Bölüm Şarkısı: Uğur Işılak - Bıraktığın Yerdeyim
İyi Okumalar!
-
Zaman, kendine has mizah anlayışına sahipti. Yavaş geçmesi istendiğinde iki kirpik arasında tükenir, hızlı geçmesi istendiğindeyse insanın saçına aklar düşürürdü.
Diyar, tam da bu geçmek bilmeyen dakikaların içerisinde sıkışıp kalmıştı.
Zor bela arkasında bıraktığı iki buçuk ayda ev ve iş arasında mekik dokumaktan fazlasını yapmamıştı.
Bu süreçte en çok izinli olduğu pazar günlerinden nefret etmişti çünkü çalışırken bir nebze olsun uyuşturduğu düşünceleriyle yüzleşmek zorunda kalıyordu.
Diyar, tam tepede parlayarak gözlerini kamaştıran güneşin altında yanakları al al olmuş vaziyette ezberlediği yolu yürürken adımları bu sefer geri gidiyordu.
Sıcak ve kuru hava göğsünü yakarken yürüdüğü yoldaki sararmış otlarda gezdi bakışları. Ne ara sıcak, otları kavurup kurutmuştu?
Önünde yükselen taş duvarla örülüp sınırlandırılmış mezarlığı görünce yüreği öylesine sıkışmıştı ki boğulduğunu düşündü.
Belki de köyden bu kadar süre uzak kalmak abisinin özlemini dün gibi hissetmesine neden olmuştu, bilmiyordu.
Adımlarını hızlandırıp neredeyse koşarak mezarlığın demir kapısından içeriye girdi.
Üzerindeki tişört terden sırılsıklam olmuşken kendisini dar attığı abisinin mezarının yanında bacakları pelteleştiğinden dizlerinin üzerine çökmek mecburiyetinde kalmıştı.
Bir anda üzerine sinen sıkıştırıcı baskıyla eli önce göğsüne sonra boğazına gitti. Boğuluyor gibi hissediyordu. Can havliyle aralanan dudaklarından ne bir ses ne de bir nefes çıkmıştı.
Kan çanağına dönmüş kahverengileri mezar taşına değince bunaltıcı sıcağa rağmen tüm bedeni adeta buz kesti. Dehşetle kırpışan kirpikleri arasından taşta yazan ismi bir kere daha okudu.
Doğan Yücetürk.
Gözleri gecenin karanlığına açılırken aldığı büyük soluklardan ötürü göğsü yükselip alçalıyordu.
Kendine gelebilmek için yüzünü sıvazladı. Gördüklerinin kötü bir rüyadan ibaret olduğuna kendisini ikna etmeye çalışırken kollarını bedeninin etrafına sarıp yattığı yerde yan döndü.
Uykudan kırıntı kalmayan bakışlarına hemen yanındaki Doğan'a ait yastık ilişirken kaşları çatıldı.
Kolları arasına çektiği yastıkta ondan bir parça koku aradı ancak bulamadı. Yastığı gerisin geri aldığı yere bırakırken iyice canı sıkıldığından yattığı yerden doğruldu.
Salona varıp bedenini geniş koltuğun üzerine bıraktıktan sonra orta sehpa üzerindeki sigara paketinden bir dal çekerek dudaklarının arasına koydu.
Tutuşturduğu sigarasını içerken telefonunun ekranını açtı. Yüzüne vuran ışıkla gözleri kısıldı. Akıllı telefonlara hala tam anlamıyla alışamamıştı. Doğan'la olan mesajlaşmalarına girdiğinde en sondaki iletilmeyen mesajlara bakarken kaşları çatıldı.
Doğan gittiğinden beri gün aşırı da olsa haberleşebilmişlerdi ancak son sekiz gündür sesini duymak bir yana dursun attığı mesajlar bile iletilmemişti.
Sigarasının sonunu ciğerlerine doldurup kofunu küllüğe basarken omuzlarını gevşetmek için yavaşça hareket ettirdi.
Bugün kız kardeşi ilk kez İstanbul'a gelecekti. Bu düşünceyle zihnini dağıtmaya çalışırken üzerindeki buhrandan biraz olsun kurtulabilmek için duşa girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR FIRTINASI - GAY
JugendliteraturTAMAMLANDI. Komutan görev esnasında bir köye sığınmak zorunda kalır ve köyün kürt muhtarıyla tanışır.