İyi okumalarr:):)🖤🖤VEGAS
O gece uyuyamadım. Gözlerimi kapattığımda gördüğüm tek manzara ışıl ışıl zeytinleriyle bana gülümsüyor oluşuydu. Sesi kulaklarımda dünyanın en güzel melodisi gibi uğulduyordu ve içimde tarifsiz bir duygu kabarmıştı. Başımı yastığa koymuş, diğer tarafta kıvrılmış sessizce uyuyan bedenini izlerken, aklımdan sayısız düşünce geçiyordu. Ancak size asıl önemli olanını söyleyeceğim. Hani şu, kalbimi tekleten, nefeslerimi sıkıştıran ve uyumama izin vermeyenini...
O bana aitti. Bütün güzelliğiyle, her şeyiyle bana aitti ve bu, beni o kadar güçlü hissettiriyordu ki, dünyanın en büyük hazinesinden bile daha değerli bir şeye sahipmişim gibiydi.
Bir an için kıpırdanarak yan dönüp güzel yüzünü görmeme izin verdiğinde, dudaklarımda sıcak bir gülümseme belirdi. Görmek için ölüp bittiğim gözleri kapalıydı. Uzun saçlarının büyük bir kısmı yastığıma yayılmış haldeydi, birkaç tutamı da alnından gözlerinin üzerine dökülmüştü. Kestane şeklindeki koyu pembe, dolgun dudaklarının hemen altında küçük, hala açık olan bir yara vardı. Aynı küçük izlerin çenesine, boynuna ve daha aşağılara doğru sıralandığını fark ettiğimde, içimde aniden bir acı belirdi. Kalbim titredi ve yüzüm buruştu. Yaparken ikimizin de eğlendiğine yemin edebileceğim izler, şimdi beni paramparça ediyordu.
Uzanıp onları okşamak istedim. İyileşmeleri için tek tek öpmek istedim ancak uyanır diye korktum. O kadar güzel uyuyordu ki, onu uyandırmaya kıyamadım. Sadece yanına biraz daha yaklaştım. Kolumu nazikçe boynunun altına doğru uzatıp, onu sıkıca kendime çektim ve sıcacık yanağı göğsümün üzerine yaslanırken burnumu saçlarının arasına gömdüm. Mırıldanarak kollarını gövdeme sardığında, bacağının tekini de kasıklarıma doğru uzattı. İşte bu kadar. Bütün duygusallık buraya kadar. Bana kızmayın, ama o andan itibaren kalbimin ritminin değişmesindeki sebep çok başkaydı.
Yine de kendimi durdurmayı başardım. Evet, dünyanın en acı verici ıstırabıydı ama gerçekten, kıpırdamadan öylece uzandım. Her birkaç dakikada bir üzerime daha çok uzanıp, bacaklarını bana sarmış olsa bile hiçbir şey yapmadım.
'Tanrım!'
O şekilde nasıl becerdim bilmiyorum ama uyumayı başardım. Sabah olduğunda Pete yanımda yoktu. Aniden korkuya kapıldım. Telaşla yataktan kalktım. Gardropumdan bir eşofman altı çıkarıp altıma geçirirken, burnuma inanılmaz güzel bir kahve kokusu doldu. Tanrım... Görmelisiniz, yüzümdeki endişenin nasıl kaybolup, kalbimin nasıl ferahladığını.
Pete, mutfaktaydı. Oturma odamla mutfağın sınırını çizen ince ve uzun ahşap tezgaha yaslanmış ifadesizce kahve makinesini izliyordu. Yüce tanrım... Üzerine bir bakın. Sadece siyah bir tişört giymişti. Benim tişörtümü. Ona oldukça bol gelmişti ve kalçalarının hemen altına kadar uzanıyordu. Çıplak, bembeyaz ve incecik bacakları gözler önündeydi.
'Tanrım! Beni sınıyor musun?!'
Beni fark ettiğinde, dudaklarına hızla sıcak bir gülümseme yerleşirken "Günaydın."dedi neşeyle. Gözleri yine ışıl ışıldı. Gülümsedim ve o hazır olan kahveyi iki küçük fincana doldururken salon kapısına yaslanıp onu izledim. Tezgahın diğer tarafına geçip, kalçalarını yasladığında bacakları tamamen açığa çıktı. Fincanın birini sürükleyerek bana doğru yaklaştırırken, yerimden doğruldum ve yavaşça ona doğru yaklaştım. Fincanı almak için gitmediğimi anladınız değil mi?
"Ben kahve sevmem."
Kahvesinden bir yudum alıp, dudaklarını birbirine bastırarak başını salladı. "Ne acı."diye mırıldandı. "Ben de bayılırım ve yalnız içmekten nefret ederim."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILLER || VegasPete
FanfictionSiyahlar içindeki genç adam kapı pervasında durmuş ifadesizce bana bakarken, nefesimin kesildiğini hissettim. Damarlarımdaki adrenalin aniden arttı ve titremeye başlayan ellerimle silahımı sıkıca kavrayıp suratına doğrulttum. "Hey!" Koyu pembe dudak...