Sinema

17 1 0
                                    


Akşama kadar beraber maç yapan ekiple beraber Shoyo hem sahaya hem de takıma uyum sağlamıştı. Hızlı hücumları hepsini şaşırtmış, yeteneğini kabule ettirmişti.

Bu sırada normal bir insana göre 3-4 katı kadar su tüketerek de ekibi şaşırtsa da bacaklarını anca böyle korumuştu ama sınırlarına gelmişti. "Bugün için çok teşekkürler. Artık gitmem lazım. Hayalimi gerçekleştirmeme yardım ettiğiniz için teşekkürler." Kaptanları gülümsedi. "Her zaman Shoyo. Antrenmanlara katılabilirsin." Gülümsemesiyle beraber Kageyama yanına gelmesi ile okuldan çıkmıştılar. "Çok eğlendim." Çocuk kıkırdadı. Eglendiğini antrenmanın her anında anlamıştı. Özellikle ona attığı toplara vururken. Bazen gücünü fazla kullanmış olsa da karaya çok güzel uyum sağlamıştı. "Sevindim."

"Bu arada Tsukkishima da harika. Blok okumada bizim takımı katlıyor. Asahi-san'ın gücünü söylememe gerek yok. Nishinoya-san da bizim liberomuz kadar iyi." Kıkırdadı. "Bunu dediğimi duymaz umarım. Çok kiskanç böyle konularda." Geri kalan yol boyunca kendi takımından bahsetmişti.

İlk başta oynadığı yedek takımında pasör olan arkadaşı Yukine'den, sinir olduğu en yetenekli smaçorlerden Rei'den ve onu en başından beri destekleyen Kenma'yı anlatmıştı. Bunları anlatırken mutlu gözlerinin parladığını kaçırmamıştı. Geçen sefer de artık iyi olduğunu söylediğini biliyordu ama dışlanmadığını ondan dinlemek iyi hissettirmişti.

Neredeyse merdivene geldiklerinde ise hinata durmuştu. "Tobio.." bacaklarını daha fazla zorlayamayacaktı. "Beni taşır mısın?" Tek elini beline atarak yavaşça bacaklarını da sarmıştı. "Çok yoruldun bugün." Kafasını salladı. "Ama su taktiği biraz işe yaradı."

"Sevindim. Vakit buldukça seni dışarda gezdiririm. Hem.. sinemaya gitsek beraber güzel olurdu." Merdivenden aşağı indiğinde çocuk ona tuhaf tuhaf bakmıştı. "Sine..ma mı? O ne?" Şaşırmasını gizleyememişti. "Sizde sinema yok mu?" Kafasını iki yana salladı. "Söylesene nasıl bir şey? Aa ama ilk beni suya bırak."

"Tabi." Onu yavaşça suya bıraktıktan sonra yüzündeki rahatlamayı fark etmişti Tobio. Kuyruğun oluşumunu aynı şaşkınlıkla izledikten sonra o da dizlerini kıvırarak suya oturdu.

"Sana telefonları ve televizyonları anlatmıştım. Hatırlıyor musun?"kafasını salladı parlayan gözlerle. "Bu da televizyonla aynı mantık. Aktörler oynayıp kaydediyor sonra da şu arkadaki duvar kadar büyük bir perde de televizyon gibi yansıtıyorlar. Filmin atmosferine daha çok cekilyorsun. Özel salonları var. Çok fazla insan bir arada izleyebiliyor."

"Tiyatrolara benziyor." Suyun içinde elektrik olmadığı düşünülürse hayatlarının farklılığını o kadar tuhaf gelmiyordu artık gözüne. "Bir açıdan öyle. Ee ne dersin? Götüreyim mi seni?" Hinata uzanıp yanağından öptü. "Çok isterim." Tobio da kıkırdayarak sarıldı ona. "Anlaştık o zaman. İki gün sonraya ne dersin?" Aklında harika bir aksiyon filmi vardı yeni vizyona girecek.

"Olur." Suya baktı Shoyo. "Ben artık gitsem iyi olur." Tobio da ayağa kalktı. "Görüşürüz." Kendini biraz ileri ittikten sonra kuyruğuyla beraber hızlıca kıyıdan uzaklaşmıştı. Suyun içinde derince bir nefes aldı. Anlaşılan uzun süre suyun dışında kalınca tamamen suya girmesi gerekiyordu. Boğazı çok kötü olmuştu az önce. Ama Tobio'yu da endişelendirmek istemediği için rol yapmıştı.

Şu anda antrenmanları olmadığı için Yachi'nin gitti. Uzun zamandır onunla uzun zamandır konuşamıyordu. Vaktinin çoğunu Tobio'ya ayırdığı düşünülürse normal olsa da en yakın arkadaşını
özlemişti.

Kabuklarla süs yaparken arkasından gizlice yanaştı. "Yacchan!" Kızın elindeki süsler havaya fırlarken ufak bir çığlık atmıştı. "Shoyo! Sen nerden çıktın?" Onunla beraber yere oturdu. "Tobio'nun yanından geldim şimdi. Sonra seni özlediğimi fark ettim." Kız kafasını öbür tarafa çevirdi. "En sonunda aklına geldim mi?" Ellerini birleştirip hafif eğildi. "Üzgünüm. Farkındayım seninle fazla vakit geciremedim ama hala en yakın arkadaşım sensin." Yumuşayan kıza köpek yavrusu bakışları gönderdi. "Bugünü beraber geçirsek, lütfen?" Vazgeçen kız etraftaki süsleri topladı. "Sana küsülmüyor da. Anlat bakalım bugün ne yaptınız?" O da karadaki voleybolda. Ve orayla ilgili öğrendiği her şeyi anlattı.
...

