Ülkenin en berbat köylerinden birinde, uçuk sökük yetimhanenin soğuk duvarları arasında küçük bir çocuk her günün aynısı olan sabaha gözlerini açtı.
Üzerine örttüğü incecik yorgan onu hiç de istediği gibi ısıtmıyordu.
Buraya ne zaman bırakıldığını hatırlamasa da ciğerlerinin rutubetli odaya hâlâ alışamaması ona buraya gelişinin yakın bir tarih olduğunu bildiriyordu.
Ciğerlerinden gelen hırıltı, nefes almasını zorlaştırsa da güçlükle tüm havayı içine çekip öksürdü.
Sabahları üşüyerek uyanmaya, küçük çıplak ayaklarını buz gibi soğuk zemine koymaya nefret ediyordu.Bu gün diğer günlerden farklı bir şekilde uyanmıştı. Onlara bakan kadınlardan biri hepsine seslenerek sabahın erken saatlerinde onları uyandırdı.
Muhtemelen yine çocuklardan biri onların girmesi yasak olan mutfağa girmiş ve bir şeyler çalmıştı.
Çocuk yine başkasının suçu yüzünden cezalandırılacağını bilerek yataktan kalkıp çıplak ayaklarını soğuk yere koydu.
Ayaklarından başlayarak saçlarının diplerine kadar gelen titremeyle dişleri takırdadı."Çabuk olun" diye bağırdı kadın elindeki çubuğu yatak başlıklarına vurarak.
Çubuğun vücudunda bıraktığı acıyı hatırlayan çocuk korkuyla ürperdi.
Kadını daha fazla sinirlendirmemek için herkesten öne geçip en başta durdu."Dün gece aranızdan biri mutfağa girip müdüre ait olan pastadan bir dilim yemiş. Ya bunu yapan ortaya çıkıp suçunu itiraf eder, ya da hepinizi döverim"
Tüm çocuklar tek çizgi halinde sırada bekliyordu. Hepsi korkuyla birbirinin yüzüne baktı. Aralarında sadece biri belki de bir kaçının işlediği suç yüzünden hepsi cezalanacaktı.Çocuk kadının elindeki uzun çubuğa bakınca suçlunun hemen ortaya çıkması için dua etti. O kadar küçüktü ki henüz inancı bile yoktu.
Sadece 'lütfen ortaya çık, itiraf et' diye yalvardı bilmediği birine."Peki, siz söylemiyorsanız ben bulurum" dedi kadın elindeki çubuğu kaldırınca. Çubuk havaya kalkınca çocuk gelecek olan acıya karşı sıkıca gözlerini kapattı. Çubuk tam çocuğun koluna gelecekken "hey" diye bir ses duyuldu merdivenlerin olduğu yerden.
Kadın çubuğu indirip, eğilerek "müdürüm" dedi saygıyla.
Adam merdivenleri inip çocuğun önünde durunca çocuk sıkıca kapattığı gözlerini açtı. Önünde duran, kendinden fazlasıyla uzun olan adama bakmak için başını kaldırdı."Bu çocuk için biri gelmiş" dedi müdür. Sanki iğrenç bir şeye bakıyormuş gibi iğrenerek çocuğa bakıyordu.
Çocuk şaşkınlıkla ve ürkek bakışlarla adama bakarken "bakma öyle, benimle gel" dedi müdür.
Müdür merdivenlere doğru giderken çocuk da hemen arkasından gitti.
Daha ilk basamağı yeni çıkmışken çubuğun havayı kılıç gibi yarıp çıkardığı sesi sonra da arkadaşlarından birinin yüksek sesle bağırtısını duydu.
Arkaya dönüp bakamazdı. O kadar korkuyordu ki dönerse kendisini onların yanında, onlarla ceza bekleyen sırada bulacağından korkuyordu.Tüm gücünü toplayıp müdürün peşinden çıkıp odanın önünde durunca "gel, çocuğum" dedi müdür. Ondan daha önce hiç bu kadar şefkatli bir ses duymamıştı. Şaşkınlıkla odanın kapısı önünde beklerken "gelsene, çocuğum" dedi müdür. Sesi yumuşak olsa da gözlerinden çocuğa karşı nefret akıyordu.
Çocuk odaya adımlarken pencerenin önünde durup ona bakan başka bir adamı gördü. Üzerindeki yırtık kiyafeleri çekiştirerek, utanarak başını önüne eğdi. Ne zaman yeni birini görseydi hep utanırdı. Yaşadığı yerden, giydiği kıyafetlerden, kel kafasından utanırdı.
Başını önüne eğip ayak parmaklarına bakarken ona yaklaşan temiz ve parlak ayakkabıları gördü.
Adam çocuğun önünde dizlerini kırıp oturarak elini çocuğun çenesine koyup yüzünü kaldırdı.
Çocuk utanarak adama bakarken ona şefkatle bakan iki gözle karşılaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VegasPete (Firstlove)
General FictionElimi masanın altından adamın bacağına koydum. Adam şaşırdı ama bunu kimseye belli etmedi. Bacağını sıktım, okşadım ve kasığına doğru ilerledim. Adam bacaklarını biraz daha geniş açtı. Beni karşılıyordu. Elimi pantolonunun üzerinden aletine atıyord...