Diyar, su hortumunu yerine astıktan sonra ahıra çıkan kapının kenarında dikilmiş kendisini izleyen komutanın yanına yürüdü. Komutan yönünü ahırın içine çevirip önünden gideceği sıra üzerindeki montun kapüşonundan yakalayarak onu engelledi.
"Gel hele."
Komutan, az evvel yanan ateşini yeni yeni söndürebildiğinden temkinli şekilde yüzünü ona döndü. Muhtar, çene kenarının hemen altına doğru uzanıp öpücük bırakırken soluğunu tuttu. Diyar, komutanın yüzünü titreyen kirpikleri arasından süzerken kaşları çatıldı. Geriye çekilip doğrudan Doğan'ın gözlerinin içine bakarken konuştu.
"Ne o yüzündeki vaziyet?"
Doğan'ın göğsü aldığı solukla yükselirken bakışları Diyar'ın kızgınken konuştuğunda yükselen dudak kenarına kaydı. Gözlerini kaçırıp dudaklarını dili yordamıyla ıslatırken yanıtladı.
"Bir şey yok. Bitti mi işin?"
Diyar, komutanın hala kendisine bakamayan gözlerine inatla bakarken geriye doğru çekilip kafasını yukarı doğru kaldırarak görüş hizasına girmeye çalıştı.
"Hop!"
Komutan, ciğerlerindeki soluğu sıkıntılı şekilde dışarıya bırakırken gözbebeklerini onunkilere doğru indirdi.
"Gülüm, bir şey yok. Haydi gidelim artık."
Diyar, üzerindeki kazağın yakasını burnuna doğru çekip kokladıktan sonra konuştu.
"Ahır kokuyorum diye mi uzaklaştın, yani kokuyorumdur elbet ama..."
Doğan, tek kaşını kaldırırken onun açıklama yapmasına engel olmak için lafını kesti.
"Diyar, alakası yok. Sadece zamanı değil ve sen sınırlarımı zorluyorsun."
Diyar, gözlerini kısıp kafasını sağ omzuna doğru hafifçe yatırdı. Onu tahrik ediyor olmak hoşuna gitmişti, inkar edemezdi.
"İki tane öpüp, kokladık sadece. Azgın puşt."
Doğan, muhtarın yüzündeki özgüvenli sırıtışı görünce tek elini yanağı üzerinden kaydırıp dudaklarını öpebilmek için kendisine yaklaştırdı. Nefesini kesene kadar uzun uzun öptükten sonra geriye çekildi. Bakışları nefesiyle birlikte Diyar'ın yüzünü okşarken konuştu.
"Bu böyle samanlık, ahır köşelerinde olmayacak."
Diyar da onunla aynı fikirde olduğundan başını salladı.
"Ne yapacağız peki?"
Doğan, parmaklarının altındaki muhtarın ense kökündeki saçları usul usul severken konuştu.
"Akşam benimle merkeze gel."
Diyar, Doğan'ın çehresinde bakışlarını gezdirirken kafasında bu fikri tartıyordu. Muhtarlık işlerini bahane ederek merkezde birkaç gün geçirebilirdi, hem de komutanla. Kirpiklerini kırpıştırırken yanıtladı.
"Bakarız komutan."
Doğan, öne doğru eğilip muhtarın dudaklarının ortasına bir öpücük daha kondurduktan sonra ondan uzaklaştı.
"Ayrıca, ahır kokuyorsun muhtar."
Diyar, komutanın göğsüne vurup mırıldandı.
"Şerefsiz."
Ahırdaki işler bittiğinden dışarı çıkıp ahırın kapısını kilitlediler. Birer dal sigarayı çarçabuk tüttürdükten sonra eve girdiler. Diyar, kendinin ve komutanın montunu asarken evdekilerle selamlaştılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR FIRTINASI - GAY
Teen FictionTAMAMLANDI. Komutan görev esnasında bir köye sığınmak zorunda kalır ve köyün kürt muhtarıyla tanışır.