İyi okumalar:):):❣️❣️Annem doğum yaparken ölmüştü. Etrafımızdaki insanlar çocukluk yıllarımda benim yaramaz ve şımarık bir çocuk olduğumdan bahsederken, yaşlı bir teyzenin 'Öyle ki, annesini bile öldürdü.' dediğini ve hemen sonra sanki fıkra anlatıyormuş gibi, alaycı bir kahkaha patlattığını hatırlıyorum. Doğrusu, bunu hiç unutamıyorum. Altı yaşında bir çocuk için anne katili, lakabı ne kadar sağlıklıydı? Ya da asıl soru şu ki: Benimle ilgilenecek, bu kendini bilmez insanları susturacak biri var mıydı?
Babam. Okula başladığım yıla kadar yüzünde bir kez bile tebessüm görmediğim babam, beni terk ettiğinde yedi yaşındaydım. Öfkeden titreyen parmaklarını sıkıca bavulunun ipine sarmış, vücudumda yeni bir yara daha açmamak için kendiyle savaşırken, 'Sen, benim aşık olduğum kadını öldürdün!'diye bağırmıştı. Yağmurlu bir gündü, kapı pervazında durmuş sanki anlıyormuşum gibi-kahretsin ki anlıyordum-yüzüme tüm öfkesini kusarken, açık kapıdan içeriye soğuk hava giriyor, küçük ellerimi eski montumun ceplerine daha çok hapsetmeme sebep oluyordu. Üşüyordum. Vücudumdan geçen bütün titremelerim hafızama kazınmış, beni o günden sonraki her gece kan ter içinde uyandırmak için pusuda bekliyordu.
Ve bugün. Beni çok seven bu iki ebeveynin bana bıraktığı tek şey 90'lı yıllarda inşa edilmiş iki katlı, müstakil bir evdi. Birkaç ay önce araba alabilmek için satışa çıkardığım ev. Böyle düşününce dünyadaki en kötü çocuk olabilirdim ama anne babamda çok iyi bir ebeveyn sayılmazdı değil mi? Tanrı aşkına, yüzünü bir kez bile görmediğim bir kadın ve bana bir kez bile gülümsemeyen bir adamdan bahsediyordum. Mirasları kimin umurunda ki?
O evi sattım. Yetmedi, binlerce dolar kredi çektim, yine de istediğim arabayı aldım. Kinn'in sahip olduğu arabanın aynısını... Herkes onun kadar şanslı doğmuyordu. Dünya herkese, ona davrandığı gibi davranmıyordu. Bazılarımız, oğluna on sekizinci yaş gününde son model araba hediye eden bir babaya sahip olamıyordu. Ne şanslı piç ama.
Eve girerken kapıya ikinci kez sıkıştırılmış zarfı fark ettiğimde dudaklarımı birbirine bastırdım. Her şey, bir arabayı bu kadar kafama takmamla başlamıştı. Kredilerimin üzerinden günler geçti. Haftalar. Aylar. Ta ki evimin kirası, arabanın yakıt ihtiyacı ve karnımı doyurmak için harcamam gereken tutarların yanına bir de altından kalkamayacağım kadar ağır kredi ödemeleri eklenene kadar. Ama bu beni rahatsız etmiyordu. Yarın eve haciz memurları gelse, alabilecekleri hiçbir şeyim yoktu. Bir televizyon, eski bir diz üstü bilgisayar ve annemden kalan bir radyo dışında.
Market alışverişimi en son üç ay önce yapmıştım. Eski buzdolabının içinde, adının ne olduğunu bile bilmediğim kahverengi bir sos, birkaç şişe bira ve küçük bir tabağın içinde ilk aldığımda sarı olan ama şimdi yeşile dönmüş birkaç dilim peynir vardı. Homurdanarak bir şişe bira alıp oturma odasına ilerledim. Köşedeki küçük abajurdan odaya yayılan kırmızı loş ışıkta kendimi eski kanepeme attığım sırada kapı çaldı.
Hadi ama ya. Böyle zamanlama olamazdı. Sinirle ayaklandım ve kapıya ilerledim. Akşamın bu saatinde kapıma gelebilecek kişiler sayılıydı. Porsche, Kinn ya da lanet olası mahalle bekçisi...
Kaba bir hareketle kapıyı açıp dudaklarımı araladığım sırada güçlü bir kol beni geriye itti ve ardından kapıyı kapattı. Siktir. Siyahlar içindeki tanıdık beden, vücudumun aniden korku ve heyecanla titremesine sebep oldu. Elim belime gitti ama silahımı bulamadım. Arabada bırakmıştım. Tanrım...
"Sen! Bura—"
Sert eli ağzıma kapandı ve beni duvara yapıştırıp dibime kadar girdi. Diğer elini soluk pembe dudaklarına yaslayarak susmamı işaret ettiğinde onu umursamadım. Deli gibi çırpınmaya, güçlü kollarından kurtulmaya çalıştım ama bu çabam sadece birkaç saniye sürdü. Elinin tekini sıkıp karnıma sertçe geçirdiğinde yüzüm acıyla buruştu. Başım önüme düşerken dudaklarımdan kaçan inilti onun parmaklarının arasında boğuklaştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILLER || VegasPete
FanfictionSiyahlar içindeki genç adam kapı pervasında durmuş ifadesizce bana bakarken, nefesimin kesildiğini hissettim. Damarlarımdaki adrenalin aniden arttı ve titremeye başlayan ellerimle silahımı sıkıca kavrayıp suratına doğrulttum. "Hey!" Koyu pembe dudak...