49. Yüzleşmek

2.8K 241 126
                                    

İyi Okumalar!

-

Ufak tefek alışveriş işlerini hallettikten sonra çocukları okulun yurduna teslim edip hava kararmadan köyün yoluna dönmüşlerdi.

Mehmet arabayı sürerken Ali Bey hemen yanında oturuyordu. Arka tarafta ise Zelal aldığı kitabın sayfalarını heyecanla kurcalarken Diyar, camdan dışarıyı seyrediyordu.

Mehmet'in bakışları aracın iç dikiz aynasından Diyar'ı bulurken ses tonunu biraz yükseltip konuştu.

"Diyar, Serhat abinin işlerini halledebildin mi, ne oldu?"

Diyar'ın bakışları yavaşça Mehmet'e kaydı.

"Hallettim. Belgeleri vereceğim ona, istediği vakit tesisatçı getirip yaptırabilir işini."

Mehmet, başıyla onu onayladıktan sonra konuşmayı sürdürmek için devam etti.

"Hafta sonu nasıl geçti, gezdirebildin mi komutana etrafı?"

Diyar, oturduğu yerde iyice geriye yaslanırken kollarını göğsünde çaprazlamıştı.

"Güzeldi, gezdik işte birkaç yer."

Mehmet, konuşmayı sürdürdü.

"Komutan da harbi adam ha! Benim oğlanın canını borçluyum ona, sağ olsun."

Diyar, başını sallarken geçiştirmek için onayladığını belirten bir ses çıkardı.

"Hıhım."

Mehmet, özellikle Diyar'ın tepkisini ölçmek için ara sıra dikiz aynasından onu gözlemeyi ihmal etmiyordu.

"Epey sıkı dost oldunuz sizde."

Diyar, bıkkınca yanıtladı.

"Aynen."

Konuşmayı olabildiğince kısa kesmeye çalışıyordu çünkü Mehmet'i biraz tanıyorsa konuyu bir şekilde Dila'ya getireceğini biliyordu. Dila konusunda onunla da konuşacaktı fakat babası yanındayken bunu yapmak istemiyordu.

Ufak sessizliğin ardından Mehmet, bir kere daha hafifçe sırıtarak konuştu.

"Düğününe de çağırırsın artık öyleyse?"

Diyar, oturduğu yerde huzursuzca dikleşirken bakışları öncelikle sağ dikiz aynasından önünde oturan babasının ifadesini yokladı. Onun bakışları da ayna üzerinden kendisini bulmuştu.

Diyar, bir süre yanıt vermediğinden Ali Bey, onun yerine konuşma gereği duymuştu.

"Zamanı gelsin, çağırır herhalde."

Diyar'ın dudakları düz çizgi halini alırken midesinin orta yerine yumruk yemiş gibi bir his oturmuştu göğsüne. Aksini söylemek için dili ağzının içinde çırpınsa bile babasından ötürü kelimeler boğazına dizilmişti.

Sessizliği karşısında Mehmet'in kaşları hafifçe çatılmış, altındaki bakışları dikiz aynasından kayıp tamamen yola dönmüştü.

Yolun geri kalanında etraflarını çevreleyen gerginliğin ipini koparmak istemediklerinden kimsenin ağzını bıçak açmamıştı. Akşam karanlığı yavaş yavaş üzerlerine sinerken köye varmışlardı.

Aracı hanelerin yakınındaki daha düz ve geniş araziye park ettikten sonra şehirden aldıkları malzemeleri indirmeye başladılar.

Diyar, önünde yürüyen Ali Bey ve Zelal'i takip ederken hemen arkasından da Mehmet yürüyordu.

Mehmet, adımlarını hızlandırıp Diyar'a yetiştikten sonra boğazını temizleyip sesini biraz alçaltarak konuştu.

"Sen gitmeden evvel konuşacağımız bir konu vardı..."

KAR FIRTINASI - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin