EP.10

655 58 191
                                    



İyi okumalar:):):🥹🥹


On dakika. Yirmi dakika. Otuz dakika. Çıplak bacaklarımı sıkıca beline dolamış onu içime katmak ister gibi kendime çekerken, ne kadar öyle kaldığımızı bilmiyordum. Elini ağzıma kapatmış sertçe içimde gidip geliyor, acı dolu çığlıklarımı boğazıma tıkıyordu.

Sonra kapı açıldı. Kırmızı bir takım giymiş, mekan görevlisi elindeki paketi açılmamış peçetelerle tuvalete daldığında bizi fark etti. Duraksadı ve hemen sonra utançla özür dileyerek dışarı çıktı ama yapması gerekeni yapmıştı zaten.

Vegas durmuştu. Nefes nefese geri çekilip, gözlerini kırpıştırarak bana ve etrafa bakındı. Tam o an nerede olduğumuz ve ne yaptığımız kafasına dank etmiş gibiydi. Afallamış bir halde pantolonunu yukarı çekip üzerini düzelttiğinde yaklaştı ve bir kenara fırlattığı pantolonumu alıp bacaklarımdan geçirdi. Üzerimdeki ceketin düğmesini de vurarak, dudaklarıma tüy kadar hafif bir öpücük bıraktığında, "Daha sonra geleceğim."diye fısıldadı. Gülümsedim.

O an. Bana arzuyla kararan gözlerini dikmiş, devam edemediği için gizleyemediği öfkesiyle bakarken, hiçbir şey aklıma gelmemişti. Ben, bencil bir orospu çocuğuydum. Pekala, bunu yetimhanedeyken çok duymuştum. İri yapılı aşçı, ses çıkaramadığım için yemeklerimi az koyduğunda, kendi karnımı bile doyurmayan tabağımı arkadaşlarıma açmıyorum diye bencilin teki olurdum. Huysuz, yatakhane görevlimiz yatağımı kendim toplamamı istediği için, arkadaşlarımı düzenli yatak çarşafımdan uzak tuttuğum için bencilin teki olurdum.

Yüce tanrım... Kimsesiz bir çocuğa, sadece acıdıkları için verdikleri birkaç dolarla haftalık yiyecek ihtiyacımı bile karşılaşamazken, bir de bunu arkadaşlarımla paylaşmıyorum diye bencilin tekiydim.

Andrew'e üzülmediğim için, Vegas'ı suçlamadığım için, gerçekleri Bay Lorenzo'ya anlatmadığım için bile bencilin tekiydim ama umurumda değildi. Lanet olsun, umurumda değildi.

Bütün bunları yeterince umursamıştım. Çocuklarla yemeğimi paylaşabilmek için, o piç kurusu aşçıya pantolonumu açmıştım. Üzerinde zıplayıp, oyun oynadıkları yatağımı günde on kereden fazla düzenlemek zorunda kalıyordum. Bazı geceler aç uyuyor ama sahip olduğum üç kuruş harçlığımı da onlarla paylaşıyordum.

Gecenin bir yarısı eve geldiğimde, dağılmış haldeydim. Kaç kadeh devirdiğimi bile hatırlamadığım viski çoktan kanıma sızmıştı. Üzerimi değiştirmeden kendime yatağa atarken, vücudumda hala Vegas'ın parmakları geziniyordu. Sert ve kaba hareketlerle beni hırpaladığı, acımasızca üzerime yüklendiği her kare aklımın en güzel köşesinde sonsuza dek unutmamak üzere duruyordu.

Gülümsedim. Porsche, bir keresinde Kinn'le tartışırken Kinn, "Neden gözlerime bakmıyorsun?"diye sormuştu. Porsche ise, "Çünkü gözlerine baktığımda, sana tekrar aşık oluyorum."demişti.

O an, yüzümü nasıl da ekşitip onlara iğrenç bir bok yığınıymış gibi baktığımı hatırlıyorum. Aşkın ne olduğu hakkında zerre fikrimin olmadığı zamanlardı. Oysa bugün, 17 kişiyi öldürmüş bir katile aşıktım ve onu tanıyor olmama rağmen şikayet etmiyordum. Ona ihanet etmiyordum. Gözlerim yarı kapalı bir halde kıkırdağımda, beni rahatsız eden ayakkabılarımı birbirine sürterek çıkarıp yatağın kenarına attım. Eğer bu hayatın, 'Gör bakalım. Aşk neymiş?' deme şekliyse bu cezayı kesinlikle hak etmiştim.

O gecenin sabahında suratıma dökülen bir bardak suyla uyandırıldım. Korkuyla yatakta sıçrayarak ayaklanırken, baş ucumda dikilmiş güçlü birer kahkaha atan Kinn ve Porsche'yi fark ettiğimde yüzümdeki telaş hızla silindi. Şimdi dişlerimi sıkmış, her an üzerlerine atlayacakmış gibi bakıyordum.

KILLER || VegasPeteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin