Nereye gideceğini bilmeden tamamen yabancı olduğu şehre ilk adımlarını attıktan sonra merdivenlerde baş gösteren mide bulantısı yok olmuş ve yerini korku almıştı. Hafızasını zorlayarak Kageyama'nın sağ taraftan girip sol taraftan ilerlediğini hatırlıyordu. Buradan antrenmana gidiyorsa okul sol taraftaydı.Dev gibi şehir iliklerine kadar korkutsa da bazı kısımları su altı şehrine benxiyordu. Yine uzun binalar vardı ve binalaraın arasına sert zeminlerin ulaşım balıkları için olduğunu düşünüyordu. Daha erken olduğu için şehrin kalabalığı azdı ama bir süre sonra dolu olacağını tahmin etmek zor değildi.
İlk ayrıma varınca bir sağa bir sola bakmıştı. "Karasuno Lisesi." Birini görürse sormayı aklına yazarak sağ taraftaki yola girdi.
..."Hey dikkat et!"
O 4 tekerlekli hız araçlarının altında kalacaktı neredeyse. Bir kız onu hızla kenara çektiğince hız hızlı nefes almaya devam ediyordu. "Te-Teşekkür ederim."
Siyah saçlı kız gülümsedi. "Dikkatli ol." Arkasını döndüğünde şansını bulduğunu düşündü. Bir buçuk saattir gezinsemesine rağmen hiçbir şey bulamamıştı. Sorduğu insanlar ise ona cevap vermemişti. "Karasuno lisesi nerede biliyor musunuz?" Kız şaşkınlıkla ağzını açtı ama bir şey demedi.
"Bu yoldan düz yürü ve yol bittiğinde sağa gir. Okulu görürsün."
Heyecanından cevap veremeden hızlıca koşmaya başladı. Hafta sonu antrenmanları olduğundan emindi. O buradaydı. Az sonra onu görecekti. İyi olduğundan emin olacaktı. Eğer orada değilse olmazsa... ne yapacağını bilmiyordu.
Beynini bu düşünceden arındırdı. Olumlu düşünmek istiyordu.
Okulu gördüğünde daha da heyecanlandı. Kapıdan dönüp sağ taraftaki ayrı binaya yöneldi. Bina yapıları biraz benzediği için spor salonunu olduğunu düşünmüştü.
Kapıya yaklaştığında içeriden gelen bir şeyin çarpma seslerini duymuştu. Kageyama oradaydı. Elleri titrerken kapıyı tuttu ve yavaşça açtı.
Tüm bakışlar kendine kayarken hepsinin yüzüne bakışlar kendine kayarken kara insanlarının yüzüne bakmıştı ama Kageyama'yı görememişti. Bir süre boş boş etrafına baktı ama ayakları dayanamayarak çöktü. O kadar yol koşmaya dayanmasının tek nedeni onu görme isteğiydi. Tüm yorgunluk vücuduna vurduğunda nefes almak bile zor gelmişti.
"Hey, hey sen? İyi misin? Beni duyabiliyor musun?" Takım bir anda içeri dalan ve dizleri üstüne çöken çocuğun etrafına toplanmıştı. Daichi önüne geçerek yere eğilmiş ve yere bakan gözlerini görmeye çalışmıştı. Ama çocuk ona bakmamış ve usulca ağlamaya devam ediyordu. "Adın ne?" Çocuk vermeyince omzundan tutmuştu.
Hinata ona bakan gözlere ve baktı. Voleybol yanı ona karşısındakinin kaptan olduğunu söylüyordu. "T-tobio." Fısıltı şeklinde sesi çıksa da çocuk güç vermek adına daha çok omzunu sıkmıştı. "Duyamadım. Ne dedin?"
"K-Kageyama Tobio. O iyi mi?" Takım birbirlerine baktı. Bu çocuğun kim olduklarını bilmedikleri için ne yapacaklarını bilememişlerdi. "Evet iyi." Yine de Kageyama da onu tanıyorsa Daichi bir şansları olabileceğini düşünmüştü.
"Şükürler olsun." Çocuk titreyerek nefesini verdi. En korktuğu şey başına gelmediği için şanslıydı. "Onu tanıyor musun?" Kafasını salladı. "Evet. Siz Daichi-san'sınız değil mi? Karasuno kaptanı. O söylemişti. Lütfen, lütfen Tobio'yu görmem lazım. Sonra bir daha gelmem zaten." Çocuk ellerini yere koyup yalvaran sesiyle konuştuğunda tek yapabildikleri bakmak oldu.
Onun başına ne gelmişti?
"Onu ararım şimdi. Gelir muhtemelen. Sesin adın ne?" Sakinleşmek için nefes aldı. "Hinata." Daichi-san telefonunu çıkardı ve ayağa kalktı. "Suga, siz onu kenara götürün. Bende Kageyama'ya ulaşmaya çalışacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merman Hinata~Kagehina
FanfictionDenizin dibindeki kendi kentine yaşayan Hinata güneş ışığını çok seviyordu. Kageyama'nın voleyboldan sonra yapmayı en çok sevdiği şey gizli küçük sahilinde yıldızları izlemekti. Ta ki bir gün o sahilde oturmuş güneşi izleyen çocuğu görene kadar #k...