İyi okumalar:):D🙈🙈VEGAS
Dönme dolaptan indiğimizde başıma neler geldiğini anlatmak istemiyorum. Sadece Venice'in o küçücük yumruklarının hiç de küçüksenmemesi gerektiğini bilmeniz yeterli. Ancak belirtmek istediğim önemli bir detay var. Pete dalgın bir halde, Venice'in öfkeli bağırtılarına başını sallarken onu duymuyormuş gibi görünüyordu. Size ellerinin yaprak gibi titrediğini ve pantolonunun öncesinden daha kabarık göründüğünü söylersem neden o halde olduğunu anlayabilirsiniz belki.
'Vegas Theerapanyakun, çarptı onu arkadaşlar.'
Eve geldiğimizde vakit gece yarısıydı ama Kinn ve Porsche hala salonda oturuyordu. Kahkahalar atarak eve girmemizi çatık kaşlarıyla izlediklerine bakılırsa pek de memnun değillerdi. Ah, tamam tamam. Çocukların uyku saatleri hakkında sevgili doktorumuz Porsche Theerapanyakun'un bir takım katı kuralları vardı ve şu an kuzey yarım kürede yaşayan hiçbir çocuğun uyanık olması sağlık için uygun değildi.
Bir süre elindeki şarap kadehiyle oynayarak bizi izledi. Pete her şeyden bir haber ona gülümseyerek bakıyordu ama hemen yanımda dizilmiş ve başları önünde dudaklarını dişleyen iki ufaklık ne olduğunu gayet iyi biliyordu. Sonra dudakları aralandı ve iki ağızdan, "Özür dileriz."diye mırıldandılar. Porsche daha ağzını açamadan kıkırdayarak üst kata koşturmaya başladıklarında, kuralcı doktorumuz homurdanarak ayaklarını yere vurdu. Onlara kızamadığı için kendini güçsüz ve zayıf bulurdu ancak böyle düşünen yalnızca kendisiydi. Kinn ya da benim, onun hakkında düşündüğümüz tek şey dünyanın en güzel kalbine sahip olduğuydu.
Onların uyuduğundan emin olmak için arkalarından gitmeden önce bana dik dik bakarak yanımıza geldi ve Pete'e bir kutu ilaç uzattı. "Tedaviye bunlarla devam edeceğiz, bir tanem. Öncekinin aksine günde üç kez kullanacaksın. Sabah, öğle ve akşam."
Pete, gülümseyerek dolu kucağına kutuyu tıkıştırmayı başardı ve, "Teşekkür ederim."diye mırıldandı.
Porsche yanımızdan ayrıldığında, "Eğer..."diye söze başladı Kinn. Pete'e hala ısınamamıştı ve dürüst olmak gerekirse bu konudan rahatsız olamıyordum. Çünkü aynı şeyi bir başkası Pete'e yapsa, onun canını yaksa gözüm bir şey görür mü emin değilim. Porsche ve Jon, öfkesini dindirmek için Pete'in bunu bilerek yapmadığını söylemişti ancak açıkçası bu detay benim de umurumda olmazdı. Bilerek ya da bilmeyerek, Pete'in canı yanmıştı. Bu kadar.
"Birden fazla Vegas'la sevişmeye başlarsan, bunu bize söylemeyi unutma."
Ama bazen bu kadar çirkinleşmesi acayip canımı sıkıyordu. Yüzümü buruşturarak, konuşmaya başlamadan önce elini hızla kaldırdı ve beni susturdu."Tamam, biliyorum iğrenç biriyim... Ancak yanlış bir şey söylemiyorum. Bunu bilmemiz gerekiyor ki çocuklarımızı koruyabilelim."
İşte bu konu. Pete'e satırlarca öfkesini kussa ya da paragraf paragraf küfür saydırsa belki şu anki kadar yaralayamazdı. Dudaklarını birbirine bastırarak başını öne eğdiğinde, kalbimin sıkıştığını hissettim. Yüzüm acı çeker gibi buruştu ve elimi beline sarıp, yatıştırır gibi okşamaya başladım. "Onlara asla zarar vermem."derken sesi titriyordu.
"Vermezsin."diye mırıldandı Kinn. Sonra kadehini dudaklarına götürdü ve kalan şarabı tek seferde bitirdi. "Vermemelisin."
Onunla bugüne kadar karşı karşıya gelmemiştim. Porsche konusunda bile, onu sevdiğini öğrendiğim dakikadan itibaren Porsche'a aşık bir adam değil, Kinn'i sevdiği adama kavuşturmak için uğraşacak olan kardeşiydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILLER || VegasPete
FanfictionSiyahlar içindeki genç adam kapı pervasında durmuş ifadesizce bana bakarken, nefesimin kesildiğini hissettim. Damarlarımdaki adrenalin aniden arttı ve titremeye başlayan ellerimle silahımı sıkıca kavrayıp suratına doğrulttum. "Hey!" Koyu pembe dudak...