42. Kıymet Vermek

5.6K 403 124
                                    

İyi Okumalar! 👁‍🗨

-

Komutan aletini içinden çıkarırken Diyar, yüzünü gömdüğü yastığı dişleriyle sıkıştırdı. Döndükleri son tur epeyce uzun sürdüğünden tenleri terden sırılsıklam olmuştu.

Doğan, soluk soluğa kendisini yatağa sırt üstü bıraktığında Diyar da bedenini çevirip yüzünü tavana dönerken kalçasında hissettiği acıdan ötürü sızlanmamak için dudaklarını birbirine bastırdı.

Doğan, bir kolunu Diyar'ın başının altına yerleştirip kendisine doğru çektikten sonra baygın bakan gözlerinin kenarına bir öpücük kondurdu.

Diyar, biraz daha kendisini sarmalayan kolun arasına sığınırken yüzü hala tavana dönüktü. Karnının üzerinde gezinen komutanın parmak uçları içinin ürpermesine neden oluyordu.

Aldıkları soluklar sessizliğin içerisinde kaybolurken Doğan, parmağının ucunu bir kere daha Diyar'ın göğsündeki yaranın kenarında gezindirdi. Bu yaranın bırakacağı iz bile ömrünün sonuna kadar kendi yüreğini yakacaktı. Dudaklarının dibindeki nemden karışmış saçların arasına bir öpücük kondurdu.

Yeniden özür dilemek geldi içinden ancak bir şeyi değiştirmediğini bildiğinden sustu. Kaşları çatıldı, nefesi huzursuzca terk etti ciğerlerini. Yanındaki bedenin huzursuzluğunu hisseden Diyar, yüzünü yavaşça ona çevirdi.

"Ne oldu?"

Doğan bir şey yok der gibi tek gözünü kısıp kafasını iki yana salladı. Bakışları kısa süreliğine parmağının okşadığı yaraya değip geçti. Diyar, ciğerlerini şişirirken yüzünü yeniden tavana çevirdi.

"Bir keresinde abi bana bölüklerinde yaşanan bir olayı anlatmıştı."

Doğan bakışlarını muhtarın yüzüne indirirken sessiz kalarak devam etmesini bekledi.

"İki kardeş. Birisi asker, birisi terörist."

Aklından silinmeyen isimi diline düşüreceği sıra etleri sızladı aynı ilk duyduğunda olduğu gibi.

"Uzman Çavuş Hüseyin Taşlı..."

Doğan, bu isimle ilgili acı olayı işitmişti. Yine de sessiz kalarak onun anlatmasına izin verdi. Diyar, gözlerini hafifçe kısarken devam etti.

"En son gittikleri görev bitiminde alanı toparladıkları sıra leşlerin arasında öz kardeşini görmüş."

Diyar, yeniden duraksayınca Doğan, büyükçe yutkunarak devamını getirdi.

"Döndükleri günün gecesi de kendi canına kıymış."

İkisinin de dudakları düz çizgi halini aldı. Kısa süreliğine üzerlerine sinen sessizliği Diyar bozdu.

"Demem o ki komutan, kimden şer geleceği belli olmuyor. Adamın kardeşi bile düşebiliyor silahının namlusuna."

Doğan, hala parmağının altına düşen yara kenarını okşuyordu. Bakışlarını tavandan ayırmadan yanıtladı.

"Vicdanımı rahatlatmak için nefesini boşa tüketme muhtar. Seni bir başına göndermemem gerekirdi."

Diyar, dudak büktü.

"Ondan öte karşına alıp teke tek konuşacak kıymeti vermedin bana komutan."

Doğan'ın kaşları hafifçe çatıldı.

"Gülüm, az evvel beni rahatlatmaya çalışmıyor muydun sen?"

Diyar, komutana doğru dönüp yüzünü boynuna doğru gömdü.

KAR FIRTINASI - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin