Sevdasını giyinmiş, kuşanmış bir şekilde çıkıverdim karşısına.Beni bekleyen kollarının arasında yer bulup göğsünün sinesine sokulurken iri kolları belimi kavrayarak kucağına oturttu.
Islak ıslak öpücükler kondurduğu yanağıma sürttüğü sakalları huylandırınca kendimi geriye çekip yüzlerimizi hizaladım.
Bir insan bu kadar güzel bakabilir miydi?Güneş doğarkan ki o kızıllığın yaydığı ışık kadar parlak ve berrak bakıyordu.Su gibi bakışları vardı vesselam.Göz bebeklerinde kendi yansımamı görüyor bir kez daha ne kadar ona ait olduğumu anlıyordum.
"Hadi bırakta üzerimi giyineyim sevgilim."olumsuz bir ses çıkardı dudaklarının arasından.Bugün diğer günlere oranla keyfi fazlasıyla yerindeydi.
"Ben halimden oldukça memnunum bayan Ahiroğlu."soyadı ne çok yakışıyordu adımın yanına.
Aysun Hanım'ın ölümünün üzerinden iki buçuk ay geçmişti ve bir şekilde alışmaya başlamıştık hepimiz, zaten insanoğlu olarak neye adapte olmuyorduk ki?
Ferhan ve Serra artık iyilerdi yani.En azından bu durumu kabullenmiş içlerindeki savaş harbine son vermişlerdi.Biz zorlu bir süreç ile sınanmış ve bunu başarıyla neticelendirmiştik şükür ki.
Şimdi ise dışarı çıkacaktık sözde ama Ferhan bey teşrif edip üzerimi giyinmeme izin verir ve aklımı o güzel gözleriyle çalmaya devam etmezse tabii!
"Geç kalacağız, soğuk çıkacak sonra."diyerek dudaklarını öptüm küçük küçük.Öpüşlerimin karşısında kendisini kaybedip kollarını bollaştırdığında kıkırdayarak sıyrıldım güzel yuvamdan.
"Haksızlık bu,daha alacağımı almadım ben o dudaklardan."isyanına artık bir kahkaha patlatmıştım.Kaşları derinden çatılmış elinden en sevdiği oyuncağı alınmış küçük çocuklar gibi homur homur homurdanıyordu.
"Hadi sen üçüzlerin yanına in bende geleceğim hemen sevgilim."memnuniyetsiz bir şekilde ayrıldı yanımdan.
Arkasından derince iç çekerek baktım.Bu adama içim gidiyordu ciddi manada.Uzun boyu,alnına dökülen siyah saçları,kahve gözleri...Zarafet,canlılık ve cazibe adamın tüm uzuvlarında dolandığı yetmiyormuş gibi etrafınada ışık gibi saçıyordu.
Gönlüme kır papatyaları serpiştiriyordu varlığı.İyi ki vardı ve benimdi.
Çok seviyordum çok...
Düşüncelerime ara vererek hızlıca üzerime birkaç kıyafet geçirdim ve ayna karşısına geçerek saçlarımı düzeltmeye çalıştım.
Hamilelikte aldığım kiloların bir kısmını hala verememiş olsam da bunu dert etmekten çok uzaktaydım.Dünyalar güzeli, baldan tatlı üç kızım uğruna kendi bedenimde feda edemeyeceğim hiç bir yer yoktu.
Saçlarım ve yalnızca maskara ile kapatıcıdan oluşan ufak makyajım bittiğinde kendimi daha iyi hissediyordum.Bu nedenle hazır olduğuma kanaat getirerek odadan çıkıp aşağıya inmeye başladım.
Odadan çığlık sesleri yükseliyordu.Ferhan kızlarımızı kızdırıp onları bağırtmayı nedense çok seviyordu ve zannedersem yine o anlardan birindeydik.
Odaya girdiğimde gördüğüm görüntü şaşırtmadı.Ferhan Lina'nın parmağını ısırıp kızımızın çığlık atmasına neden olurken Lina ise babasının yüzüne arada küçük tokatlar atıyordu.
Serra yüzünde büyük bir tebessüm ile diğer iki kızımızla ilgilenirken boğazımı temizleyerek varlığımı belli ettim.
Bakışlar bana dönerken yanlarına ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallemin Esnafı +18
RomanceOna ilk kez izbe bir mahallenin arka sokağında rastladım.Adı bilinmeyen sokağın adı bilinmeyen kahramanıydı o. Arka sokağın izbelerinde sıkışıp kalmış ve beni de o hayata dahil etmişti. En güzel iyikilerim olmuştu varlığı... "Seni öyle çok seveceğim...