"Shoyo, çıkıyoruz." Gülümseyerek çantasını omzuna taktı ve büyük balığın üzerine oturdu. Uzun bir yol gideceklerdi. "Son zamanlarda çok mutlusun." Kafasını salladı. "Evet. Uzun zamandır görüşmediğim biriyle görüşeceğim." Kafasını salladı. ''Geçen görüşmek için koça yalvardığın arkadaşın mı?'' Gerçekten olan buydu. sırf 2 gün sabah gidip tam öğlende geri gelmek için yapmadığını bırakmamıştı. ''Biraz öyle oldu. Ama uzun zamandır görüşemiyorduk. Buna değecek.'' Karaya tekrar çıkacaktı ve ilk defa tobio ile farklı bir şey yapacaktı.
Yuki biraz sırıttı. "Shoyoo, yoksa sevgilin mi?" Anında yanakları kızarırken Yuki bunu kaçırmadı ve üzerine daha çok gitti. "Demek gerçekten öyle. Neden antrenmanı izlemeye gelmiyor? Ne oldu bizi tanıştırmak istemiyor musun?" Kendine gelrek çocuğu uzaklaştırdı. "Öyle değil. Sadece arkadaşız. Ayrıca neden onu voleybol antrenmanına getireyim ki?" Bu cümlede kaç tane yalan söylediğini bilmiyordu bile.
"İnanmış gibi yapıyorum."
..."Tanaka, Nishinoya KAPAYIN ÇENENİZİ VE ARABAYA BİNİN!" Okulun önündeki İkili tartışmayı kesip hızlı adımlarla servise bindiler. Öğlen saatlerinde karasuno her zamanki gürültülü halleriyle Tokyo'ya yola koyuldular. Akşam ayarladıklari otelde kalacak ve sabah ilk maçlarına gireceklerdi.
Kageyama da heyecanlıydı. Sabah erkenden Shoyo ile belirledikleri sahilden onu alıp sahaya geçecekti ve ilk defa ona gerçek voleybolu gösterecekti. Biraz gergin sayılırdı. Sadece biraz.
..."Kageyamaaa!" Gözlerini açıp Nishinoya'ya baktı. "Turuncu kafa ne zaman gelecek?" Gözlerinden enerji fışkırıyordu. "Yarın sabah maçtan önce onu alıp otele getiririm." Kafasını salladı. "Neden direk maçlara gelmiyor ki?"
"Onu benim almam dah iyi olur. Kaybolmayız en azından." Çocuk kıkırdadı. "Böyle bir yönün oldugunu hiç bilmiyordum." Çocuk kaşlarını çattı ama Nishinoya çoktan otobüsün öbür ucuna ilerliyordu.
..."Oh bunu biliyorum. Kılıç balığı." Yolculukta okyanusun derinlerinden üste çıktıkta farklı canlılar görmeye başlamışlardı. Diğerleri sasirsalarda hinata için normaldi. "Soho, sen neden bakmıyordu?" Hafif gülümsedi. "Ben bunları her gün görüyorum. Haru." Sonra ileriyi gösterdi. "Biraz daha yukarı çıkarsak yunusları ve balık sürülerini bile görebiliriz." Sonra düşündü. "Bir ihtimal deniz anası veya uçan balıkları görebiliriz." Hepsi ona şaşkınlıkla bakarken ne yaptığını anladı.
"Ee, üzgünüm. Bu konuya fazla meraklıyım." Hepsi sırıttı. "Önemli seğil Hinata. Başka neler gördün?" Takım kaptanının söyledikleri ile ilk sasirsa dahi gülümsedi. O gerçekten bu ekibe aitti. "Pekala." Suya yeniden baktı ve uzağı gösterdi. "Şuradaki muhtemelen-"
..."Hey, şuradaki yoksa Tokyo kulesi mi?" Kageyama, Tanaka ve Nishinoya camdan dışarı bakarken daichi aynı şeyi beşinci defa söylemek için arkasını döndü. "Çocuklar size kaç defa söyleyeceğim. DAHA MERKEZE GELMEDİ-" Suga onu susturdu. "Aslında bu sefer doğru Daichi." Çocuk dışarı baktığında gerçekten öyle olduğunu görür ve nefesini verir. Anlaşılan otele gelmişlerdi.
