Sonraki gün sahile gittiğinde Tobio'yu görememişti. O da kendi sahile oturmuş ve güneşe bakmaya başlamıştı. Yüzüne vuran hafif rüzgar sertleşmişti. Titreyerek t-shirtüne sarıldı ve gelecek sefer hırka almayı kafasına yazdı.Ama sonra eskiden ona bu kadar güzel gelen şeyin artık sıkıcı olduğunu anlaması uzun sürmemişti. Nefesini verdi. Artık burayı çekici kılan ve geldiği yer Tobio'nun yanıydı. Bu süreyi daha fazla uzatabilmek isterdi. Arkasını dönüp merdivenlere baktı.
Belki daha fazla uzatabilirdi.
Merdivenlerin başına kadar hızlıca gelse de merdivenlere geldiğinde durdu. Kalp atışları hızlanırken nefes aldı ve ilk basamağa ilk ayağını bastığında başı hafif dönmüştü. Durmadı ve diğer ayağına da ilk basamağa attı. Başı daha çok dönerken dengesini sağlamak için demirlere tutunmuştu ama bir işe yaramamış, merdivenlere düşmüştü.
Elleri ile hemen aşağı inip nefeslerini tekrar düzenledi. Buradan hiç çıkamayacak mıydı gerçekten?
Gözleri dolarken kumu yumrukladı pes etmeyecekti ve çıkacaktı oradan. Belki Tobio yanında olursa ona yardım edebilirdi. Ama bugünlük bu kadar diyerek ayağa kalkmış ve kendini soğuk okyanusa bırakmıştı.
..."Herkes arabaya!" Okuldan buluşan takım hızlıca arabaya binniş ve bahar turnuvasına doğru ilerlemeye başlamıştı. "Bu sefer, başarıyoruz." Daichi-san'ın söylediğiyle herkes birbirine sırıtarak bakmıştı.
"HEDEFİMİZ NE?"
"EN TEPE!"
"NASIL ULAŞACAĞIZ?"
"UÇARAK!"Herkes gülmeye başlayarak ağır atmosferi dağıttı ve şakalaşma yol boyu devam etti. Onlar en dibi görmüş kişilerdi ve birinciliğe hiç olmadığı kadar açlardı.
...O son top ve son düdükle bahar turnuvası sona ermişti. Kalabalık bu yeni, özgür takımı alkışlarken sahadakiler inanamıyormuş gibi birbirine bakmıştı. İlk moddan çıkan Noya havaya zıplayarak Asahi'ye yapışmıştı. "BAŞARDIK!" Herkes sahada Kageyama ve Asahi'nin üzerine atlarken mutluluk gözyaşları zemini bulmuştu. "ULUSALLARA GİDİYORUZ!"
Kupalarını alarak yemeğe giderek öğlen yemeğinde karınlarını doyurup günü dışarda geçirmişlerdi. "Hala rüya gibi geliyor." Sugawara'nın söyledikleri tüm takım için geçerliydi ama Tsukkishima nefesini verdi. "Gerçek bunlar Sugawara-san." Daichi ikisinin omzuna vurdu. "Bunu hissediyorsun değil mi? İnansanız iyi olur çünkü bir ay sonra ulusallardayız."
Kageyama uzun zaman sonra içten bir şekilde güldü. Aklı o kadar çok doluydu ki gülmeyi unutmuştu.
...Eve gittiğinde ise yarın ne yapacağını düşündü. Hinata kendi ulusallarına 10 gün sonra gideceğini söylemişti. 1 haftadır görüşmediklerine göre 3 gün boşluk vardı arada.
Kafasını iki yana salladı. Gidemezdi oraya. O, o kıza aşıkken, suda yaşarken,beraber geçirecekleri vakit bu kadar kısıtlıyken onu sevemezdi. Çekeceği şeyin sadece acı olduğunu biliyordu. Henüz başlamamışken bitmesi en doğrusuydu. Hem ulusallar bir ay sonraydı. Hazırlanması gerekiyordu.
..."Lanet olsun." Yine yere düşerken söylenmeye devam etti. 1 haftadır uğraşsa dahi 3. basamağa yeni çıkmıştı. Tabi her basamakta yere düştüğünde elleri, dizleri ve beli morluklarla dolmuştu. Güneşin doğduğunu gördüğünde hemen ayağından ayakkabıları ve diğer şeyi çıkartıp kutuya koymuştu.
Bu eşyaların suda ıslandıktan sonra kuruması uzun sürdüğünü maalesef ki deneyimleyerek öğrenmişti. O da sahilin en uç köşesine ufak çukur kazmış ve kutuyu gömmüştü. Kıyafetleri ise evde çok gizli şekilde tutuyordu.