"Bu kıyafetler güzel mi?" Tobio bir kere daha onun aşağıdan getirdiği t-shirte ve kendi verdiği pantolonla bile parlayan çocuğa gülümsedi ve saçlarını karıştırdı. "Evet Shoyo. Hadi gel. Otobüse binmemiz lazım." Sularını yüklediği çantasını taktı ve beraber sahilden çıktılar.

Otobüsleri çokça görmüştü. Kendi kullandıkları büyük balıklara benziyordu ama canlı değildi. Kalabalıklığı ayrı bir boyuttaymış gibiydi onun gözünde. Tokyodaki spor salonundan beri kalabalık gormemişti. Kaybolmak için Tobio'nun koluna yapışık geçen bir yolculuktan sonra inmişlerdi.

Rahat bir nefes aldığını düşünürken gördüğü AVM nefesini yutturmuştu. Bu kadar büyük binalar su altında da olabilirdi ama içindeki insanları ve göreceklerini düşündükçe hem heyecanlanıyor hem de korkuyordu.

"Tobio. Yanımdan ayrılmayım deme. Korkuyorum." Elini sıkı sıkı tuttu. "Elimi bırakma yeter. Ayrıca salon bu kadar kalabalık olmayacak."

Dediği gibi de olmuştu. Arka taraftan aldıkları çift koltuklarında kalabalık gözükmüyordu bile.

Macera filminde özellikle aksiyon sahneleri Shoyo'yu çok etkilemişti. Elektrik ve teknolojinin boyutunun sadece gördüğü kısmı bile insan dünyasının büyüklüğünü gösteriyordu.

Sinemadan çıktıklarında en az bir saat boyunca filmin etkileyiciliğinden bahsetmiş ve nasıl çektikleri hakkında sorular sormuştu ve Tobio da olabildiğince cevaplamıştı.

Sonra da su altında olmayan yemeklerden istediğini yeme fırsatı vermişti Tobio. Tabi çok kararsız kalınca en sonunda Tobio seçmişti ne yiyeceklerini. Shoyo ramene bayılmıştı ama acıdan nefret etmişti.

Sonra ise beraber kıyafet bakmış ve shoyo için farklı bir pantolon daha eklemişlerdi.

Suları bittiğinde ise Tobio aynı şekilde onları geri sahile getirdi. Merdivenleri inerken bu sefer enerjisiyle birlikte zıplayarak aşağı inmişti. "Dikkatli ol shoyo."

Çocuk kıkırdadı. "Saglamım merak etme." Bir anda çıkan rüzgarla ellerini iki yana açtı ve okyanusun kokusunu içine cekti. "Biliyor musun? En sevdiğim yer hala sahil ve hiç degismeyecek."

"Sonuçta suya en yakın yer. Ama birine soyleysen itiraz edeceklerini sanmıyorum."

"Bunu söylediğimde korkuyla bana bakacak kaç deniz insanı var bilsen şaşarsın."

"Voleybol takımın efaaneyi bilmiyor değil mi?"

"Evet. Daha karaya yakın yüzmeme ve gökyüzüne yeni alıştılar ama muhtemelen hiç öğrenemeyecekler."

"Neden?"

"Çünkü, bunu kabul etmek biraz da merak, keşfetmek ve sevmekle ilgili. Hayatı boyunca karadan korkan ve nefret eden birine karaya çıkabileceğini söylesen sana sadece nefret yağdırır. Yachi, Oikawa ve Kenma... Benim onları tehlikeli bir şeye bulaştırmayacağımı bildiği için beni takip ettiler. Ama her deniz inaani gibi karadan korkutorlar."

Bu sırada ayakkabı ve çoraplarını çıkarıp kenarıua kaldırmış ve ayaklarını suya sokmuştu. Bu bile suya girme ihtiyacını tetiklemişti.

"Bu kadar farklı olup benim yanıma geldiğin için teşekkürler Shoyo."

Ona dönüp sıkıca sarıldı. "Bende beni bulduğun ve kabul ettiğin için teşekkür ederim Tobio." Birbirlerine ufak bir öpücük vermiş, hala sarılırken gözleri kesişmişti.

Okyanus kadar mavi gözlerin içine dalmak onu her defasında heyecanlandırıyordu.

Ve Tobio ona sarılırken okyanusunun güneşini bulmuş gibi hissediyordu.

O şekilde daha fazla kalmak isteselerde okyanus sanki hatırlatmak için üzerlerine büyük bir dalga gönderip ikisini de ıslatmıştı. Islak kıyafetlerle birbirlerine bakıp gülmüş, sonra ayrılmışlardı.
...

Kabul edeceğim ki ben bu hikayeyi beceremedim çünkü vakit ayırmadım yazma açışından ama yazdığım bir son var. Bu yüzden muhtemel birkaç güne bir zaman atlamasıyla bu hikayenin sonunu sizlerle yayınlayacağım.

Bekleyen var mı bilmiyorum ama iyi okumalar ve sadık olduğunuz için teşekkür ederim :')

Merman Hinata~KagehinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin