kaçış yok

1.7K 88 167
                                    

Hepimiz insanız, doğamız gereği kırılgan ve her şeye kadiriz. Pek azımız meleğiz

                                  Shakespeare

Elimde kan vardı. Bu kan benim öfkem, hırsım ve kıskançlığım yüzünden ellerime bulaşmıştı. Karşımda bebeğimin katili durmuştu ve ben de diğer katildim. İkimiz bencilliğimiz yüzünden bize rağmen hayata tutunmaya çalışan bebeğimizi öldürmüştük. Ben bu kan için sadece Vegas'ı suçlayamazdım. Bebeğimizin ölümünde benim de payım vardı.

"Pete"
Arkamdan akan kan yavaşça topuğuma doğru geliyordu.
"Pete"
Göğsüme saplanan sancı, bebeğimden gelen ağrının önüne geçmeye çalışıyordu.
"Pete"
Ben elimde kan, yaşadığım şokla titrerken, Vegas beni silkerek kendime getirmeye çalıştı.
"Pete, lütfen kendine gel. Beni duyuyor musun?"
Gözlerimi elimden çekip Vegas'ın gözlerine baktım.

"Neler oluyor, Pete? Neren kanıyor söyle lütfen"
O konuştukça ona ve arkada merakla bizi izleyen Kit'e baktım. Bunun için mi bebeğimi kaybettim ben? Bebeğim değersiz bir ev için, başkasıyla yatmak isteyen babası için mi hayatından oldu? Yoksa onu umursamadan sadece kendi gururunu düşünen benim için mi?

Kafam yerine gelince Vegas'ı ittim ve tüm geçmişimi geride koyarak arabama doğru ilerledim.
Vegas arkamdan kaç kere seslendiyse de bir kere bile olsa dönüp bakmadım.

Arabama binince kanamam durmuştu. Bebeğim artık tamamen gitmişti benden. Kendimi fazla tutamadım ve ağlamaya başladım. Göz yaşlarım nehir gibi akıyordu. Elimi uzatıp silince yeni yaşlar eskisinden daha fazla ıslatıyordu yüzümü.

Koltuğa yaslanıp hıçkırıklar eşliğinde ağlarken uzaktan bana doğru gelen Vegas'ı gördüm. Kendimden nefret ediyordum. Onda kendimi gördüğüm için ondan da nefret ediyordum. Fazla yakınlaşmasına izin vermeden arabamı çalıştırıp gittim oradan.
Şu an bir kaç gün önce olduğum çatıda olmayı dilerdim. O zaman bile sadece kendimi düşünmüştüm. Lanet olsun bana. Ben bu bebeği asla haketmemiştim ki. O da bunu anlayıp benden vazgeçti.

Ne yapacağımı, nereye gideceğimi bilmiyordum. Gidecek kimsemin olmadığını düşündüğüm an Lela geldi aklıma. Onun evine gitmeyi kararlaştırırken arabamın benzini bitti. Benzinin çoğu kısmını evi yakmak için kullanmıştım.
Ne bir çekici çağırmaya, ne de taksiye binmeye halim vardı.

Bana gelip yardım etmesi için Lela'yı aradım. Ama nasıl konuşacağımı bilmiyordum. Sesimin çıkacağına bile emin değildim.
"Efendim canım" dedi Lela. Sesi iyi geliyordu. Onun moralini bozmak istemediğim için hiç bir şey söylemek istemedim.
"Hiç" dedim zorlukla. "Sonra konuşuruz"
Telefonu kapatmak isterken "hey dur, ağladın mı sen?" Diye sordu.
Ona fazla yalan söylemek istemedim. Ağlamamı boğarak "Lela gelebilir misin?" diye sordum. Sesim o kadar boğuktu ki kendim bile güçlükle anlıyordum.
"Neredesin?"
"Senin evine yakınım. Evine dönen yola girmeden denize yakın yolda"
"Evime gidiyordum zaten arabadayım. 3 dakikaya ordayım"

Telefonu kapatınca tuttuğum göz yaşlarımı serbest bıraktım. Elimi karnıma koyarak artık orada olmayan bebeğimin yokluğuna alışmaya çalıştım ama olmuyordu. Küçücük bir zamanda ona o kadar alışmıştım ki. Bir an bile ondan vazgeçmeyi düşünmemiştim. Her kese, her şeye inat onu doğuracaktım.

Ben düşüncelerle ağlarken arabamın kapısını açıldı ve Lela arabaya bindi. Beni görünce telaşla "ne oldu sana, Pete?" dedi. Ellerini uzatıp ellerimden tutunca onu kendime çekip sarıldım.

"Düşük yaptım" dedim hüngür hüngür ağlarken.
Lela sırtımı okşayıp beni biraz sakinleştirdikten sonra beni geri oturttu.
"Çok üzüldüm, Pete. Ne zaman oldu?" Gözlerindeki ıslaklığı görünce daha fazla ağlamak istedim.
"Biraz önce" dedim burnumu çekerek.
"Hastanede miydin? Neden beni de çağırmadın?"
"Hayır" dedim. "hastaneye gitmedim ki biraz önce oldu"

VegasPete (Firstlove)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin