşadı.
"Gözlerin kan çanağına dönmüş."daha çok benim yerime acı çekiyor gibiydi beni bu halde görmek onu hiç hoşnut etmemişti.
"Onlar için değerdi.Şunlara bak Ferhan o kadar güzeller ki gözümü alamıyorum.Bizim kızlarımız demek o kadar mutlu ediyor ki beni."beşikte yatan mucizelerden çektim gözümü ve alınlarımızı birbirine dayadım.
"Senden çocuklarım olacağı fikri o kadar imkansız ve uzak bir düşünce gibi geliyordu ki şimdi bu manzara karşısında..."titreyen alt dudağımı dişlerimin arasına aldım ve devam edemedim sözlerime.
"Ağlama güzel karım benim,lütfen yakma bu canı."
"Sen benim en güzel vuslatımsın Ferhan."
"Sen benim hayatımın anlamısın Tuluğ.Bu can sizin varlığınız ile nefes alıyor, şimdi ağlayarak nefesimi kesme lütfen."
Saçlarımı sevdi büyük bir nezakatle.Başım koynunda yaşam alanını bulup orayı yuva bellemişti kendine.Sessiz sakin bir şekilde uzanıyorduk.Küçük kızlarımız bu dünyaya henüz alışamamış ve hemencecik uyumuşlardı.
Bu gece hastanede kalacak yarın sabah çıkacaktık.Bir gün dişimizi sıkıp bu rahatsız yataklarda vakit geçirecektik mecburen.
Ferhan perdeyi araladı.Gece o kadar süslü gözüküyordu ki...Havadaki bulutlar siyah ve gri bir renk arasında mekik dokumuştu.Rüzgar çığlık çığlığa zaferini ilan ediyor tüm ağaçların dallarını salım salım sallandırıyordu.Gökyüzü şiddetli bir yağmur yağacağının sinyallerini gönderiyor,küçük yağmur damlalarının cama çarpış sesleri ilahi bir müzik dinliyormuş hissi uyandırıyordu.
İç çektim ve yanıma tekrardan sokulan kocama sarılarak camdan dışarıyı izledim yorgun gözlerle.Biz iki kişi olarak başladığımız bu yolda beş kişi olarak dönecektik evimize.Çıktığımız bu yolda çok yıpranmış,türlü zorbalıklarla karşı karşıya kalmıştık ama onları yenmeyi başarmıştık.
"Zafer bizim sevgilim.Biz kazandık bu savaşı."
Bütün herkese karşı biz...Öyle veya böyle çok güzel bir galibiyetti bu.
***
Wattpad: limonii3
Instagram: limonii3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallemin Esnafı +18
RomanceOna ilk kez izbe bir mahallenin arka sokağında rastladım.Adı bilinmeyen sokağın adı bilinmeyen kahramanıydı o. Arka sokağın izbelerinde sıkışıp kalmış ve beni de o hayata dahil etmişti. En güzel iyikilerim olmuştu varlığı... "Seni öyle çok seveceğim...