14.Bölüm

3.3K 124 3
                                        

Selamlar canlarıım

4k olmuşuzzz, teşekkür ederiim <3

Keyifli okumalar, yıldıza basmayı unutmayalım🤍

(Medya, Gitme Demem, İzah)

-------------

Yaşam yürüyen bir gölge, kötü bir aktördür. Sahnede olduğu sürece sürekli bir şeylerden endişe eder. -William Shakespeare

Önüne çıkması muhtemel şeylerle karşılaşmaya hazır değilsen, endişeyle bekliyorsan o vakit tadabileceğin tüm duygulardan daha zor gelir o an sana. Yaşayacağın, yaşadığın her şeye hazırlayamazdı belki insan kendini ama karşılaştığında da 'başıma bu da gelebilirdi.' diye düşünerek güçlenmeliydin. Endişe denilen sinsi illet, içten içe kemirirdi insandı.

Endişeli olursam, öğrenemezdim. Bacaklarıma bir şey söylemeliydim ve artık adım atmalılardı. Ona yaklaştıkça belinden akan kan, acısını bir kere daha hissetmeme yol açmıştı. Belinden akan kanları gördüğüm anda kalmıştım ve kıpırdayamıyordum.

''Afra? Ne işin var burada?'' diye sordu. Bulunduğumuz yerin benim de kaldığım ve yaşadığım mahallemiz olduğunun farkında mıydı? Sesi acı çektiğini bas bas bağırırken ben daha fazla böyle duramazdım. Dolan gözlerimi düşünmeyi bir kenara atarak ona yaklaştım. Yarasından oluk oluk akan kanların onu bu hale getirdiği bilinceyken hırkamı giyerek çıkmış olmama şükretmiştim. ''Ne oldu sana böyle?'' Diye sordum çaresizce. ''İyi misin? Değilsin tabii bendeki de soru.''

Kendi kendime konuşmamı umursamayarak ''İyiyim.'' dedi. Başımı iki yana sallarken hırkamı çıkarıp yarasına bastırdım. Ağzından dökülen inleme yüzümü buruşturmama neden olurken özür diledim. Daha fazla ayakta durmasına müsade etmeden kaldırıma sürüklemek için bileğini tuttum. ''İyiyim ben Afra.'' Sesinden bile kötü olduğu okunurken o bunu neden inkar ediyordu?

''Değilsin işte.'' Dedim artık gözyaşları gözümü terk ederken. ''Tamam ağlama, oturucam.'' dediğinde dediğimi yapıp kaldırıma oturmasına yardım etmeme izin vermişti. ''Sen otur ben de..'' Dedikten sonra etrafa hızla göz gezdirerek ne yapmam gerektiğini düşünmüştüm. Hastaneye gitmeliydik. Evet hastane Afra. ''Hastaneye gidelim, evet kalk hadi.''

Onu kaldırıp hastaneye götürmek için ona uzanan elimi tutmuştu. ''Sadece yanıma otur.'' dedi fısıldayarak. Anlam veremeyerek yüzüne bakmaya başladım, bir an evvel yarasının farkına varmalıydı. ''Lütfen Afra.'' Büyük bir ikilemin içerisindeydim şimdi. Birini aramam gerekiyordu, zaten ben onu kendim götüremezdim hastaneye.

Onu başımla onaylayarak yanına oturduğumda endişeyle ona döndüm. ''İyi değilsin.'' dedim söylemekte zorlanarak. ''İzin ver hastaneye götüreyim seni.'' Gözümden akan yaşlar dur durak bilmiyordu. Yarasının üzerinde olmayan elini yüzüme çıkarttı ve gözyaşlarımı severcesine sildi. ''Artık iyiyim.'' Dedi gözlerimin içine bakarak.

Afallamıştım, çalışmayı reddeden beyin hücrelerim acilen görev başına geçmeliydi. Gözlerine bakarak iyiyim dedi Afra!

''Lütfen.'' Diye fısıldadım yanağımdaki eli yüzünden kapanan gözümle. ''Dayanamıyorum seni böyle görmeye.'' Olayı ters tarafından alırsam beni ciddiye alacağını düşünmüştüm. Kapanan gözlerimden öptüğünde içime yayılan huzura izin vermedim, şimdi sırası değildi. Acıdığını belli eden sesler çıkararak geri çekildiğinde telefonumu çıkarttım ama arayabileceğim hiçbir numara yoktu. Ambulansı ararsam gelmesini beklemek zorunda kalacaktık.

Vida NovaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin