Selamlar herkesee
İyi okumalar
(Medya, Bu Saatten Sonra-İkilem)
-------------------
Seninle iyiden iyiye tanışmak, kendimi sana tanıtmak istiyorum. Sonra da vedalaşmak Bence insanların birbirlerini tanımaları için en iyi zaman; ayrılmalarına en yakın zamandır.
-Karamazov Kardeşler - Dostoyevski
Mantıksız geldiği için hislerimi inkar edecek kadar büyümemiştim henüz. Çaresiz ve yalnız hissediyordum. Çaresizliğin elinden gelen her şeyi yapıp yapmamandan kaynaklandığını söylerlerdi ama bazen de senin elinde olmuyordu. Hayat böyleydi, çaresiz ve tehlike dolu anları vardı. Böyle anlarda çırpınmak sadece batmaya yol açardı ve ben dibe kadar çöktüğümü hissediyordum.
Herkesle savaşabileceğim düşüncesi Erva'nın bana böyle konuşmasıyla çökmemeliydi ama bunları hayatımdaki en önemli insandan duymak kötüydü. Hissettiğim şey beceremediğim bir şeyden kaynaklansaydı belki iyi hissetmek için bir yol bulabilirdim kendime, fakat benim seçme hakkım yoktu. Yaşadığım şeyler beni bu yola itmişti, Erva'nın aynı yola sürüklenmemesi için de elimden geleni yapacaktım. Çoktan göze almıştım böyle tepkiler almayı ama yine de insanın içine dokunuyordu.
''Afra.'' Barlas'ın sesiyle içimde boğuştuğum düşüncelerden sıyrılıp ona döndüm. Oturma odasının girişinde bana bakıyordu. Ona baktığımı gördüğünde hareket etmeye başladı ve yanıma oturdu. O kadar ruhsuz hissediyordum ki karşımda sayıp dökse bile tepki vermeye güç bulamayacak gibiydim.
''Erva uyudu mu?'' Başını belli belirsiz salladığında bakışlarını kaçırdı. Yüzüme bakamayacak kadar mı Erva gibi beni suçluyordu? ''Afra, Erva'nın dedikleri hakkında-'' Devam etmesine izin vermeden söze girdim. ''Önemli değil Barlas, haklıydı. O daha çok küçük ve gözünde babasından ayıran biriyim sadece.''
Dışarıdan dinleyen biri bu konuları hiç umursamadığımı düşünebilirdi iki dudağımın arasından çıkan ses tonuna bakarak fakat olan tepkimi göstermeye bile gücümün yetmemesiydi. Barlas kaşlarını çatarak bana döndüğünde ne düşündüğünü kestiremiyordum. ''Büyüdüğünde anlayacak seni.'' Diyebildi yalnızca.
''Özür dilerim Afra.'' Bakışlarımı ona çevirdiğimde hala bana bakmadığını gördüm. ''Bunları yaşamamanız gerekiyordu, her şey daha farklı olabilirdi.'' Her şey tabii ki daha farklı olabilirdi ama bu babam ile ilgili bir sıkıntıydı ve Barlas'ın elinden hiçbir şey gelmezdi.
''Sen neden özür diliyorsun?'' Diye sordum. Kahvelerini gözlerime değdirdiğinde yutkunduğunu gördüm. Konuşmasını çalan telefonum böldüğünde anlamlandıramamıştım çünkü telefonumu sessize aldığımı hatırlıyordum. Barlas cebinden telefonunu çıkardığında çalan telefonun benim telefonum olmadığını anlamıştım. Çalan telefonun kendi telefonum olduğunu bile anlayamayacak kadar doluydu kafamın içi.
Arayan kişiye bir bakış attıktan sonra oflayarak aramayı yanıtladı ve telefonu kulağına götürdü. ''Efendim Selen?'' Selen denen kişinin kim olduğunu bilmiyordum. Karşıdan gelen konuşmayı dinledikten sonra yerinde hareketlenmişti. Selen denen kişi ne demişti bilmiyordum ama Barlas'ın hoşuna gitmediği kesindi. ''Sen ne dediğinin farkında mısın Selen?'' Sert çıkarttığı sesiyle Selen denen kişi yerine bile gerilmiştim. ''Tamam, geliyorum ben.'' Barlas karşıdan cevap beklemeden telefonu kapattığında eliyle yüzünü sıvazlamıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vida Nova
Ficção GeralEvini terk eden Afra'nın çocukluğunu geçirdiği mahalleye kaçmasıyla eski yaşanmışlıkların da kapısı açılır. !Hikayede küfür, argo, yetişkin içerik, kavga, gürültü bulunabilir buna göre okuyunuz. Vida Nova: Yeni Hayat