İşittiği birçok cümle vardı ancak hiç birine dudaklarını aralayıp tek kelime edemiyordu. Onlardan birisi yine tepesinde dönerken gözleri hala kapalıydı. Mırıltılı sesin sahibini, onunla geçirdiği kısa süreye rağmen hemen tanımıştı, duyduklarının hiç birini sonradan hatırlamayacak olsa bile...
"Sırası değil biliyorum ama özür dilerim muhtar."
Her zaman olduğu gibi karşılık vermek istedi ancak yapamadı. Komutan boğazını temizleyip konuşmayı sürdürdü.
"Keşke çenem kapansaydı da kalbini kırıp göndermeseydim seni. Tutamadım kendimi, sağlıklı düşünemedim o an."
Zihnindeki bulanıklık kelimeleri seçmesine yetse bile anlamlandıramıyordu. Komutan serçe parmağının ucuyla Diyar'ın soğuk serçe parmağının ucuna dokunurken dudaklarından kısa ve sessiz bir gülücük kaçtı.
"Yediğim kaba sıçtım ben muhtar, hakkını helal et bana."
Cevap alamayacağını bildiği halde muhtarın birbiri üzerine kapalı kirpiklerine değdi bakışları. Yüz ifadesi ciddileşirken elini kendi önüne çekip diğer eliyle bitiştirdi. Genzini temizleyip oturduğu yerden hızlı şekilde kalkarak yoğun bakımın çıkışına yürüdü. Daha fazla orada kalırsa içine akan göz yaşlarını tutamayacaktı.
Kendisini içeriye alan hemşirelere teşekkür ettikten sonra Yarbayın sözüyle sonunda ikna olduğu ameliyat işini konuşmaya gitti. Diyar'ın ameliyatının iyi geçtiğini öğrenmiş, askerinin cenazesine helikopterle kendisi de gitmiş ve defnine katılmıştı.
Ameliyattan önce istediği şartlar yerine getirilmiş, üstüne Diyar'ı görme fırsatı bulabilmişti. Yine de vicdan azabının yükünü omuzlarından indirememişti. İstediği iki şey daha vardı, içini ısıtan kahverengi gözleri yeniden görebilmek ve ona yaptığı haksızlığı burnundan getirmesine izin vermekti.
Yarbaya bu kadarını anlatamadığı için elindekiyle yetinmek zorunda kalmıştı. Yine de onun iyi olduğunu bilmek yeterliydi, gerisi vicdanıyla kendisi arasındaydı. Aşağı katta kendisini bekleyen Alper'i görünce başıyla onu selamladı. Alper, komutanının doktorla görüşeceğini bildiğinden komutanıyla ilgilenmek için erkenden gelmişti.
Komutan giriş alma yerine yönelirken Alper elindeki ufak kağıdı sallayarak onu durdurdu. Doğan kağıdı görünce kafa salladı ancak o anda aklını başka bir şey kurcalamaya başladı.
"Geliyorum hemen."
Alper oflaya puflaya bulduğu boş bulduğu oturaklardan birisine kendini bırakırken Doğan merdivenleri ikişerli üçerli çıkmaya başlamıştı. Yoğun bakımın oraya çıktığında etrafına bakınıp Diyar'ın kardeşi Zelal'i bulmaya çalıştı. Daha önce onu ve babalarını buralarda görmüştü ancak konuşma fırsatları olmamıştı.
Kızı tek başına bekleme alanının kenarında yarı uyuklar vaziyette bulunca yakınına yaklaşıp dikkatini çekmek adına boğazını temizledi.
"Zelal, merhaba rahatsız etmiyorum umarım."
Zelal oturduğu yerde duruşunu düzeltirken kafasını iki yana salladı, yorgunluğu yüzünden okunuyordu.
"Efendim komutan?"
Doğan nasıl söyleyeceğini bilemediğinden sağına soluna bakınıp Ali beyi aradı.
"Baban yok mu?"
Kız kafasını iki yana salladı.
"Yemek için bir şeyler almaya indi."
Doğan kafasında kelimeleri toparlarken sıkıntılı şekilde soluk verdi.
"Size Alper'in numarasını bırakayım olur da ben ilgilenemezsem, herhangi bir sorunda ona ulaşırsınız oldu mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR FIRTINASI - GAY
Teen FictionTAMAMLANDI. Komutan görev esnasında bir köye sığınmak zorunda kalır ve köyün kürt muhtarıyla tanışır.