Kageyama'nın attığı 50. servisle siniri ve enerji deposu tamamen boşalmıştı. Topu son kes tüm gücüyle vurmuş ve ceketiyle salondan çıkarak kararmış havada ilerleyerek yurda girdi. Duş aldıktan sonra tüm takımın olduğunu büyük yatak odasına girdi ve kendini yatağa attı. "Kageyama." Yanında oturan Tanaka ona bakıyordu. "Evet. Tanaka-san?""Son zamanlarda çok dalıp gidiyorsun." Kafasını salladı. "Her neyse olabildiğince çabuk çöz. Bahar turnuvasına az kaldı." İçinden onayladı. Şimdi bunun sırası değildi. Ulusallara her zamankinden çok odaklanmalıydı. Depresyona girecek zamanı yoktu. İçinden ufak bir karara vardıktan sonra sırtüstü uzandı. "Dikkat ederim Tanaka-san." Çocuk omzuna vurdu. "Biz takımız. Bir şey ihtiyacın olursa söyle."
Bu takımı gerçekten seviyordu çünkü pasör olarak yeteneğini nasıl kontrol edeceğini anlamasına yardım etmişler ve onu olduğu gibi kabul etmişlerdi. "Teşekkürler."
..."Aradığınız özel bir şey var mı?" Shoyo'ya her zaman giydiği t-shirtler ve altındaki şort yerine farklı bir şeyler almak istemişti. Tabi birde ayakkabı. "36-38 numara erkek ayakkabıları var mı?" Sonra ekledi. "Spor ayakkabısı." Görevli gülümseyerek ayakkabı reyonuna götürdü. En sonunda beyaz ve turuncu ince çizgili ayakkabıları seçmişti. "Bunlar olsun."
Kasa öncesinde bulunan kısa çoraplardan 3 çift almıştı. Oradan çıkıp t-shirt mağazasına girmişti. Her zaman giysiği kısalar yerine uzun olması için kendi t-shirt aldığı reyona gidip beyaz renkli, üzerinde plaj olan bir S beden t-shirt almıştı.
Son anda gözüne çarpan yarım kot şortlarda durarak yine küçük beden açık mavi şort almıştı. Bunları da ödedikten sonra aklına daha fazla bir şey gelmeyince yurda geri gelmişti. Poşetleri kenara koydu ve gerindi. Yarın bunları vermesi gerekecekti.
"Oi, Kageyama!" Kapı önünde duran Kuroo' ayaklandı. "Vakit geldi mi?" Kafasını salladı ve çantasını düzeltti. "Elemelerde başarılar." Kuroo ile el sıkıştılar. "Bücürüğe de haber ver. Yarışmaları izlemeye gelir belki." Omuz silkti. "Söylerim yarın. Ulusallarda görüşürüz." Kuroo sırıttı. "Orada olsan iyi olur."
..."Kamp çok yorucu muydu?" 1 hafta sonunda yeniden bir araya geldiklerinde Hinata içinden çok mutlu olmuştu. "Evet. Gelecek vaktim olmadı. Senin?" Her sabah burada onu bir saat beklediğini söylemeyecekti elbette. "Sabah antrenmanımız olduğu için gelememiştim." Nefesini verdi. "Ulusallara gitme zamanı geldi sayılır."
"Bizim 3 gün sonra ** stadyumunda elemelerimiz başlıyor. 3 gün sürecek." Kafasını salladı. "Birinci olmadan gelme." Çocuk kıkırdadı. "Elbette." Sonra elindeki poşeti ona uzattı. "Al." Shoyo biraz merakla çantayı alıp karıştırmaya başladı. "Bunlar ne?"
"Buradan ayrılıyor musun bilmiyorum ama normalde ayakkabı giyiyoruz. Ayrıca uyum sağlaman için t-shirt ve şort aldım." Çocuk şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı. "B-ben ne diyeceğimi bilemiyorum." Dudaklarını ısırdı. "Bunların benim için değerini tahmin bile edemezsin Kageyama. Ama ben sahil dışına çıkamıyorum."
"Nasıl yani?" Merdivenleri gösterdi. "Merdivenlerin ilk basamağına çıkmak bile başımı delicesine döndürüyor. Bu yüzden orası hakkında hiçbir şey bilmiyorum." Özlemle oraya baktığında Kageyama nefesini verdi. Artık kesinleşmişti.
O suya aitti.
Ve birlikte olmaları imkansızdı.Ayağa kalkıp gerindi. "Bir süre gelemeyeceğim tahminin gibi. Ulusallara gittiğimde de görüşemeyiz." Kafasını salladı yavaşça. "Bizim 10 gün sonra. Peki ulusal yarışmaların nerede olacak?"
"Tokyo." Okyanus kıyısında olduğunu aklına yazdı. "Bizimki okyanusun ortasında desem yeridir. Kara insanları gemilerinin gelmediği yerde." Kıkırdadı. "Bu işi fazla ciddiye alıyorlar." Kafasını salladı. "Evet ama düşününce ikimiz aynı spotu yapıyoruz, aynı dili konuşuyoruz, okullarımız ve yarışmalarımız var. Tüm bunlar tesadüf mü?"
"Düşününce değil gibi geliyor." Kumu elleri arasına alarak hafifçe oynamaya başladı. "Sizin bizi sadece masallarda bilmenizde var. Belki de çok geçmişte iletişim kuruyorlardır." Ayaklarına baktı. "Ne de olsa karaya çıkabiliyoruz." Kageyama devam etti. "Ama deniz insanları kendini geri mi çekti?"
"Bence öyle." Kafasını sallayıp ayağa kalktı. "Görüşürüz o halde sho-" Güneşe baktıktan sonra yine çocuğa baktı. İçinde yeni yeni oluşan bu hisleri bastırmalıydı. İmkansız bir şeyin peşinden koşamazdı. "Hinata." Shoyo şaşkınlıkla kalakalmışken Kageyama merdivenlerden çıkmış ve ortadan kaybolmuştu.
Gözleri farkında olmadan dolarken ellerini gözlerine bastırdı. "Tobio." Bir kelimenin bu kadar acıtabileceğini bilmiyordu. Şimdiye kadar bu kadar önemsediğini bile fark etmemişti. Ama önemsiyordu.
Daha önceden ismini söylemiş olmayı dilemişti. Aklına gelmişti ama tuhaf bulacağını düşündüğü için ismini söylememişti.
Büyük poşeti aldı ve yavaşça suya girdi. Nasıl dayanacaktı buna? En kısa sürede ismini söylemek istiyordu. Yarışmaları bittiğinde ulusallara gitmeden önce geleceğini umdu. Çünkü
İçinden bir ses asla aynı olamayacaklarını söylüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merman Hinata~Kagehina
FanficDenizin dibindeki kendi kentine yaşayan Hinata güneş ışığını çok seviyordu. Kageyama'nın voleyboldan sonra yapmayı en çok sevdiği şey gizli küçük sahilinde yıldızları izlemekti. Ta ki bir gün o sahilde oturmuş güneşi izleyen çocuğu görene kadar #k...