2 gün sonra akşam yolculuğa çıkacak ve 4 gün sürecek ulusallara gidecekti. Elbette bir maçı kaybettiklerinde erken döneceklerdi. Zorlu maçlar olacağını biliyordu ama kazanmak istiyordu.
..."Shoyo, gidiyoruz." Genelde şehirden şehre gitmek için evcilleştirilmiş vantuz balıklarını kullanırlardı. İnsanların keşfetmediği en büyük türleri 20 kişiyi çok rahat alıyordu. Ulusallara gece yolculuğu başlıyordu.
"Tamam." Çantasını son kez kontrol etti ve büyük balığın üzerine oturdu.
"Uyuyorum ben."
"Ben müzik dinliyorum."
"Yosun yakalamak oynayan var mı?"
"İlkokul muyuz biz?"
"Ne, güzel oyun."Hinata hafif kıkırdadı. Bu ekibi artık çok seviyordu. O akıp giden karanlık okyanusa ve gökyüzünde gözükecek yıldızlara düşünmeye başlamıştı.
..."Pekala, odalarınıza yerleşin. Yarım saate herkesi kahvaltıya bekliyorum." Büyükşehirdeki otellerine ulaştıklarında gerinerek aşağı indi. Kesinlikle uyku ona iyi gelmişti.
...Yerleşimi bittiğinde nefesini verdi. Oda arkaşı Kenma ve Nagisa ise hala eşyları ile uğraşıyordu. "Ben bir yere gidip geliyorum." Kenma kaşlarını çattı. "Shoyo, asla olmaz." Nagisa ikiliye baktı. "Ne oldu? Hinata, sorun mu var?"
Kafasını iki yana salladı. "Önemli değil Nagisa, 10 dakiya gelirim." Odanın penceresinden kendini dışarı attı ve yukarı yüzmeye başladı.
Evet, belki eskisi kadar sevmiyordu ama ona karayı, kendi sahilini ve Tobio'yu hatırlatıyordu.
...Kafası su dışına çıktı mı vuran rüzgarla gülümsedi. 3 günde bile özlüyordu. "Hmm, bu yeni işte." Hemen 10 Metre uzağında gördüğü sarı dik saçlarla geriye zıplamıştı. "Şey b-ben..." O kadar çok su dışına çıkmaya odaklanmıştı ki onu fark etmemişti bile."
Çocuk kıkırdadı. "Sende mi seviyorsun bunu?" Kafasını salladı. "Rahatlamamı sağlıyor. Sen?"
"Eh, sadece merak ve manzarayı seviyorum. Buralı mısın?" Yanına yaklaştı ve güneşe döndü. "Hayır kıyı kesimlere yakın Miyagiden voleybol turnuvaları için geldim." Ona şaşkınlıkla baktı. "Oyuncu musun?"
"Evet sağ kanat smaçörü. Sen de mi oyuncusun?" Çocuğun gözleri büyürken gülmeye başladı ve elini saçlarına attı. "Demek Seijoh'yu senin gibi bir bücürük yenmiş."
"Onları biliyor musun?" Kafasını salladı. "Adım Miya Atsumu." Şimdi her şey yerli yerine oturmuştu ve şaşırma sırası Hinata'ya gelmişti. Karşısında en iyi pasörlerden biri duruyordu ve geçen yıl Oikava'yı eleyen takımdı. "Hinata Shoyo."
"Su yüzeyine çıkan tek kişi olmadığıma sevindim ufaklık. Maçlarda karşılaşırız umarım." Gülümsemeye karşılık gülümsedi. "Aynı şekilde Atsumu-san. Umarım karşılaşırız." El sıkıştılar ve aşağı inmeye başladılar. Havalı şekşlde ayrıldığını sanan ikili otel kapısında karşılaşmışlardı.
"Yok artık." Aynı anda söyledikleri cümle ile kıkırdadılar. "Bu tuhaf olacak ama, yarın başarılar." Gülümsedi. "Size de."
Ayrıldıklarında Hinata hala sırıtıyordu. Belki de gerçekten güneşi tek seven kişi değildi. Ve belki de en büyük rakibiyle en sevdiği şey sayesinde tanışmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merman Hinata~Kagehina
FanficDenizin dibindeki kendi kentine yaşayan Hinata güneş ışığını çok seviyordu. Kageyama'nın voleyboldan sonra yapmayı en çok sevdiği şey gizli küçük sahilinde yıldızları izlemekti. Ta ki bir gün o sahilde oturmuş güneşi izleyen çocuğu görene kadar #k...