Yılan ve Kılıç

2.1K 112 58
                                    

VEGAS

1 hafta önce

"Efendim, aradığımız tüm bilgiler hazır" dedi Dan, yanımdakı koltuğa otururken. Hastahanedeki adamdan tüm bilgileri aldıktan sonra hemen hazırlanıp uçağa bindik. O sırada Dan de bize gerekli olan başka bilgileri topladı. Uçak daha kalkmamıştı. Telefonum elimde Pete'in Instagramını arıyordum ama bi türlü bulamıyordum. Hesabını kapatmıştı. Şu an eski resimleri de olsa onu bir kere görmeğe ihtiyacım vardı. Ama benim yanımdan gittikten sonra ona söylediğim gibi hesabını kapatmıştı. Ne zamandan bu kadar itaatkar biri olmuştu? Neden diğer söylediklerimi değil de bunu derhal yapmıştı? Ah Pete, sana gerçekten haksızlık yaptım. Sana biraz zaman tanısaydım bana her şeyi anlatacaktın.

Uçak kalkmaya hazırlanırken telefonumu kapatıp, önümdeki koltuğa fırlattım. "Neler buldun Dan?"
Dan telefonunu uçuş moduna koyup edindiği bilgileri okumaya başladı.

"Efendim, adamın dedikleri doğru. Yılan lakaplı Mel Winton (52) ve kardeşi Kılıç lakaplı Jon Winton (29) Londra'nın kuzeyinde kendilerine saltanat kurmuşlar. En başları Yılan, kardeşi Kılıç ondan emir alıyor. Sicilleri temiz ama polisin gözü üzerilerinde. Resmi olarak kendilerine ait barlara ve restoranlara sahipler ama tarihi eser kaçakçılığı ile ilgili şüphelere sahipler. Ve en korkuları şey kuzeyin güvenini kaybetmek. Kuzey halkı onlara güveniyor"

"Evlerini öğrene bildin mi peki?"
"Hayır efendim, ama bence Pete beyi başka bir yerde tutuyorlar"
"Hayır " dedim hemen. "Pete sıradan biri olsaydı dediğin doğru olurdu ama adam için önemli. Mutlaka gözünün önünde olmasını isteyecektir. Bana evini bul"

"Evinin yerini kimse bilmiyor. Bu biraz zor olacak". Dan mahcup halde önüne dönerken ben de fazla bir şey söylemedim.

Uzun süren uçuşun ardından Pete'in şehri Londra'ya indik. Bir kaç kez iş için gelmiştim buraya. Hava o zamanki gibi soğuktu ama neden şimdi üşümüyordum? Pete yanımda olmasa da onun bu şehirde bir yerlerde hâlâ hayatta oluşu içime huzur veriyordu.

Fazla dikkat çekmemek için son derece sade bir otele yerleştik. Kendi ülkemde benim nereye gittiğimi kimse bilmiyordu. Bunu elimden geldiğince saklı tutacağım. Pete bulup ülkemize geri döneceğiz.

Londra'ya geleli 1 hafta oldu ve hâlâ Pete'i bulamadık. Sabrım gittikçe daralmaya başlıyordu. Tüm kuzey kısmını aradık, adamın barının önünde sabahladık ama bizi Pete götürecek hiç bir şey bulamadık.
Umutsuzluk içimi kaplamış durumda sokakta çaresizce yürüyordum. Onsuz geçen her saniye içimdeki pişmanlığı ve özlemi daha da kabartıyordu. Orda olmayacağını bilmeme rağmen girdiğim her sokakta onu arıyordum. Ben çaresizce duvara yaslanmış derin nefesler alırken telefonum çaldı.

"Efendim, buldum galiba" Kalbim küt küt atarken elimle duvardan destek aldım. "Yılan'ın bardan çıkan adamlarını takip ettim ve beni onun evine getirdiler. Emin değilim ama galiba Pete bey burada"
"Bana konum at. Hemen"

Taksiye binmiş, Dan'in attığı konuma doğru gidiyordum. Konuma yaklaşınca Dan'in arabasını gördüm. Sokağın başında durmuşdu. Şoför bana doğru dönüp "burdan ileri gidemem. Hiç kimse gidemez. Gitmek istediğiniz yerin burası olduğuna emin misiniz?" dedi. Ona parasını uzatıp hiç bir şey demeden inip Dan'in yanına gittim. Ön koltuğa oturunca Dan endişeyle bana baktı.

"Vegas bey, ileri gitmeme izin vermediler" eliyle uzakta olan bir kaç adamı gösterip "oraya gidince o adamlar beni durdurdu ve yanlış yönde olduğumu, orada kimsenin yaşamadığını söylediler. Ama eminim bardan çıkan adamlar o yöne doğru gitti" dedi.

"Bulduk Dan. Pete burada " dedim sevinçle. "Ne yapacağız peki, efendim?"
"Bekleyeceğiz, Dan, bekleyeceğiz"

Akşama kadar bekledik. Ne bir araba geldi, nede gitti. Dan yanımda uyuklarken bize doğru gelen arabanı farkettim. Hemen Dan'i uyandırıp arabanı takip etmeye başladık. Çok tecrübesiz biriydi galiba. Onu takip ettiğimizi hiç fark etmedi. Benim adamlarım olsaydı çoktan izini kaybettirmişti.

VegasPete (Firstlove)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin