Diyar, odanın içerisine girdiğinde ebe kadın odayı boşaltıp en son kendisini askerle bir başına bırakmıştı. Bakışlarıyla yerde kıpırdamadan uzanmış bedeni baştan uca süzerken kaşları çatıldı.
Elini çabuk tutması gerektiğini fark edince kıyafetlerinin bulunduğu köşeye ilerleyip en temizinden ve büyüğünden bir kaç parça çıkarıp yeniden askerin yanına oturdu.
Askerin kolları arasındaki silah hala yerli yerinde durduğundan önce altındaki ıslaklıktan ağırlaşmış pantolonu çıkarmak için yöneldi.
Adamın soğuktan yer yer kızarmış bacaklarına bakarken elinde tuttuğu temiz iç çamaşırını avucunda sıktı. Adamın altındaki sırılsıklam olan beyaz iç çamaşırına kısa süre bakarken onu da değiştirmesi gerektiğini biliyordu.
Çekindiğinden dolayı elini çabuk tutmaya çalıştı ancak oraya bakmamaya çalıştığından işi umduğundan uzun sürdü. Giydirdiği temiz iç çamaşırının lastiğini adamın bel çizgisine oturtup düzeltti. Yanında duran katlı battaniyeyi açıp adamın beline kadar örtünce rahatlayarak soluk verdi.
Bakışları yeniden adamın kolları arasında duran silaha kayarken kaşları çatıldı. Silahın başından ve dibinden tutup çektiğinde yerde boylu boyunca uzanan adamın silahı tutan parmak boğumları kırmızıdan beyaza doğru döndü.
Diyar bıkkınca sıcacık soluğunu verirken mırıldandı.
"Bırak gözünü seveyim."
Silahı çekiştirdiği sıra askerin göz kapakları titreyerek açılırken aynı zamanda çenesi kasıldı. Kuru ve tırtıklı sesi çatlamış dudakları arasından dökülürken Diyar'ın bakışları hemen adamın yüzüne kaydı.
"Çek elini."
Diyar simsiyah kaşlarını biraz daha çatıp ellerini çekti. Adamın kısık gözleri ağır çekimde çevresini turlayıp onu bulurken Diyar, elini kendi göğsüne koyup konuştu.
"Ben Diyar Şahmaran. Kapandağı Köyü muhtarıyım. Seni baygın vaziyette bulduk."
Doğan yanında dizleri üzerine çökmüş adamın söylediklerini algılamak için odaklanmaya çalıştı. Zihninin içerisini kurcalayıp buraya nasıl geldiğini bulmaya çabalarken sessiz kaldı.
Bastıran fırtına sırasında timiyle pusuya düştüğünü ve kafasından aldığı kurşun darbesiyle dengesini kaybedip daha yeni tırmandıkları yerden yuvarlandığını anımsayınca elini kurşun yediği tarafa atmak için kaldırdı. Ancak omzunun sancısı yediği diğer kurşunun yerini ona hatırlatmış kolunu kaldırmasına da engel olmuştu.
Adamın yüz hatları acıyla buruşurken Diyar uzanıp ona engel olmak istedi ancak dokunmaya çekindiğinden kaldırdığı elini gerisingeri indirdi. Çekingenliği sesine de yansırken yeniden konuştu.
"Kafa derini sıyırıp geçmiş sadece."
İşaret parmağıyla yaralı omzunu gösterip ekledi.
"Birde omzundan yaralanmışsın ancak inceleme fırsatımız olmadı henüz."
Doğan, göğsünde duran silahı Diyar'ın durduğu yerin karşıtı olan tarafına indirip yattığı yerden doğrulmaya çalıştı.
Muhtar ona alan tanımak için biraz geriye çekildiğinde adamın bakışları üzerini örten battaniyeye ve kenarda duran kamuflaj forması arasında gidip geldi.
"Ne sikim iş?"
Sinirle mırıldanırken battaniyeyi kaldırıp altına baktıktan sonra Diyar'a döndü.
"Hayırdır, amacın ne orospu çocuğu?"
Diyar beklemediği tepki karşısında biraz daha geriye çekilip kamuflajı eline alarak adama doğru uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR FIRTINASI - GAY
Teen FictionTAMAMLANDI. Komutan görev esnasında bir köye sığınmak zorunda kalır ve köyün kürt muhtarıyla tanışır.