43. Kahvaltı?

5.2K 391 108
                                    

İyi Okumalar! 👁‍🗨

-

Odanın içerisi penceredeki güneşliğe rağmen epeyce aydınlanmıştı. Doğan'ın kirpikleri kırpışıp aralanırken bakışları Diyar'ı bulmak için gezindi.

Onun yatakta olmadığını fark edince dirseğinden destek alarak sırtını dikleştirdi. Ne kadar derin uyumuştu da onun yataktan ayrıldığını fark etmemişti? Şaşkınca sağ bileğinin içini yüzüne doğru çevirip saate baktı. Neredeyse öğlen olmuştu. Yataktan kalkarken içeriye doğru seslendi.

"Diyar?"

Kısa bir sessizliğin ardından Diyar'ın mırıltısı duyuldu. Eline ilk geçen eşofmanı altına giyindikten sonra odadan çıktığında hemen karşısında kalan mutfakta Diyar'ı gördü. Arkasını tezgaha yaslamış elindeki kaseden bir şeyler kaşıklamakla meşguldü. Diyar, komutanı görünce başıyla onu selamladı.

Doğan, adımlarını mutfağa yöneltip Diyar'ın yanına kadar yürüdü. Elindeki kasenin içine bakarken kaşları çatıldı.

"Ne yiyorsun sabah sabah?"

Diyar, ağzındakini yutmaya çalışırken utanarak içindekini daha net görebilmesi için kaseyi hafifçe ona doğru tuttu.

"Yoğurt buldum dolapta, sorun olmaz diye düşündüm."

Doğan, başını yana eğip çattığı kaşlarının altındaki bakışlarını Diyar'a dikti.

"Saçmalama, afiyet olsun da onun rengi niye öyle?"

Diyar, elindeki kaşıkla kasenin içindeki yoğurdu sağa sola itelerken konuştu.

"Az pekmez ekledim içine."

Doğan'ın burun kenarları kırışırken Diyar, şaşkın bakışlarını ona çevirdi.

"Ne yani, denemedin hiç?"

Komutan kafasını iki yana sallayınca Diyar'ın kaşları havalandı. Yoğurtla doldurduğu kaşığı uzattığında Doğan, kafasını geriye doğru çekti. Diyar, huysuzca soluk verirken göz ucuyla kaşığı işaret etti.

"Zehir değil ya!"

Doğan, tereddüt ederek dudaklarını aralayıp muhtarın kendisine uzattığı pekmezli yoğurdu tattı. Diliyle damağına yayılan tadı İlk defa denediği için garipsemişti. Mırıltıyla konuştu.

"Fena değil aslında. Ver bakayım biraz daha."

Diyar, gözlerine kadar ulaşan çocukça bir gülümsemeyle ona biraz daha yoğurttan verdi.

"Hazırlayayım sana da?"

Doğan, kafasını iki yana sallayıp dudağına bulaşan yoğurdu dili yordamıyla temizlerken Diyar'ın bakışları, komutanın kırmızı ve uyumaktan dolgunlaşmış dudaklarına kaydı. Bu bakışlar Doğan'ın gözünden kaçmamıştı ancak afyonu henüz patlamadığından ona doğru uzanıp alnının kenarına ufak bir öpücük bırakmakla yetindi.

Kendi şampuanının kokusunu alınca gülümsedi. Yıllardır kullandığı şampuanın kokusu onun kendine has kokusuyla karışınca daha bir güzel gelmişti.

"Beni neden uyandırmadın?"

Diyar, omuzlarını kaldırıp indirdi.

"Ben yolda gelirken de uyumuştum, kıyamadım senin uykunu bölmeye."

Doğan, ona biraz daha sokulacaktı ancak mis gibi kokusu ciğerlerine işlerken kendisini leş gibi hissettiğinden yapmadı. Ondan bir adım uzaklaşıp baş parmağıyla banyonun kapısını işaret etti.

KAR FIRTINASI - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin