Herkese selaam
Birkaç gündür bölüm atamadığım için özür diliyorum, bu sıkışıklığı çözmek için bölüm günleri seçmeye karar verdim.
Bölüm günlerimiz: Salı, Cuma, Cumartesi, Pazar.
İyi okumalar...
----------------
Dünya düşünenler için bir komedi, hissedenler için bir trajedidir. -Stefan Zweig
Her versiyonunu denemiştim üzgünlüğün, öfkenin, korkaklığın. En yorulduğum açık ara korkaklıktı. Ruhumu en çok acıtan ve aciz hissettiren oydu. Her seferinde hiç kimsenin zihnimde kirli ayaklarıyla gezinmesine müsade etmeyeceğimi söylüyordum ama bazı anlardı ki kendime verdiğim sözleri bile tutamıyordum.
Tıpkı şuan olduğu gibi, sokağın başında henüz beni fark etmediği için sevindiğim biri duruyordu ve ben şimdiden kirli ayaklarıyla zihnimi kirletmesine izin veriyordum.
''Buğlem!'' Barlas'ın sabrının taştığını belli eden ses tonu Buğlem'in kendine gelip kolumu nazikçe tutmasına sebep olmuştu. Kimsenin başının derde girmesine sebep olmak istemiyordum. Kolumu Buğlem'den çekmeye çalıştığımı gören Barlas'ın sinirli bakan gözlerinin hedefi bu sefer ben olmuştum. ''Afra, bir kere daha söylemeyeceğim.''
''Hadi Afra.'' Buğlem kolumu tekrar tuttu ve beni içeri yönlendirdi. İçeri girdiğimizde oturma odasında kimsenin olmaması beni sevindirirken Buğlem beni oturma odasına yürütmeyerek girişteki berjere oturtmuştu. Kendi de yanımdaki berjere oturduğunda elimi ellerinin arasına aldı.
''Ne oluyor bilmiyorum, kimi gördün de bu hale geldin bilmiyorum ama.'' Dediğinde sol gözümden yaş akmıştı. Gülümseyerek akan yaşı yolunu tamamlayamadan sildi. ''Bir şey olmayacak, korkma.'' Minnetle gülümsediğimde elimi okşadı. Barlas'ın söylediğindeki verdiği güven gibi değildi ancak yalnız olmadığımı bilmek iyi hissettirmişti.
Dışarıdaki seslerin arttığını duyduğumda stresle dikleştim yerimde. Yükselen sesleri duyabiliyordum ama ne konuşulduğunu asla anlamıyordum. Burada içim içimi yerken hiçbir şey yapmadan durmak sinirimi bozuyordu.
''Buğlem.'' Seslendiğimde zaten bende olan gözleri diyeceğim şeyi bekliyordu. ''Sen bir gidip baksan.'' Belki de benim burada olduğumu görmemişti o yüzden buradan çıkamazdım ama birilerinin başına bir şey gelmediğinden emin olmak istiyordum.
Buğlem bakışlarını kaçırarak birkaç saniye düşündükten sonra bakışlarından onaylamayacağını anlamıştım. ''Buğlem, lütfen.'' Dedim çaresizce.
Oflayarak onayladı beni, bu durum beni gülümsetirken yüzümdeki oldukça buruk bir gülümsemeydi. Elimi bırakıp ayağa kalktığında gözüm ondaydı. Bana son kez bakıp evden çıktığında ben de ayaklandım ve kapının deliğinden neler olduğuna bakmaya başladım.
O adam belki evin bahçesine girmemişti ama oldukça yakındı. Barlas karşısındaydı ve ellerinin yumruk halinde olduğunu görebiliyordum. Sinirine hakim olamazsa burada olduğum ortaya çıkabilirdi. Benim gibi düşünen Egemen abi Barlas'ın ilerlememesi için kolundan tutuyordu. Gevşek tutmasından pek de tutma taraftarı olmadığını anlamıştım.
Buğlem onlara yaklaştıkça Berfu ablanın bakışları ona döndü. Olayın belki de en uzağındaydı ama bakışları en az benim kadar endişeliydi. Kimseye bunu yaşatmaya hakkım yoktu ama elimde de değildi.
O adamın Barlas'a yumruklarını sıkarak yaklaştığını gördüğümde ne yapacağımı bilemez halde kapıyı açarken buldum kendimi. Kapı sesiyle herkesin bakışları bana döndüğünde olduğum yerde dondum ama en azından Barlas zarar görmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vida Nova
General FictionEvini terk eden Afra'nın çocukluğunu geçirdiği mahalleye kaçmasıyla eski yaşanmışlıkların da kapısı açılır. !Hikayede küfür, argo, yetişkin içerik, kavga, gürültü bulunabilir buna göre okuyunuz. Vida Nova: Yeni Hayat