Doğan, kapıyı üstüne bastıktan sonra yüzünü arkasında çatık kaşları altından kendisine bakan Diyar'a döndü.
Muhtar, kendisine dönen gözlere bir saniye dahi tahammül edememiş, yumruğunu olağan gücüyle Doğan'ın yüzüne indirmişti. Diyar'ın parmak sırtları karıncalanıp yanarken Doğan, suratının ortasına yediği beklenmedik darbeyle geriye doğru sendeledi.
Yarım ağız gülümseyip alt dudağını dili yordamıyla ıslatırken burnunun içinde hissettiği sıcak akıntıyı elinin tersiyle sildi. Yüzündeki gülümseme aniden solarken Diyar'a bakıp gözünün ucuyla kendisini işaret etti.
"Gel, devam et."
Diyar burnundan solurken sadece sinirle onu seyrediyordu. Doğan biraz daha sesini yükseltip konuştu.
"Vursana lan!"
Diyar dişlerini sıkarken başka bir yumruğu Doğan'ın yüzüne indirdi. Hemen ardından üçüncü yumruğu çarpacakken Doğan, başını yana çekip kendisini ıskalayarak yanından geçen yumruğun biraz ilerisinden Diyar'ın kolunu kavradı.
Yakaladığı kolu geriye doğru çekerken diğer eliyle yüzüne vurduktan sonra dirseğini diyaframına sertçe indirdi.
Ayağıyla Diyar'ın ayağına vurup dengesini bozarken az önce gövdesine vurduğu eliyle boynundan yakalayarak yere nispeten daha kontrollü düşmesini sağladıktan sonra ağırlığını verecek şekilde üzerine yattı.
Muhtarın kolları iki yanında Doğan'ın parmakları ve yer arasında mühürlenmişken Doğan, bacağıyla altındaki bedeni iyice sıkıştırdı.
Doğan, muhtar kafasıyla da kendisine vuramasın diye omuzları ve başını biraz daha yukarıda tutuyordu. Diyar üzerindeki iri cüssenin altında debelenirken tükürür gibi konuştu.
"Bıraksana lan orospu çocuğu!"
Doğan cıkladı.
"İstediğin tavır bu değil mi, ne düşündün bana vururken?"
Diyar kurtulmaya çabalarken yanıtladı.
"Beni suçlarken kullandığın o ağzını dağıtmayı."
Doğan kaşlarını çatarken kafasını hafif yana yatırdı.
"Muhtar, senden şüphelenmek benim canımı yakmıyor mu sanıyorsun?"
Diyar kollarını kurtarmak için uğraştı ancak Doğan'ın bırakmaya niyeti yoktu.
"Seni satacak olsam neden üzerine titriyeyim komutan?"
Ses tonunu azaltıp devam etti.
"Satacağım adamla neden samanlık köşelerinde birlikte olayım lan, aklımdan zorum mu var?"
Doğan çenesini sıktı. Davranışlarının samimiyetinden şüphesi yoktu ancak bulundukları durum kendisine başka seçenek bırakmıyordu.
"Senden başka detaylar hakkında bilgisi olan birisi yok Diyar. Soysuzlar ağzımızın içinde yaşıyor gibi hareket ediyor. Ne yapayım, sen söyle?"
Diyar yorulduğundan çırpınmayı bırakmıştı.
"Ben ne bileyim lan, nereden bileyim? Yine de suçlanmayı hak etmedim. Hele askerlerinin yanında beni zan altında bırakmanı hiç hak etmedim."
Doğan alt dudağını ısırıp yanıtladı.
"Kafamın içerisinde dönen detayları bir bilsen muhtar. Orada onları döksem çıkarıp seni vurmalarına engel dahi olamazdım."
Diyar'ın dudakları arasından bir gülümseme döküldü.
"Ne yani bir de iyi ki söylememişsin diye teşekkür mü edeyim sana amına koyayım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR FIRTINASI - GAY
Novela JuvenilTAMAMLANDI. Komutan görev esnasında bir köye sığınmak zorunda kalır ve köyün kürt muhtarıyla tanışır.