EP.16

626 58 124
                                    


İyi okumalar.:):)🥺🥺

VEGAS

"Pete'yi görmek istiyorum!"

Küçükken babamla amcam sohbet ederken, kulak misafiri olmuştum. Amcam, "Onlara karşı daha nazik olmalısın."diye uyarırken babam, "Çocuklarını şımartırsan, ileride onlardan hiçbir saygı göremezsin."demişti.

Bu sözlerine tam bir hafta ağlamıştım. Bir çocuk için o zaman ne ifade ediyordu hatırlamıyorum ama şu anda bazen o kadar hak veriyordum ki ona.

Venice. Uğruna hayatımı adadığım oğlum. Karşımda dikilmiş, küçük ayaklarını sertçe yere vuruyor yumruk yaptığı ellerini sanki bana vuracakmış gibi iki yanında hazır bekletiyordu. O gün, onu kanlar içinde kalmış biririn kucağında gördüğümde ne hissettiğimi anlatabilmem için yeni bir kaç kelime bulunmalı. Ancak şu kadarını diyebilirim ki, aklımı kaybettiğimi sandım.

Pete'yi görmek istiyordu. Olayın üzerinden neredeyse bir hafta geçmişti ve ısrarla, onun iyi olduğundan emin olmak istiyordu.

"Hayır!"diye bağırdım bir kez daha.

Bu tartışmayı ilk kez yaptığımızı sanmayın. Venice inatçı bir çocuktur. Bir şeyi bir kez ister. Saygılı, sevecen ve tatlı bir dille yani. İkinci kez mi? İşte aynen böyle olur. Küçücük zeytin gözleri alev almış, çattığı kaşlarıyla size öldürecek gibi bakarak isteğini-emrini- söyler. Eğer başka bir konu olsaydı, her hangi bir şey ne olduğunun hiçbir önemi yok. Onun bu öfkesini göze almaya cüret edemezdim.

Ancak, hayır. Bu konu farklı. Aklı yerinde olmayan bir aptal yüzünden hayatı tehlikeye girmişse ve yanında kaldıkça bunun devam etme riski varsa, o nefret dolu gözlerini her gün görmeye katlanabilirim. Beni anlamayabilir. Bana hak vermeyebilir ve hatta beni sevmeyedebilir. Ama yine de kararım kesindi.

"Senden nefret ediyorum!"

Bu sözlerin canımı yakmadığını söylersem, açıkçası bu bir yalan olurdu. Çünkü Venice'in daha önce bana böyle kin kustuğunu hiç görmemiştim. Elbette sinirlendirmiştim, tartışmıştık, günlerce bana küstüğü bile olmuştu. Ancak ilk kez bu kadar ağır davranıyordu.

'Hem de bir yabancı için...'

Ayaklarını bilinçli bir şekilde sertçe yere çarparak odasına koştururken, homurdanarak burun kökümü sıktım. Üniversitede, baba olmanın kolay olduğuna dair araştırma yaptığını söyleyen bir arkadaşım vardı. Şu anda yanımda olsa, suratına yumruğu geçirir ve insanları saçma sapan bilgilerle doldurmaması için konuşamayacak hale gelene kadar dişlerini dökerdim. Baba olmak dünyanın en zor işiydi, nokta.

Odasının kapısı sertçe kapandığında aniden öfkeyle oldum. Kaşlarım çatıldı ve, "Kapıları yavaş kapatmanı söylemiştim!"diye bağırdım arkasından. Ne yaptı biliyor musunuz? Kapıyı açtı ve tekrar sertçe kapattı. Hah. Neye sinirleniyorum ki? İşte benim oğlum.

Yüzümde belirgin mutsuzlukla üst kata çıkıp, babamın odasına girdiğimde beni balkon kapısının önünde karşıladı. Başını çevirip benimle göz göze geldi. Torununun-oğlunun- yarattığı gürültüyü duymuş gibi dudaklarında keyifli bir sırıtış vardı.

"Gülme!"diye homurdanırken, yanına gidip karşısındaki sehpaya oturdum."Beni delirtiyor!"

Birkaç yıl önce, aşırı alkol alımından felç geçirmişti. Akli bir problemi yoktu ancak konuşamıyordu ve yürüyemiyordu. The Theory of Everything filmindeki ünlü fizikçi vardı ya. Konuşabilmek için, bir ekran ve düğmeyle kendisine alfabe kurmuştu. İşte, babamın da önünde öyle bir mekanizma vardı.

KILLER || VegasPeteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin