İyi okumalar:):)👼🏻👼🏻Güven, insan hayatındaki en önemli duygulardan biriydi. Bana kalırsa, insanı insan yapan tek şeydi. Birini sevebilirdik, ona saygı duyabilirdik, sadık bir eş ya da arkadaş olabilirdik ve bunları tekrar tekrar yapabilirdik. Ama sadece bir kez güvenirdik. Evli çift kavgalarının favori sahnesi vardır ya hani, haklı taraf bir vazo alır ve yere atıp paramparça olmasına izin verir. Hemen sonra haksız tarafa döner ve şunu söyler: "Bu vazoyu eski haline getirebilir misin?"
İşte benim için güven de bunun gibi bir şeydi. Birine olan güvenimiz zarar gördüğünde, o dakikadan sonra kişi ne yaparsa yapsın, ne kadar uğraşırsa uğraşsın ona eskisi gibi güvenemezdik. Vazoyu tekrar yapıştırıp sehpanın üzerine koyduğumuzda bile, ne zaman elimize alsak üzerindeki pürüzleri hissedecektik.
Parçalanmış ve tekrar yapıştırılmış bir vazo. Bugün, sahip olduğum kimlik tam olarak buydu. Çevremdeki insanlar benden şüphe etmediklerini söyleseler bile, Bay Micheal'in korucu bakışları altında sessizleşseler bile ya da iki yanımda durmuş beni soyadlarıyla savunan arkadaşlarımın karşısında geri çekilseler bile, o şüpheci bakışlarına engel olamıyorlardı. Ben Onlar için olası bir suçluydum ve bununla kesinlikle bir problemim yoktu. Her polisin yapması gereken de buydu zaten. Bir hafta öncesine kadar burada çalışıyor olmam ya da benden emir alıyor olmalarının hiçbir önemi yoktu.
Bugün, sahibi olduğum koltukta oturmuyorum. Onun tam karşısında, suçluları dinlemek için oturttuğum sandalyede oturuyordum. Benim yerimde ise, dosya için görevlendirilmiş iki dedektiften biri oturuyordu. Orta yaşlı kadın, ince ve parlak gözlüklerinin ardından önündeki dosyaları sessizce incelerken, hemen arkasında pencere pervazına yaslanmış iri yapılı Afrikalı ortağı bana delici bakışlar atıyordu.
Ona gülmek istiyordum. Başımı kaldırıp, 'Neye bakıyorsun, orospu çocuğu?'diye bağırmak istiyordum ama kapının hemen dışında merakla toplantının bitmesini bekleyen arkadaşlarımı daha fazla hayal kırıklığına uğratamazdım.
"En başa dönelim, bay Pete. Bu fotoğraflar elinize nasıl geçmişti?"
İki saat içinde belkide milyonuncu kez sorulmuş soru. Sıkıntıyla bir nefes verip, "Evimde buldum."diye cevapladım. Penceredeki adamın çenesi seğirdi. Cevabımdan hoşlanmamış görünüyordu. Şerefsiz. Ne düşündüğün umurumda mı sanıyorsun?
"Bu, katilin evinize kadar girdiği anlamına geliyor. Hiç arama yaptırdınız mı? Parmak izi ya da başka bir şey..."
Elimde küçük, mavi renkte bir kağıt vardı. Ona şekiller vererek daha da küçültüp bir kuş yaptığımda bayan Emma'nın masasına- kendi masama- bırakırken, "Hayır."dedim. "Araştırma yapılmadı."
"Neden?" Öfkeli bir ses. Tek bir kelimeme daha tahammül edemiyormuş gibi dişlerini sıkmış sabırsızlıkla benden açıklama bekleyen bay Lorenzo.
Sırıttım. Keyifle sandalyeme yaslanıp, ona alaycı bir ifadeyle bakarken, "Çünkü aylardır hiçbir iz bulamadığımız bir katilin evde parmak izi ya da başka bir delil bırakmayacak kadar akıllı olduğunu düşündük?"dedim.
"Düşündük? Kimler düşündü Bay dedektif?"
Yüzümdeki sırıtış anında solarken, bir süre cevap vermedim. Ses tonundaki küçümseyici vurgu ve benim suçlu olduğumdan son derece emin tavrı aniden içimi öfkeyle doldurdu. Ona buz gibi bir ifadeyle bakarken, "Ben. Keyfim ve kahyası."dedim her bir kelimenin üstüne basa basa.
Bu kadarı da yetti. Lorenzo göğsünde kavuşturduğu kollarını iki yana indirip, kızgın bir boğa gibi üzerime atılırken, bayan Emma'nın sıkıntıyla başını öne eğip gözlüklerini çıkardığını gördüm. Hemen sonra iri eller yakama yapıştı ve beni sertçe yukarı kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILLER || VegasPete
FanfictionSiyahlar içindeki genç adam kapı pervasında durmuş ifadesizce bana bakarken, nefesimin kesildiğini hissettim. Damarlarımdaki adrenalin aniden arttı ve titremeye başlayan ellerimle silahımı sıkıca kavrayıp suratına doğrulttum. "Hey!" Koyu pembe dudak...