İyi okumalar.:):)😘😘O dar sokakta ne kadar kaldığımızı bilmiyordum ama bana nasıl dokunduğunu unutamayacak kadar uzun bir süre olmalıydı. Yan yana, iki arkadaş gibi karanlık yolda yürürken, bacaklarım hala birkaç dakika önce yaşadığım orgazmın etkisiyle titriyordu. Her adımımda sanki düşecekmişim gibi hissederek, bir yerlere tutunma ihtiyacıyla ellerimi iki yanımda sıkıntıyla sallarken, ona kısa bir bakış attım.
Pekala, elini tutmak istiyordum. Sözlü olarak söyleme nezaketine girmiyor olsa bile, elimi tutmak da bir sevgi gösterisi olmaz mıydı?
Ceketinin ceplerine tıkıştırdığı ellerine bakarak dudaklarımı büzdüğümde beni fark etmedi bile. İfadesizce etrafı izliyordu. Evimin bahçe kapısına geldiğimiz sırada, birkaç ev ötede yaşayan akranım Bay Andrew ile karşılaştık. Ellerinde market poşetleriyle, yanımızda durup, "İyi akşamlar Pete."dediğinde beceriksizce gülümseyerek Killer'a bir bakış attım. Andrew benden hoşlanıyordu. Onunla neredeyse beş yıla yakın bir süredir komşuyduk ve buraya taşınmasının ertesi yılı bana aşkını itiraf etmişti. Yani bu da, dört yıldır beni ikna etmeye çalıştığı anlamına geliyordu.
"İyi akşamlar, Andrew."
Killer'a bakmıyordu bile. İri ve yeşil gözlerini üzerimden çekmeden, "Uzun zamandır karşılaşmıyorduk. Nasılsın?"diye sorduğunda tekrar Killer'a baktım. Yüzü durgun, bakışları sertti. Yutkundum.
"İyiyim."dedim yavaşça. "Sen nasılsın?"
Gülümsedi. "İyiyim demek isterdim ama sana yalan söylemek istemiyorum."diye homurdandığında kıkırdayarak uzanıp kolumu sıvazlamasına izin verdim. Andrew bir mühendisti. Çalıştığı şirket, şehrin önde gelen markalarından biriydi ve bu onu daha sık, daha yoğun çalışmak zorunda bırakıyordu. Gözlerinde hiç geçmeyen kızarıklıklar ve şişkin göz altları da vardı tabi.
Yüzümdeki gülümseme, onu mutlu etmişti. Sırıtarak, geri çekilip bakışlarını yüzümün her bir yanında dolaştırdığında elime dokunan sıcak parmaklarla irkilerek Killer'a döndüm. Kaşları çatılmıştı, elimi sert parmaklarının arasına alıp Andrew'e meydan okur gibi bakmaya başladığında gözlerim dehşetle irileşmiş birbirine kenetli ellerimizin üstündeydi. Elimi tutuyordu. Tanrım, elimi tutuyordu.
Andrew duraksadı. Afallamış bir halde, elime ve Killer'a bakarken, "Müsaadenle." dedim hızla."İyi akşamlar."
Killer'ı adeta sürükleyerek, bahçeye çekerken arkamızdan şaşkınlıkla bakakalmış Andrew'i umursamamaya çalıştım. Doğrusu, aklıma bile gelmiyordu. Düşündüğüm tek şey Killer, Killer'ın tepkisi ve Killer'ın elime sarılmış parmaklarıydı.
Eve girdiğimizde, "Seni seviyor mu?"diye sordu. Hala soğuk ve kızgın görünüyordu. Sinirlenmiş miydi?
Tanrım. Bu, beni neden mutlu etmişti? Sırıtarak, kollarımı boynuna dolarken, "Eğer öyleyse, bundan rahatsız olur muydun?"diye sordum. Ses tonum, inanılmaz flörtüz çıkmıştı ama Killer bundan etkilenmedi. Kollarımdan kurtulup oturma odasına geçtiğinde, "Merak ettiğin şey, birkaç dakika önce becerdiğim birinin başkalarıyla da flört etmesinden rahatsız olup olmadığımsa... Evet, bu beni rahatsız eder."dedi ifadesizce.
Duraksadım. Yüzümdeki keyif yavaşça solarken, ona afallamış bir halde bakakaldım. Sözler de insanları öldürebilir miydi? Eğer öyleyse, şu anda ölebilirdim. Her bir kelimesi iğne gibi vücudumu delip geçmişti sanki. Boğazımı temizleyerek, "Merak ettiğim şey, duygularındı."diye mırıldandım. Sesim... Sesim tam anlamıyla bok gibiydi. Beni üzdüğü, canımı yaktığı o kadar belliydi ki. Yine de yüzündeki ifadesizlik değişmedi ve bu mümkünmüş gibi beni daha da yaraladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILLER || VegasPete
FanfictionSiyahlar içindeki genç adam kapı pervasında durmuş ifadesizce bana bakarken, nefesimin kesildiğini hissettim. Damarlarımdaki adrenalin aniden arttı ve titremeye başlayan ellerimle silahımı sıkıca kavrayıp suratına doğrulttum. "Hey!" Koyu pembe dudak...