..."Geldik." Shoyo kafasını salladı ve büyük balığın üzerinden kalktı. Her tarafı gerilmişti. Ama oyalanacak vakti yoktu. Geçen seferki gibi Kenma ve Nagisa ile paylaştığı odasına girdi ve dışarısı için özel hazırladığı küçük çantayı aldı ve ikiliye baktı. "Ben gidiyorum. Öğlende gelirim." İkili onayladi. Onlar iki saat otelde kalıp 6 takımın olduğu antrenmana gideceklerdi.
..."Kageyama, Shoyo nerede kalıyor?" Odasını paylaştığı yamaguchi'den gelmişti. "Bir arkadaşında." Çocuk onayladı. "Onu alıp gelmendense onu yoldan alsak daha kolay olmaz mı?" Sorunun cevabını belliydi ama uygun bir bahane ayarlarken beyni bir saniyeliğine durmuştu. "Böylesi daha kolay. Zaten o kadar uzak değil." Tsukkishima gözlerin devirdi. "Sarrc kendini yoruyorsun. Bu çok belli değil mi aptal?" Kaşlarını çattı. "Ne dedin sen?"
...Hinata haritaya bir kez daha baktı ve şehirden uzaklaşmaya devam etti. Her zaman yüzdüğü sularda olmamak onu ilk defa tırsmış hissettiriyordu ama bu kısımlar tehlikeli gözükmüyordu. Bir sorun çıkamazdı.
-sorun çıkarma fikri çık aklımdan-
Suların derinliği azaldıkça verilse dahi mutluydu. Kıyıyı gördüğünde sudan kafasını çıkardı ve sahile baktı. Dediği gibi bomboştu. Rahatladı ve sahile ilerleyip karaya oturdu. Rüzgar fazla soğuk estiği için üşüse de rahatlamaya çalıştı. Kıyafetlerini kuru olması için Tobio getirecekti. O zamana kadar ilk defa geldiği farklı sahile ve izlediğibden biraz farklı güneşin dogumuna bakmaya başladı.
10 dakika sonunda Tobio da gelmeyi basarmisti. Şehrin bu kısımlarına ilk defa geldiği için biraz karıştırmıştı. Ama sonunda sahile ulaşmıştı. Sabah saatlerinde burada hiç kimse olmadığını bloglardan öğrenmişti. Yazın daha dolu oluyormuş ama şu anda bos olduğunu tahmin etmişti.
"Tokyo'ya hoş geldin." Çocuk gülümsedi. "Hoş buldum. Kıyafetlerini getirdin mi? Hemen gitmek istiyorum. Ayrıca gittiğimiz yer fazla büyük mü? Kaç tane takım var? Maçınız ne zaman? Güçlü takimlar var mı?-"
Kageyama eliyle ağzını kapadı. "Biraz yavaş ol. Gidince görürsün."
Çocuk gülümsedi ve çocuğun getirdiği mavi pantolonu ve t-shirtü giyindi. "Zirve mi?" Kageyama omuz silkti. "Sen de voleybol oyuncusu sayılırsın." Ayakkabılarını bağladı ve yukarı sıçradı. "Sayılmam. Ben bir voleybol oyuncusuyum!" Kageyama gözleriini devirdi ve elini tuttu. "Hadi yürü. Uzun yolumuz var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merman Hinata~Kagehina
FanfictionDenizin dibindeki kendi kentine yaşayan Hinata güneş ışığını çok seviyordu. Kageyama'nın voleyboldan sonra yapmayı en çok sevdiği şey gizli küçük sahilinde yıldızları izlemekti. Ta ki bir gün o sahilde oturmuş güneşi izleyen çocuğu görene kadar #k...