1. Üzerine karlar yağmış, üşümedin mi?

29.4K 1K 550
                                    

Bu hikayenin medyasına bol bol türkü ekliyicem isterseniz dinleyebilirsiniz.

Cengiz Özkan - Bir Ay Doğar

●●●

Tek kat cam pencere, dışarda uğuldayarak esen rüzgar ne zaman şiddetini arttırsa titreyerek içeride harıl harıl yanan sobabın çıtırtılarına eşlik ediyordu. Muhtar dışarıdan yeni gelmiş biraz daha dışarıda dursa donacak olan morumsu parmaklarını oynatarak ısıtmaya çalışıyordu.

Avuçlarını bilerek sobaya yanaştırmamıştı çünkü ellerini hızla ısıttığı vakit oluşan karıncalanma hissiyatından haz etmiyordu. Parmak boğumları önce pembeye sonra kırmızıya çalarken içinin buzlarıda yavaş yavaş çözülmeye başlamıştı.

Vücudu ısındıkça önce anasının ördüğü yün atkıyı boynunundan çözmüş sonrasında sırtındaki kürklü montu çıkarmıştı. Üzerindeki kazak ayaz koktuğu için kıyafetlerinin bulunduğu odaya geçti. Kendisinden küçük, en büyük kız kardeşi odanın içinde yaşları birbirine yakın olan iki küçük kardeşlerine yerde oturmuş ders çalıştırıyordu. Boğazını temizleyip genelde konuştukları kürtçeyle konuştu.

"Az boşaltın burayı üzerimi değiştireyim."

Üçüde ses çıkarmadan odayı terk ettiğinde kendisine temiz kıyafetler çıkarıp üzerini çabucak değiştirdi. Kirli kıyafetleri bir araya toplayıp sobanın yandığı salona geri çıktı. Babası sobanın yanında bağdaş kurmuş dışarıyı seyrediyor anaları ise sobanın üzerindeki yemeklerle uğraşıyordu. Az önce odadan çıkardığı kardeşleriyse diğer erkek kardeşlerini aralarına almış taşlarla uydurdukları oyunu oynuyorlardı.

Babasının diğer tarafında kalan köşeye yerleşirken köyün yolunu açtırmak için yaptığı konuşma üzerine düşünüyordu. Evin içinde telefon çekmediği için bu kar kıyamette tek çeken tepeye çıkması gerekmişti ve yaptığı konuşmadan olumlu sonuç alamamıştı. 12 haneli bu köye muhtarlık yapıyordu ve insanların ondan beklentide olduğunu biliyordu.

Şuanda en önemli mesele ise köy yolunun açılmasıydı. Ancak köy hizmetleri yağış bitmeden yolu açamanın imkanı olmadığını, açılsa bile yeniden kapanacağı için işe yaramayacağını söylemişlerdi. Bu durum oldukça canını sıkıyordu. Şehirde her şey yolundayken insanların hala burada kötü şartlar altında yaşamak istemesine kızıyordu. Ancak ailesi gibi kimse yerini yurdunu bırakıp gitmeye sıcak bakmıyor, durumu kabullenmekle yetiniyorlardı.

Yolların açılmasına bu kadar takılmasına neden olan mesele ise 2 ev ötelerinde bulunan kadının doğurmaya yakın olmasıydı. Köyün yaşını almış kadınları bu konuda yetkin olmasına rağmen herhangi bir aksilik olursa tıbbi müdahaleye ulaşmaları imkansıza yakındı. Annesi sofrayı kurarken derin bir soluğu ciğerlerinden bıraktığında babası ona bakarak konuştu.

"Yolu açtıramadın ona sıkılıyorsun, değil?"

Kafasıyla babasının söylediğini onaylamakla yetindi. Annesinin kurduğu yer sofrasına oturduğunda pek iştahı yoktu. Yemek masası toplanıp bulaşıklar yıkandıktan sonra akşam misafirliğine o gece çıkan tipiden ötürü kimse gelmemişti.

Sobanın yakınına yer yatakları serilirken küçük kardeşleri uyku öncesi oyunları oynuyor, büyük kız kardeşi ise bir kenara çekilmiş her zamanki solcu kitaplarından birini okuyordu. Evin küçükleri yavaş yavaş uykunun esiri olunca salondaki gürültü azalmıştı. Diyar, kız kardeşinin az önce okuduğu kitabı alıp merakla kapağını inceledi. Simsiyah uzun kirpikleri sayfalarda gezinirken titriyordu.

Annesi, sobanın üzerinde fıkırdayan çaydan babasına, Diyar'a ve kendine doldururken gözlerini kitaptan ancak ayırabilmişti. Üçü birlikte birer bardak çayla içlerini ısıtırken sessizce sohbet etmişlerdi. Gece iyice ilerleyip çay faslı son bulunca annesi ve babasıda uykuya dalarak kendisini gecenin sessizliğinde bir başına bırakmışlardı.

KAR FIRTINASI - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin