Selam canlarıım
Bu aralar hep böyle mix ler dinliyorum, psikolojim çöp oldu hep...
Keyifli okumalar hepinize <3
-------------
Gitti diye akmasın yaşlar gözünden.Seven insan yanındayken de özler.Giden gelse de değildir artık giden.Söyleyecek sözü olan ne yol bekler ne de yolcu.
Eskiden her sabah annem kahvaltıyı her birimizin gönlü olucak şekilde hazırlardı. Erva belki henüz çok daha küçüktü ama masadaki heyecana en az benim kadar ortak oluyordu. Her gün bir şekilde erkenden okula gitmeme rağmen benden önce uyanırdı ve çoktan kahvaltıyı hazırlamış olurdu. ''Annem döktürmüşsün yine.'' Diye mutfağa girdiğim her an bana aynı içten gülümsemesini gösterirdi. Erva'yı da alıp gelmemi söylerdi.
Biz üçümüz keyifle kahvaltımızı yapardık. Erva önündeki zeytinleri oyunmuş gibi üzerimize atardı. Annem ise bizi hiç sıkarak ve kurallara dayalı bir şekilde büyütmemişti, her taraf zeytin olduğunda bile kızmazdı. Bir döngüymüş gibi aynı şey yaşanırdı her sabah o sofrada.
Babam, mutfağa girerdi ve her taraf pislik içinde yine diye söylenirdi. Benim yüzümdeki gülüş yavaş yavaş solarken annem halinden hiç ödün vermezdi. Babamla biz yanlarındayken laf dalaşına girmezdi ve bizim üzülmemizi sağlayacak bir ortama müsade etmezdi. Babam her aynı şeyi yaptığında annem ayağa kalkıp babama çay doldurduktan sonra oturmadan önce muhakkak bizim başımıza özleminden yandığım öpücüklerinden kondururdu.
Annem üzüntümü gölgeleyen tek dayanağımdı ve ben onun sayesinde bu döngümüze aşıktım.
Belki annem gibi değildim ama ben de Erva'nın yüzünde aynı mutluluğu görmek istiyordum. Bu yüzden henüz Erva'nın okul saatine vakit varken kalkmıştım ve mutfağa geçmiştim. Burasının bizim evimiz olmadığını biliyordum ama misafiri olduğum evde de ilk kahvaltıyı ben hazırlamak istemiştim.
İlk önce Erva'nın her seferinde bayılarak yediği kreplerinin harcını hazırladım ve çayı koydum. Tadının daha güzel olması için dem kısmına bir tane yarım kesme şeker atarken bir tane de ufak karanfil atmıştım. Geri kalanları da yavaş yavaş hazırlamaya koyulduğumda tek elimin bana engel olmasını umursamayacak kadar rahat hissediyordum.
Belki dün oldukça kötü bir gece yaşamıştım, yine hiç beklemediğim yerden kırılmıştım ama annemi rüyamda görmüş olmamdan mı kaynaklı bilmiyordum ama içim garip bir şekilde huzur doluydu. Annem, kötü bir gün geçirdiğim bir gecede yatağımın başını oturmuştu ve bana 'Güçlü bir hafıza en ağır cezadır annecim. İyi anıları nadiren hatırlatır sana, kötü anlarını ise sıklıkla. Sakın kendine ceza verme dünya güzelim.' demişti. Belki o zaman anlamlı gelmemişti ama şimdi çok daha iyi anlıyordum ne demek istediğini. Keşke burada olsaydı.
Dolaptan çay bardaklarını çıkarttım ve kalan tabakları da masaya taşıdım. ''Günaydın kızım.'' Adnan amca gülen yüzüyle mutfaktan içeri girdiğinde gülümsemesi bana da bulaşmıştı. ''Günaydın Adnan amca.'' Adnan amcanın hemen ardından içeri Selma teyze girdiğinde gözleri şaşkınlıktan açılmıştı. ''Yavrum neler yapmışsın sen?'' Diye sorduğunda omuz silkerek yanıtladım. ''Kahvaltı hazırlayayım dedim.'' Selma teyze de aynı Bilge teyze gibi tepki verdiğinde Adnan amca ''Ellerine sağlık güzel kızım.'' Diyerek masaya oturmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vida Nova
General FictionEvini terk eden Afra'nın çocukluğunu geçirdiği mahalleye kaçmasıyla eski yaşanmışlıkların da kapısı açılır. !Hikayede küfür, argo, yetişkin içerik, kavga, gürültü bulunabilir buna göre okuyunuz. Vida Nova: Yeni Hayat