Selamlar herkese
Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar.
--------------
Dünyadaki işlevimin adını şöyle koyabilirdik:
" Çocukluğunda çakılı kaldı. " -Miras, Vigdis Hjorth
Mavinin bir renkten daha fazlası olduğunu kanıtlayan sonsuz denizin karşısında otururken içim huzurla doluydu. Uçuşan martıları izledikçe en az kuşlar kadar özgür hissetmiştim. Denizin huzur veren sesi tüm dertlerimi söküp almıştı sanki.
Fakat açık ara bana en iyi gelen şeyin bu huzur dolu yerde Barlas ile birlikte oturuyor olmam olduğunun da farkındaydım. Göz ucuyla ona baktığımda bakışlarımız kesişmişti. ''Burası çok güzel.'' Dedim daha önce gelmemiş gibi, hayran olduğumu gizlemediğim ses tonumla. ''İyi ki getirdin.''
Bana bakıp gözlerini kısarak gülümsedi. Bakarken huzur bulduğum gözleri nerede olduğumuzu önemsiz hissettiriyordu bana. ''İstediğin zaman geliriz.'' Onu heyecanla onayladıktan sonra tekrar önüme döndüm.
Belki buraya geleli daha bir iki saat olmuştu ama tam aksine ben yeni gelmişiz gibi hissediyordum. Eskiden de çokça gelirdik bu huzur kokan sonsuz maviliklere. Her şeyin bir oyun olduğu çocukluk yıllarının zihnimde teker teker yer etmesine izin verdim.
''Gel, seni bir yere götüreceğim.'' Küçük çocuğun Afra'ya önerdiği şeyden sonra Afra heyecanla Barlas'a dönmüştü. ''Nereye gideceğiz?''
''Sürpriz.'' Küçük çocuğun açıklaması Afra'yı ikna etmemişti, o meraklı bir kızdı ve durmadan tahminlerini sıralıyordu. ''Yoksa.'' Diyip heyecanla yerinde zıpladı. ''Denize mi gideceğiz?''
Küçük kızın doğru tahmin etmesinden sonra Barlas'ın omuzları düşmüştü. Sürpriz yapmak istemişti. ''Bildim bildim, değil mi?''
Barlas üzgünce kafasını salladığında küçük kız üzülmesine dayanamamıştı. ''Tamam ben bilmiyormuşum gibi yapacağım, üzülme sen.''
''Eskiden de getirirdin beni, hatırlıyor musun?'' Bana doğru ani dönüşüyle benim hatırlamıyor olacağımı düşündüğümü anlamıştım. Unuttuğumu aklından nasıl geçirmişti bilmiyordum. ''Hatırlıyorsun.'' Diye mırıldandığında doğru düşündüğümü çıkarmış oldum.
Kafamı hüzünle onaylamak için salladığımda bakışlarını kaçırmıştı. Tekrar ona doğru döndüğümde söyleyeceğim söz boğazımda düğümlenmişti sanki. Bize o kadar yakın olmayan ama nefesimi sıkıştıracak kadar yakınımızda olan kişiyi gördüğümde Barlas'ın kolunu sıkarken bulmuştum kendimi.
Başımı iki yana salladım. ''Hayır hayır, gelmedi.'' Gözümü sıkıca kapatıp tekrar açtığımda yine ordaydı. Barlas kolundaki elimden kurtulduğunda bana dönmüştü. ''Afra!'' endişelenmişti. Nasıl göründüğümü bilmiyordum fakat iyi olmadığının farkındaydım.
''İyi misin, noluyor?'' Bakışlarımı takip ettiğinde nereye baktığımı anlamıştı belki de. Başını tekrar bana döndürdüğünde elleriyle yüzümü avuçladı. ''Sakin ol, bakma oraya.'' Yüzümü kendine doğru çevirdiğinde göz göze gelmiştik. Gözyaşlarımı tutamadığımda vücudunun kasıldığını hissetmiştim. ''Sikeyim! Afra.'' Gerildiğini belli etmekten çekinmezken ben ne yapacağımı bilmiyordum. ''Kim o?'' Sorduğu soru gözyaşlarımı arttırdığında bir küfür daha mırıldanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vida Nova
General FictionEvini terk eden Afra'nın çocukluğunu geçirdiği mahalleye kaçmasıyla eski yaşanmışlıkların da kapısı açılır. !Hikayede küfür, argo, yetişkin içerik, kavga, gürültü bulunabilir buna göre okuyunuz. Vida Nova: Yeni Hayat